Türkiye Kamu-Sen Nevşehir İl Başkanı Turgay Çetin, ikinci tarihi toplu sözleşme fiyaskosu ile ilgili basın açıklaması yaptı. Çetin, yapmış olduğu açıklamada;

“3 Ağustos 2015 günü başlayan 3. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri Kamu işveren Heyeti ve Yetkili konfederasyon arasında atılan imza ile sonuçlandı.

 

Yaklaşık 3 milyon kamu görevlisi, 2 milyon emekli ve  aileleri ile birlikte toplam 20 milyon vatandaşımızın beklentileri bu toplu sözleşmede de gerçekleşmedi.

 

Her anlaşma sonrası olduğu gibi, bu anlaşmayı da “Tarihi başarı” olarak niteleyen sözde yetkili konfederasyon 2016 yılı için yüzde 6+5, 2017 yılı için ise yüzde 3+4’e evet dedirtildi!

 

2013 yılında imzalanan toplu sözleşmenin vatandaşlarımızın 2014 ve 2015  bütçesinde yarattığı tahribat giderilmeden atılan bu imza önümüzdeki belirsiz dönem için tarihi bir leke olacaktır.

 

Dolar kurunun zirve yaparak 3 TL’yi bulduğu, altının gram fiyatının 110 TL’ye ulaştığı, 2014 yılı enflasyonun bile yüzde 8,2 olduğu bu dönemde geçmiş yıl kayıplarımızı, emeklilerimizin beklentilerini, hizmet kollarında çözüm bekleyen yüzlerce sorunu göz ardı ederek atılan bu imza memurlarımız ve emeklilerimize 2016-2017 yıllarının da kaybedileceğinin en açık bir göstergesi oldu.

 

Çalışma Bakanlığı’nda yapılan toplantıda bir konuşma yapan Bakan Faruk Çelik, “Toplu sözleşme sürecinde sona gelindiğini, zorlu bir sürecin geride bırakıldığını, gelinen müzakereler sonunda sürecin anlaşmayla noktalandığını belirtmekten memnuniyet duyuyorum” dedi.

 

Bakan Faruk Çelik kendisine verilen rolü hakkıyla yerine getirmiştir. Kendi elleriyle yaptığını kendi elleriyle yıkmış ve Bakanlığına son derece kötü bir final yapmıştır. Bu toplu sözleşme tam bir fiyaskodur. Bu toplu sözleşme kapalı kapılar ardında alınan kararların oluşturulduğu ve masada hepinizin gördüğü üzere bize dayatıldığı bir toplu sözleşme masası oldu. Bunda da en büyük rol sayın Faruk Çelik’indir. Sayın Bakan kendisine verilen rolü hakkıyla bu toplu sözleşmede yerine getirmiştir.

 

Kendisine göre muhalif olarak gördüğü konfederasyonların başkanlarının toplu sözleşme metninde anlaşılan konuları değerlendirmesine bile tahammül edemeyen Faruk Çelik’in ne kadar demokrat olduğunu kamuoyunun takdirine sunuyorum.

 

Burada bir konfederasyonla kurgulanmış olan oyun sergilenmiştir. Sayın Bakan ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın daha öncede açıkladığımız  üzere, “Bir toplu sözleşme metni imzalanacak demiştim”  bir şekilde toplu sözleşme metni erken seçim öncesinde imzalanmıştır. Şunu çok net söyleyeyim, Memur-Sen konfederasyonunun her hangi bir teklifi imzalamama iradesinin olduğunu ben zaten düşünmüyordum. Bunu net olarak söylüyorum, son dokuz ayda dolar karşısında ortalama memur maaşında eksi 13 azalma var. Aynı zamanda en düşük memur maaşında da eksi 13 azalma var. Ortalama memur maaşı ile 9 ay önce alınan çeyrek altında da eksi 9,3 oranında azalma var. Son 9 aydaki ekonomik tablo dolar ve altın karşısında bu şekilde.

 

Sizlere enteresan bir bilgi vermek istiyorum, Memur-Sen ne istedi, neye imza attı? Ben bunun basının da kamuoyunun da gözünden kaçtığını düşünüyorum. Memur-Sen masaya oturmadan önce seyyanen 150 TL brüt zam istedi, 2016 yılı Ocak ve Temmuz ayları için yüzde 8+8 zam istedi. Yan ödeme puanlarının yüzde 50 oranında artırılmasını istedi. 2015 büyümesinin yüzde 50’sinin 2015 büyüme hedefi yüzde 4, dolayısıyla bu yüzde 2 yapar,  2016 yılında gerçekleşen büyüme oranlarının tamamını istedi. Bu da yüzde 5, hükümetin hedefi. Kıdem aylığı, gösterge rakamının 20’den 100 e çıkarılması da Memur-Sen’in talepleri arasında. Bu oransal olarak en düşük devlet memuru maaş için bu talep 2016 yılı için yüzde 33,2 yani Memur-Sen’in bu taleplerini alta alta koyduğunuz da 2016 yılı için yüzde 33,2 en düşük devlet memuru için zam istemekteydi.

 

Ortalama memur maaşı için ise yüzde 31.7 zam istiyordu. Bu rakamlar 2017 yılı için ise  en düşük devlet memuru maaşı için  yüzde 23.8, ortalama memur maaşı için ise yüzde 22.9 zam talebi anlamına geliyor.  2016 yılı için en düşük devlet memuru maaşına yüzde 33.2 isteyen bir konfederasyon yüzde 11’lik bir zammı bu masada tarihi başarı  olarak ilan ediyor. Yani yüzde 33.2’nin 3’te biri oranında bir zam alabilmişler ama diyorlar ki, “Biz tarihi başarı elde ettik” sayın Ali Yalçın, 2017 yılında da 3+4’ü tarihi başarı olarak sunuyor. Yüzde 23.8 en düşük devlet memuru maaşına zam istemişler 2017 yılı için. 2017 için aldıkları yüzde 7’yi başarı olarak takdim ediyorlar, bu nasıl kabul edilebilir?

 

Bakın bu toplu sözleşme 2015 yılında işçi sendikalarıyla yapılan 2016 yılı bakımından söylüyorum, yapılan toplu sözleşmenin gerisindedir. İşçilere 500 TL bir defaya mahsus iyileştirme verilmiştir, bura da bu da yok, hükümet memura yüzde 11 vermiştir ama kamu işçisine verdiği 500 TL’yi vermemiştir. Ayrıca işçilerde 2150 TL’nin altında maaş alanlara 100 TL, 75 TL ve 50 TL iyileştirmeler yapılmıştır. Bu masada bu da yoktur, alınamamıştır. Bu neyin tarihi başarısıdır?

 

Memur-Sen seyyanen zam konusunda yeterince ısrarlı olmadığı için bu toplu sözleşmeyle maaşlar arasındaki uçurum daha da büyümüştür. En yüksek devlet memuruna 900 TL, en düşük devlet memuruna 200 TL zamma evet demek skandaldır.

 

Ayrıca başka neler getirmiştir Memur-Sen masaya, Ek gösterge artırılmasını getirdi, öğretmenlerimiz için 3600, diğer memurlarımız içinde belli oranda artırılması için, bizde getirdik. Ek gösterge rakamları da  fiyasko!

 

Vergi dilimleri, vergi matrahı ile ilgili bir anlaşma duydunuz mu, yok! Üç beş ay sonra memurdan, kaşıkla verip kepçeyle alacaklar, vergi matrahları yerinde sayıyor. Bir başarı var mı, yok.

 

Diyorlar ki, “fiili hizmet zammında anlaştık..” Ali Yalçın, taze başkan , biz  anlaştık fiili hizmet zammında, sen neyi anlaştın? Toplu Sözleşme masasında yuvarlık anlaşmalar olmaz, köşeli anlaşmalar olur. Sen kimin fiili hizmet zammını çözdün? Öğretmenin mi, Posta çalışanının mı, sağlık çalışanının mı? Neyi çözdün, ne anlaştın? Bilim kurulu kuracaklarmış. Böyle bir anlaşma yok, uydurma.

 

Öğretmenlere nöbet ücreti meselesine gelince, haftada 6 saat ücret istedik, 98 TL’ye aylık anlaşmışlar, bahsi geçen para 2016 yılında haftada 2 saat,  2017 yılında haftada 3 saat nöbet ücretine denk geliyor. 6 saat ile masaya geliyorsunuz, 2 saate imza atıyorsunuz ve buna başarı diyorsunuz. Bütün eğitim sendikaları, üyeleri nöbet eylemine katıldılar, soruşturma geçirdiler, cezalar aldılar. Cezayı verenler kimdi biliyor musunuz? Bu sendika başkanının okul müdürü olan üyeleri, İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Şube Müdürleri yani kendi adamları. Nöbet ücreti için eylem yapan diğer sendikaların üyelerine soruşturma açtılar, ceza verdiler, burunlarından fitil fitil getirdiler. Üç saate imza atıyorlar, böyle bir şey var mı?

 

Sağlık çalışanlarına, diğer nöbet tutan memurlara nöbet ücreti nerede? sağlık çalışanlarının komik nöbet ücretleri ile nöbet tutturulması zorunluluğu sizi hiç ilgilendirmiyor mu? Nasıl bir sendikacılık bu?

 

“Fazla çalışmalar konusunu çözeceğiz” diyorlar, nasıl çözeceksiniz? Bakın şu anda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda “Fazla çalışmalar izne çevrilir” diyor, memura fazla çalışma karşılığı izin verilmediği gibi parasal karşılığı da ödenmiyor, kavgalar var, Siz kanunun bu maddesinin değiştirilmesi için bir mutabakata vardınız mı? Bu nasıl bir başarıdır?

 

4-C’lilerin kadroya geçirilmesi ile ilgili net bir karar alınmamıştır. Ödenecek ek ödemenin de mahkemeyle kazanılmış hakların çok gerisinde kalmıştır. 4-C’lilerle ilgili çalışma yapacaklarmış. Ne olduğu da belli değil, sayın Bakan önce “4-C’lileri sözleşmeli yapacağız” dedi, ardından “Kadrolu yapabiliriz” dedi. Daha neye karar verdiklerini dahi bilmeyen bir toplu sözleşme. Ne zaman yapacaksınız? Tekel eylemlerinden beri hükümet 4-C’lilere adeta bir husumet besledi, düşmanı gibi gördü, bu problemi çözmedi ve yine işi akışına bıraktılar. Bu çözüm değildir, kimse kimseyi aldatmasın. 4-B’lilere kadro nerede? TÜİK çalışanı 4-C’lilere kadro nerede? Vekil ebeler, vekil imamlar nerede? “Cuma izni olsun” diyorsunuz güzel ama Cuma namazını kıldıran vekil imamın vekil olduğundan haberdar mısın Memur-Sen? Niye kadro demiyorsunuz? “4-C’lilere 150 TL ek ödeme verileceği karara bağlandı” diyerek sanki müjde veriyorlar. Oysa şu anda kamu kurumlarında en düşük ek ödeme rakamı hizmetliler için 560 TL’dir. Zaten 4-C’liler mahkemeye başvurduklarında kurumlarındaki emsalleri kadar ek ödeme alıyorlardı. Bu da aylık 450-500 TL’den az değildi. Yani 4-C’lilere verilen bir hak değil, aksine 4-C’lilerden alınan bir hak söz konusudur.

 

Bu toplu sözleşme tam bir fiyaskodur, Memur-Sen’in talepleri ile ortaya çıkan sonuç arasında dağlar kadar fark vardır. Kimse kimseyi aldatmasın, taleplerini ortaya koysunlar,  ne almışlar ortaya koysunlar. Yüzde 100 başarı sağladık diyorlar, böyle başarı olmaz. Bu toplu sözleşmeyi daha en başından maalesef  Memur-Sen Genel Başkanı sulandırarak masaya oturmuştur. Toplu Sözleşme masasının gergin geçmesinin sebebi Türkiye Kamu-Sen’in ve KESK’in o masada olmasını bir türlü hazmedemeyen Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’dır. Diğer konfederasyonlarla birlikte mücadele etmek yerine diğer konfederasyonları bu masada kanunun merhameti ile oturmakla suçlayan bir konfederasyon başkanının sendikacılık ahlakının, sendikacılık etiğinin neresinde olduğunu da kamuoyuna açıklaması lazım. Diyor ki, “Ben memur tarafının heyet başkanıyım, ben kalkınca siz kalkacaksınız” Hani hoca vaaz veriyormuş, “Ben yatınca yatacaksınız, kalkınca kalkacaksınız” diye, galiba Ali Yalçın kendini imam, bizi de cemaati sanıyor. Bu nasıl bir enaniyettir? Nasıl bir kibirdir? 450 bin üyesi olan Türkiye Kamu-Sen’in  Genel Başkanı sen otur deyince oturacak, kalk deyince kalkacak, bunu söylemek bile insanın vicdanını sızlatır, yüzünü kızartır ama maalesef bunlarda bu etik ve ahlak dahi yoktur. Ben böyle bir sendikal anlayış görmedim. O’nun için bu toplu sözleşme sürecini, sonucu ne olursa olsun, en başından bugüne kadar geçen sürede gerek sayın Bakan Faruk Çelik’in tutumu, gerek Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın tutumu,  bırakınız bir sendika Genel Başkanı olmayı insan olarak bile insanı rencide eder bir tutumdur, bu tutumu kınıyorum.  Faruk Çelik Bakanlık finalini bizim gözümüz de çok kötü yapmıştır. Bizim için önemli bir şahsiyetti, kendisiyle bir muhabbetimiz vardı, şu tutumuyla bu saygımızı ve muhabbetimizi kaybetmiştir. Eliyle yaptığı binayı eliyle yıkmıştır. Tekrar kınıyorum, saygılar sunuyorum.” dedi.