Diş hekimi, araştırmacı-yazar Halit Erkiletlioğlu, Nasreddin Hoca'nın 1200'lü yıllarda yaşayan, din adamı, filozof, müderris ve çok zeki biri olduğunu söyleyerek, "Böyle önemli kişilere sahip çıkanlar çok oluyor. Akşehirliler ve Eskişehirliler daha çok sahipleniyorlar" dedi.

Nasreddin Hoca'nın Kayserili olduğu yönünde ilk olarak 1934 yılında müze müdürü Nacı Kum tarafından dile getirildiğinin altını çizen Erkiletlioğlu, "O dönemde kümbetlerdeki mezar taşlarının bakımının yapılması için toplanması kararlaştırılıyor. Naci Kum, bir mezar taşının üzerindeki yazıyı inceliyor ve mezar taşının Nasreddin Hoca'ya ait olduğunu belirleyerek bunu yayımlıyor. Naci Kum'dan sonra Abdullah Satoğlu, Mehmet Çayırdağ başta olmak üzere bir çok kişi bu konuyu dile getirdi. Nasreddin Hoca'yı diğer iller de sahipleniyorlar ama ellerinde herhangi bir delil yok. Ama Kayserili olduğu konusunda bizim elimizde bir mezar taşı var. Biz belgeler göstererek bunu sahipleniyoruz.

Mezar taşının üzerinde 'Nasreddin Hoca' diye o günkü adıyla 'Nasreddin Havace' diye yazılı. Hicri takvime göre 611 yılında, miladi takvime göre 1214 tarihlerinde öldüğü anlaşılan, babasının adının Arapça 'Cim' ve 'Vav' ile başlayıp orada kırılan ayakucu taşı. Alt kısmında bir ayet ve sure bulunan bir mezar taşı var elimizde. Nasreddin Hoca'nın Kayseri’de olduğu muhakkak. Kayseri'de hangi türbeden getirildiği belli olmayan ve Etnoğrafya Müzesi'nde 1456 envanter numarasıyla kayıtlı bulunan mezar taşında 'Nasreddin Hoca' isminin yazılı olması, ölüm tarihinin 1214 olarak Selçuklular zamanına rastlaması gibi net bilgilerin Nasreddin Hoca'nın Kayserili olduğunu ve mezarının da Kayseri'de bulunduğunu gösteriyor" dedi.

Ajanslar