Dünya’da barışın, refahın ve kalkınmanın tesis edilmesi için uluslararası kuruluşlar marifetiyle çaba sarf edilmektedir. Bu kuruluşların başında yer alan Birleşmiş Milletler Örgütü; adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş olarak faaliyet göstermektedir. Örgütün adı Birleşmiş Milletler Örgütü olarak geçse de örgütün yapısı ve söz hakkı konusunda bir dizi reforma ihtiyacı olduğu görülmektedir. Bu kapsamda örgütün ana organı olan Güvenlik Konseyi de reforme edilmedikçe, uluslararası barışın ve güvenliğin temini konusunda sağlıklı ve eşitlikçi bir anlayıştan söz edilemez.

5 daimi üyeden -ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa- ve 15 geçici üyeden oluşan Güvenlik Konseyi; dünyayı esaret altına almaya çalışan, veto hakkını elinde bulunduran 5 ülkenin inisiyatifine ve iki udağından çıkan sözlere bırakılamaz. Cumhur’un Başkanı, ümmetin umudu, dünya lideri Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN Beyefendilerin 20.09.2016 tarihinde Birleşmiş Milletler’in 71’inci Genel Kurulu’ndaki
tarihi konuşmasında dünyaya dik duruşuyla tekrar haykırdığı gibi “Dünya, 5’ten Büyüktür!” sözü gereği; BM’nin reforme edilmesi ve Güvenlik Konseyi’ndeki üye devletlerin yeniden belirlenmesi acilen gerekmektedir. Geniş kapsamlı uzlaşmayı sağlayacak bu reform, BM’nin kuruluş amacına, daha demokratik daha adil daha etkin bir BM’ye büyük katkılar sağlayacaktır.

“Dost ve Müttefik Ülkeler Riyakârlığı Bırakmalı”

Suriye’nin kuzeyinde ve değişik yerlerinde PYD’ye destek veren Amerika Birleşik Devletleri, dost ve müttefik ülke olarak bu riyakârlığından vazgeçmeli. PYD’yi hâlâ bir terör örgütü görmeyerek bu ısrarcı tutumlarını da sürdürüyorlar. Kuzey Irak bölgesinde de terör örgütlerine doğrudan ve dolaylı destek vermeleri de bölge halkına, yakın coğrafyaya ve Türkiye’ye karşı tehdit oluşturmaktadır. Yıllardır binlerce sivil yaşamını yitirdi, insanlar evlerini terk etti, mülteci krizleri yaşandı dünya ise bu zulme sessiz kaldı.

Ölüm ve zulümden kaçan insanlara Avrupa kapıları kapatıldı. Avrupa’ya geçebilen az sayıdaki mülteciler ise Avrupa şehirlerinde aşağılayıcı muamelelere maruz bırakılmaktadır. DAEŞ, El Nusra ve PYD-YPG gibi terör örgütleri bölgedeki terör faaliyetlerine devam ediyor. Dünya adeta üç maymunu oynuyor. Başta İngiltere, Fransa ve Almanya olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri verdikleri sözleri unuttu. Mülteci antlaşmasına riayet etmemekteler.

Dünyanın pek çok ülkesinde insanlar sömürgecilik anlayışının kaçınılmaz bir sonu olan; öz kaynaklarını kullanamama, açlık, sefalet, salgın hastalık, cehalet ve zulümle boğuşmaktadır. Biz bu düzene dur diyoruz. Her platforma her fırsatta gür bir sesle dünya kamuoyunu vicdana davet ediyoruz. Bu ikiyüzlülüğü, bu riyakârlığı ve bencilliği ne tarih ne de insanların hür vicdanı affetmeyecektir.

Milletin lideri, ümmetin umudu, dünya lideri, Cumhurun Başkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın dediği gibi “Gelecek nesillerin huzuru, refahı ve güvenliği büyük ölçüde atacağımız adımlara, alacağımız tedbirlere bağlı. Zaman, vicdanî sorumluluklarımızın bilinci içinde liderlik gösterme, sorunların üzerine kararlılıkla gitme zamanıdır.” Biz Türkiye olarak sorumluluklarımızın ve aziz milletimizden aldığımız gücümüzün farkındayız. Avrupa Birliği’ni, Amerika’yı ve Birleşmiş Milletler Örgütü’nü de bu sorumluluklarını yerine getirmeye, izledikleri ikiyüzlü politikalara son vermeye davet ediyorum.

“Fırat Kalkanı Operasyonunun Amacı; Bölgeye Huzur ve İstikrar Getirmektir”

Bizim, Suriye ile 911 km’lik bir sınırımız var. Suriye’deki iç savaş zaman zaman sınır güvenliğimizi tehdit etti. Bazı terör unsurları; sınır illerimizden olan Kilis’e, Gaziantep’e roket göndererek, füze öndererek, ateş ederek sabrımızı son ana kadar sınadılar. Ancak 24 Ağustos’ta Gaziantep’te bir düğüne 14 yaşındaki çocuğa bomba bağlayıp, o kalabalığın içerisinde canlı bomba kanlı eylemi gerçekleştirdiler. Orada masum ve sivil 56 vatandaşımız hayatını kaybetti, 100’e yakın vatandaşımız yaralandı. Bu hain eylem, Türkiye’nin sabrını bitirerek sınır ötesi operasyona mecbur bıraktı. 

Önce Cerablus’tan DAEŞ denilen terör örgütünü ardından da terör gruplarını derdest ederek Azez’den Fırat’a kadar terör koridoru olmaktan çıkardık. Cerablus’u Cerablusluya, Rai’yi de Railiye güven ve huzur içinde bıraktık. Fırat Kalkanı Operasyonumuzun amacı; bölgeye huzur ve istikrar getirmektir. Bölgede oluşturulacak uçuşa yasak bölgeyle insanlar güvenle kendi yerleşim yerlerine dönebilecek  ve sınır güvenliğimiz sağlanmış olacaktır. 

Suriye rejiminin, insanları açlığa mahkûm ederek ‘ya teslim ol ya öl’ politikasına BM’de AB’de sessiz kalmakta. Türkiye olarak bizim önceliğimiz bölgenin terörden temizlenmesi ve bölge halkının huzura kavuşmasıdır. Bu sayede düzensiz göç önlenecek, Suriyeli mülteciler konusu yarayan kana olmaktan çıkacaktır.

“Türkiye, Dünya Barışının Yılmaz Savunucusudur”

Bulunduğu coğrafyadan başlayarak dünyaya huzur ve refahı hâkim kılmayı kendisine düstur edinen aziz milletimiz; gaza anlayışıyla tarihin her döneminde barışın ve refahın teminatı olmuştur.

Gerek Suriye’de, gerek Irak’ta gerekse de Filistin’de kalıcı barışın sağlanması da önceliklerimiz arasındadır. Filistin halkı iki devletli çözüm temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan özgür bir Filistin’de yaşama imkânı tanınması, uluslararası toplumun vicdani bir sorumluluğudur. İsrail’in bölgeye uygulamaya çalıştığı ambargo İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile güvence altına alınan insanın yaşama özgürlüğüne de vurulmaya çalışılan bir ambargodur. Gözü yaşlı çocuklar, dünyaya mazlumların halini haykırmaktadır. Dünya, üç maymunu oynasa da ümmetin umudu, dünya lideri, mazlumların hamisi, Reis’imiz Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, insanî sorumluluk gereği her fırsatta uluslararası bu zulmü dünya kamuoyuna anlatmaktadır.

Türkiye’nin İsrail ile normalleşen ilişkileri; barış sürecinin kolaylaştırılması ve Filistinli kardeşlerimizin yaşadığı ekonomik, insanî sıkıntıların giderilmesi için bir fırsat olarak kullanacağız. Gazze’ye yardım gemilerimizi ulaştırdık. Geride bıraktığımız Kurban Bayramı öncesinde de Türk Kızılay’ının organize ettiği insani yardım malzemeleri gemisi Gazze’ye ulaştırılarak bir nebze de olsa bayram sevincimizi paylaşmaya vesile oldu.

Dünyada gayri safi milli hasılaya oranla en fazla yardımı yapan ülkeler sıralamasında birinci olan Türkiye ile ve cömert milletimizle de ne kadar onur duysak azdır.

“Terörle Mücadelemiz Sonuna Kadar Devam Edecek”

Bizim için FETÖ’nün PKK’dan, DAEŞ’in DHKPC’den bir farkı yoktur. Hepsi de millî birlik ve beraberliğimizin düşmanıdır. Hain FETÖ ve alçak çetesi karanlık, aşağılık ve adi yüzünü 15 Temmuz gecesi gösterdi. Türkiye için bu kanlı örgüt ne kadar tehdit unsuruysa doğrudan ya da dolaylı olarak faaliyet gösterdiği 170 ülke için de aynı ölçüde tehdit oluşturmaktadır. Gerek ülkemizin içerisinde gerekse yakın coğrafyamızda huzuru, güveni, istikrarı ve barışı hedef alan kim olursa hangi terör örgütü olursa olsun kararlı mücadelemiz devam edecektir. Dünyanın neresinde olursa olsun FETÖ kanlı terör örgütünün başı, aziz ve kahraman milletimizin huzurunda hesap verecektir. Biz millet olarak hukukun üstünlüğüne ve adalete güven duyuyoruz. Hakkın ve hukukun olmadığı yerde, terör ve destekçisi şer odakları vardır. Biz milletiyle, demokrasisiyle, ekonomisiyle güçlü bir Türkiye olarak, terörle mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceğiz. Terör örgütlerinin gerçek yüzlerini gösterdiğimiz her bireyi kazanç sayarak,
mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz. Biz şuna inanıyoruz; Allah doğruların yardımcısıdır. Hedef 2023, 2053, 2071 diyoruz. Kutlu yürüyüşü hep birlikte devam edeceğiz. Görüldüğü gibi güçlü Türkiye, üzerinde oynanan oyunları bir bir bertaraf ederek geleceğe emin adımlarla yürüyor. Çok şükür sağlam temellere oturtulmuş güçlü bir ekonomimiz var. Artık şunu herkes iyi bilmeli “Eski Türkiye Yok!”; geleceğe güvenle bakan, birlik ve beraberlik içerisinde inanmış, kenetlenmiş “Yeni Türkiye Var!”.

Türk milleti, göğsündeki iman ve cesaretle emperyalist saldırılara boyun eğmeyerek topyekûn mücadele etmekten bir an olsun geri durmamış, al yıldızlı bayrağımızın gök kubbede dalgalanması, ezan-ı şeriflerin minarelerden okunması için malını, canını, evladını feda etmiştir. Vatanın bir karış toprağını dahi düşmana bırakmayıp, kutsal değerlerinin yılmaz savunucusu olmuştur. Bu bilinçle gerek kahraman şehitlerimizin aileleri gerekse de fedakâr gazilerimiz haklı onuru ve gururu yaşamaktalar. Bizler o kahramanlarımıza minnettarız. Allah, hepsinden razı olsun.

Milletimizden aldığımız güç ve destekle adalet, kalkınma, hukuk, ekonomi alanında ve daha birçok alanda, daha güçlü Türkiye için çalışmaya devam ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti; aynı kararlılık ve bilinçle kutlu yürüyüşüne “TEK MİLLET, TEK BAYRAK, TEK VATAN, TEK DEVLET” şuuruyla bir ve beraber olan aziz milletimizle devam edecektir. Türkiye; gelecekte de vatanına, istiklaline, istikbaline ve mazlumlara sahip çıkmaya devam edecektir.

Ak Parti Milletvekili Ecz. Mustafa Açıkgöz
TBMM Başkanlık Divan Katip Üyesi