İftar ve Sahur Yemeklerine Dikkat

NEVŞEHİR(MHA) Halk Sağlığı İl Müdürlüğü oruç tutacak vatandaşlara önemli uyarılarda bulunuyor.

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Ramazan ayı sıcak yaz günlerine rastlamıştı. Bu nedenle oruç tutanların sağlıklarına daha fazla önem vermeleri, iftar ve sahur menüleri konusunda daha dikkatli olmaları, ayrıca özel durumları olan bireylerin oruç tutmamaları gerektiği belirtildi.

Oruç tutmaları sağlık açısından sakıncalı olan başlıca gruplar şu şekilde sıralanabilir:

Şeker-tansiyon hastaları, Hamileler ve emzirenler.(Sıvı alımının azalması ve süt veriminin düşmesi bebek için sakıncalıdır.), Akli dengesi ve psikolojik durumu bozuk olanlar, Çok yaşlı ve hasta olanlar, Verem ve kanser hastaları, Ağır böbrek ve kalp hastalığı olanlar, Mide ülseri, safrakesesi iltihabı, karaciğer yetmezliği olan kişiler, Ağır enfeksiyon geçirenler veya ateşli hastalıkları olanlar ve Sık sık ilaç alması gerekenler.

Yaz aylarında sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır. Sıcaklıkların etkisiyle artan terleme ile birlikte yeterince sıvı alınmazsa su ve mineral kaybı sonucu, bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri yaşanabilmektedir. Yetişkinlerin günde ortalama en az 2- 2,5 litre (12-14 su bardağı) suya ihtiyacı vardır. Ramazan ayında uzun süreli sıvı alımı olmadığı için iftar ve sahurda sıvı yoğunluklu beslenmeye dikkat etmek gerekir. Sofralarımızda mutlaka su,ayran, maden suyu bulunmalıdır. Çok sıcak havalarda aşırı beden hareketi yapılması durumunda vücuttan su ve tuz kaybı daha da artar. Bu gibi durumlarda tuzlu ayran içilmesi önerilir. Çocuklar sıvı-elektrolit dengesine daha duyarlı oldukları için çok daha dikkatli ve tedbirli davranılmalıdır.

Yeterli ve dengeli beslenmenin ramazan ayında da sürdürülebilmesi için günün oruç tutulmayan bölümünde en az üç öğünü tamamlamak gerekir. Bu öğünler arasında da en önemlisi sahur öğünüdür. Sahura kalkılmaması ya da sahurda sadece su içilmesi yaklaşık 15-16 saat olan açlık süresini ortalama 20 saate çıkarmaktadır. Bu durum açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olur. Aynı zamanda sahur öğünü, ağır yemeklerden oluşursa gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı ve bireylerin  kilo alma riski artmaktadır. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalı ve sahurda süt, yoğurt, peynir, yumurta gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün tercih edilmelidir. Ancak gün içerisinde aşırı acıkma problemi olanların midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur pilavı gibi yemekleri tüketmesi kepekli ekmek ve tam buğday ekmeği tercih etmeleri gerekmektedir. Aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemekler ile unlu gıdalardan uzak durulmalıdır.

Ramazan’ın yemek kültürü açısından en bilinen özelliği iftar sofralarındaki çeşitlilik ve bolluktur. İftar sofralarında bir insana yetecek yemeğin 2-3 kat fazlası bulunabilmektedir. İftarda kan şekeri çok düşük olduğundan kısa sürede çok miktarda besin tüketme isteği doğmaktadır. Yapılan en büyük hatalardan birisi de çok hızlı bir şekilde, çok yüksek miktarda besin tüketmektir. Beyin doyma emrini yemekten 15-20 dakika sonra verir. Çok hızlı yemek yendiğinde bu süre zarfında yüksek miktarda, enerjisi yüksek besinler yenilebilir ve bu durum ilerleyen günlerde kilo alımına da zemin hazırlar.

Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir. Ramazan ayında öğünler; sahur ve iftarda iki ana öğün ile iftardan sonra 1-1.5 saat arayla olacak şekilde iki ara öğün şeklinde düzenlenmelidir. Oruç tutanların mutlaka sahur yapmaları sağlığın korunması açısından önemlidir. Kafein içeren içecekler yerine de süt, meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir. Susama hissi duyulmasa bile iftar ve sahur arasında sık sık su içilmelidir. İftar ve sahur sofralarında sıvı ihtiyacının giderilmesi için ayran, cacık, komposto ve hoşaf bulunmalıdır. İftara birkaç adet hurma veya zeytin, bir kase çorba ile başlanılmalı, 10-15 dakika beklendikten sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edilmesi uygundur. İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine; sütlü tatlılar (sütlaç, güllaç, muhallebi vb.) veya meyve tatlıları tercih edilmelidir. Yemekleri hızlı yemekten kaçınmalı, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek yenilmelidir. Tek seferde büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra birer saat ara ile her seferinde azar azar küçük porsiyonlar şeklinde beslenilmelidir. İftardan hemen sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek, koltukta dinlenmek yerine biraz hareket etmek, kısa mesafeli yürüyüşler yapmak sindirime yardımcı olması açısından yararlı olmaktadır. Ramazan ayında yemeklerin pişirme yöntemleri de çok önemlidir. Özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır. Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için, yemeklerde lif oranı yüksek gıdalar (kuru baklagiller, kepekli tahıllar, sebzeler) ve ara öğünlerde de mutlaka taze ve kuru meyveler tercih edilmelidir.