NEVŞEHİR(MHA) Anadolu Gençlik Derneği Nevşehir Şube Başkanlığı terör devleti İsrail’i kınarken, Mescidi Aksa’ya yapılan saldırıların bir an önce durdurulmasını istedi.

Açıklamada; Terör devleti İsrail, Müslümanlara yönelik saldırı ve kışkırtmalarına sitemli bir şekilde devam ediyor. Yahudi takviminde yılbaşı kabul edilen Roş Aşana bahanesiyle, beş gündür Mescid-i Aksa’ya yönelik yapılan işgal ve saldırılar, Filistin topraklarını müslümanlardan arındırma politikalarının bir parçasıdır. Siyonist İsrail, her zaman olduğu gibi uluslararası anlaşmaları hiçe saymaktadır.  Mescid-i Aksa bir İslam mabedidir. Buna rağmen terör devleti İsrail, Mescid-i Aksa’yı belirli zamanlarda Yahudilere tahsis etmek istemektedir. Mescid-i Aksa’ya Müslümanların girmesini silah zoruyla engelleyerek, yine silahlı unsurların eşliğinde Yahudilerin Mescid-i Aksa’ya sokulması, Mescid-i Aksa’yı  Müslümanların elinden almaya yönelik bir politikanın adım adım işletilmesidir.  Bir mabede girişin silah zoruyla yasaklanması, yine bir mabede o mabedin varlık sebebine düşman sapkın Siyonizm inancının mensuplarının silah zoruyla sokulması küstahça bir davranıştır. Terör devleti İsrail’in amacı ilk fırsatta Mescid-i Aksa’nın hukuki statüsünü değiştirmek ve burayı Yahudilerle Müslümanlar arasında bölmektir. Terör devletinin Başbakan’ı Neteyahu’nun “Mescid-i Aksa’nın hukuki statüsüne saygılıyız” sözleri Siyonist katillerin tüm dünyanın gözlerine bakarak yalan konuşabilme yeteneğinin bir parçasıdır. İlk günden beri İslam coğrafyasına bir hançer gibi saplanmış olan İsrail bilindiği üzere 1967 yılında da içerisinde Mescid-i Aksa’nın da bulunduğu Doğu Kudüs’ü işgal etmiştir. Yine aynı tarihte uluslararası hukuku hiçe sayarak Doğu ve Batı tüm Kudüs’ü birleşik ve ebedi başkent ilan etmiştir. Filistin topraklarını Müslümanlardan arındırmayı bir devlet politikası haline getiren İsrail, Doğu Kudüs’ü ve Mescid-i Aksayı da İslam’dan koparabilmek için her türlü yola başvurmaktadır. Doğu Kudüs’te yaşayan Müslümanlara şarta bağlı olarak şehirde ikamet izni vermekte, bu izni de sudan sebeplerle iptal edebilmektedir. Müslümanların Doğu Kudüs’te imar hakkını gasp eden İsrail, yine uluslararası hukuka aykırı olarak Doğu Kudüs’ü Yahudi yerleşimcilere açmıştır. 1967’den bu zamana 200 inden fazla Yahudi yerleşimci Doğu Kudüs’e taşınmıştır. Müslümanların evlerine zorla el konulmuş ve bu evler Yahudi yerleşimcilere verilmiştir. Doğu Kudüs’te yaşayan bir Müslüman buradan yedi yıl ayrıldığında tekrar Doğu Kudüs’e dönme hakkını kaybetmektedir. Ayrıca buradaki Müslümanlar Gazze’den ya da bir başka bölgeden bir Müslüman ile evlendiklerinde ailenin Doğu Kudüs’te yaşamasına izin verilmemektedir. Bütün bunlar terör devleti İsrail’in faşizan bir şekilde Filistin topraklarında tek bir Müslüman bırakmamaya yönelik stratejisini bir parçasıdır. Efendimiz (sas), “Mescid-i Aksa’ya gidin ve içinde namaz kılın. Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamaz iseniz kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin” buyurmuşlardır. Elbette burada zeytinyağı bir semboldür. Efendimiz(sas) henüz o zaman için fethedilmemiş Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın önemini bildirmek bu hadisi beyan etmiştir. Zeytinyağı bir semboldür. Bize düşen tarih boyunca vahyin, tebliğin ve mücahedenin merkezi olmuş bir beldeye sahip çıkmak, oranın bir İslam şehri olması için her türlü desteği o topraklara vermektir. İşte biz bugün Mescid-i Aksanın kandillerine zeytinyağı damlatmak, Kudüs’ün semalarına dua göndermek, Filistinli Müslüman kardeşlerimizin yüreklerine su serpmek için buradayız. 

Mescid-i Aksa ve çevresi için, Kudüs ve civarı için, yani Filistin toprakları için, İsra süresinde, çevresinin mübarek kılındığı söylenmiştir., Maide süresinde topraklarının 

kutsallığı vurgulanmıştır. Enbiya ve Araf surelerinde bereketlendirilmiş belde olarak 

nitelendirilmiştir.  Mescid-i Aksa’nın, Kudüs’ün ve Filistin topraklarının mübarekliği ve Müslümanlar için kutsallığı Ayet-i Kerimeler ile sabittir. Mescid-i Aksa gece yürüyüşünün son durağıdır. Efendimiz(sas)’in boykot yıllarının ve hüzün yılının ardından bir gecede Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, yani Mekke’den Kudüs’e yaptığı o yürüyüş karanlıktan aydınlığa, hicretten devlete, baskı ve zulüm düzeninden adil bir düzene geçişin müjdecisi olmuştur. Kudüs’e yürümek Müslümanların yeryüzünün Firavunlarının, Nemrutlarının, Ebu Leheblerinin zulümlerinden kurtuluşunun en önemli sembolüdür. 

Mescid-i Aksa’nın işgal altına olması sadece Filistinlilerin bir meselesi değildir. Kudüs’ün işgal altına olmasını Araplarla İsrail arasında bir mesele değildir. Mescid-i Aksa da, Kudüs de, Filistin toprakları da tüm ümmetin meselesidir.  Öte yandan ırkçı emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesi işletebilmek için İslam coğrafyasını ateşe vermeye yönelik politikaları hız kesmeden devam ediyor.  Hangi renkten ve ırktan olursa olsun tek bir millet olan Müslümanlar, birbirlerine düşürülerek bu coğrafya kan ve gözyaşıyla sulanıyor. Bölgedeki eli kanlı silahlı unsurlar açık bir şekilde ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve İsrail gibi ülkeler 

tarafından destekleniyor. Bu unsurlarla mücadele etme, öncelikle dost ve müttefik 

saydığımız ülkelerin teröre olan desteğini görmeyi ve bu ülkelerle olan ilişkilerimizi 

gözden geçirmeyi gerektirir. Doğu’da ve Güneydoğu’da meydana gelen olaylar Afganistan’ın, Irak’ın işgalinden, Suriye’nin, Mısır’ın Libya’nın ve Yemen’in karıştırılmasından bağımsız düşünülemez. Halkımızın özellikle Irak ve Suriye’de yaşanılanları çok iyi analiz etmesi gerekir. Irkçılık ve mezhepçilikle ya da özgürlük adına Batı ile işbirliği yapılarak varılacak yol bellidir. Ülkemizde adeta rutine bağlanan terör olaylarında şehit olan güvenlik güçlerine ve sivillere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Bu süreçte de herkesi akl-ı 

selim ile hareket etmeye davet ediyoruz. Tüm terör olaylarının amacı adeta ana haber bültenlerini bombalayarak ülkede bir kaos ortamı oluşturmak, insanların temel hak ve hukuklarının hiçe sayıldığı taşkınlıklara sebebiyet vererek toplumsal barış ve uzlaşmayı imha etmektir. Türk’ü ile Kürd’ü ile Arap ve Fars’ı ile tüm Müslümanlar kardeştir. Irkçı 

emperyalizmin ve Siyonizm’in tuzaklarını görmemek ve kontrolü kaybetmek terör 

olaylarından daha tehlikeli bir sürece sürüklenmektir. Bizler Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak barış ve huzurun İslam Birliği’nden geçtiğini bu coğrafyan tüm insanlarına bir kez daha deklare ediyoruz. Müslüman olsun ya da olmasın her insanın temel hak ve hukukunun gözetilmesi gerektiğini de savunmaktan geri durmuyoruz. Temennilerimiz, dualarımız ve gayretlerimiz akan kanın durması, gözyaşlarının dinmesi, yapılan ihlallerin son bulması ve zulmün engellenmesi içindir” ifadelerine yer verildi.