Kapadokya bölgesi zengin bir kültüre sahiptir. Bu kültür taşıyıcılarından biri de Oğuz Türkçesidir.  Hıristiyan Kıpçak Türklerinden (Grek harfli Türkçe metinler yazan Karamalı Türklerinden) sonra bu bölgede Oğuzlar ana unsur olmuştur. Bu çalışma bir bibliyografya denemesidir.  Çalışmanın konusu Nevşehir ağzıdır. Çalışma dil bilgisiyle sınırlandırıldı. Önce Türkiye Türkçesi ağız çalışmaları üzerine bir değerlendirme yapıldı. Sonra Nevşehir ağzı üzerine değerlendirme yapıldı. Ses, şekil, söz dağarcığı, deyim ve atasözleri üzerinde duruldu. 65 bibliyografyada Nevşehir Kültür ve Tarih Araştırmaları’na ait 41 çalışma, diğer dergi ve basılmış bildirilere ait 12 çalışma, 4 kitap, 8 tez bulunmaktadır.


NEVŞEHİRCE
 KELİME LİSTESİ

Nevşehir Dili ve yöresel ağzına örneklerden oluşan kelime listesi aşağıda verildi. Ağız çalışmalarında eğer
gramatikal indeks yoksa sözcüğün sadece yapım eki almış şekilleri değil, işletme eki almış şekilleri
de sözlüğe alınmalıdır ki araştırmacılar değerlendirmelerde bulunabilsinler. Çünkü ses
değişmelerinin bir kısmı işletme sırasında oluşuyor. Bu amaçla aşağıdaki örneklerde işletme ekleri
de gösterilmiştir.
aba: anne.
Aciş: Arap boyu (
ağa: baba.
ağcaşar: ağca şehir, yapı malzemesi.
ağıt yetir-: ağıt söylemek.
ağmeli: yer adı.
ahã: aha.
ahraz: sağır, dilsiz.
ahretlik: yaşlı kadınların birbirine seslenişi.
alılar: alırlar.
alıssıŋ: alırsın.
ama: hala, yaşlı kadın.
ameley: amele.
anadın: ana kadın.
anşa: “Ayşe”, geçlerin annelere seslenişi.
apahla: ak bakla, fasulye.
āş: ağaç.
āşamına: akşamına, akşamleyin.
aşşâ: aşağı.
aşşāğı: aşağı, kıymetsiz.
atılgan: iş yeri adı.
avanız: avanos.
bā: bağa.
bacı: genç kadınların birbirine seslenişi.
bahıncı: bakınca.
bālım: bakalım.
banāń: parmağın.
bannah: parmak.
başak: hasattan sonra çocukların topladığı arta
kalan ceviz.
battal: kahraman.
bekit: belki.
bel barak: Coğrafi konumuna göre yer adı.
belberler: berberler.
beninki ~ beniŋki: benimki.
bés ~ bėş: beş.
bıldırhı: gecen yılki.
bıyık: kilit taşının yanlarında asma dalları şeklinde
yapılan abartmalı motif.
bî ~ bi: bir.
bilemediŋ: (bilmedin) yahut.
billen-: birleşmek, toplanmak.
binermek: bürünmek.
bissin: bilsin.
bişirgeç: ince, çabuk yanan çubukçuklar.
bişirici: dilenci.
boduç: küçük testi.
bōn: bugün.
Bozuk: Türkmen boyu (
burī: burayı.
buvacıl: obur.
buzalamak: buzağı doğurmak.
cafiye: kadın adı.
cannar: canlar.
carı: acele.
cefayınan: cefayla.
cehri: barut ağacı (rhamnaceae), meyvesi boya
maddesi olarak kullanılan dikenli bir
ağaççık.
cennarette: ahrette.
cızlaved: plastik ayakkabı.
cibit: ıslak.
cingi: sert kaya.
cingiller: boncukçular.
cüllük: kısa boylu.
çakıldak: ambarların ahşap kapılarının kilidi.
çalışıyoh: çalışıyoruz.
çalma: mayalama.
çara: ince çürük bez.
çarşasılar: çarşı ağasılılar.
çaşıt: edepsiz adam.
çatlunun (Mehmet): isim, lakap.
çeçi: harmandaki sap saman.
çente: çanta.
çete ceviz: çocukların bir birlerinin cevizlerini
kırma oyunu.
çevlik: çevrilen arazi.
çıhdı: çıktı.
çırahması: iskeleti.
çırpalık: ince çubuk.
çiplik: şeytan tırnağı, tırnak nasırı.
çitlim: küçük üzüm salkımı.
çot: sakat, çolak.
çördüğün: armut.
dā: daha, henüz.
daar: mendillerden kuş şeklinde yapılmış bohça,
dağarcık.
daar daar oyunu: çocuk oyunu.
dadak: çocukların yemesi için pişirilen tatlı.

daline: dalına.
dāyim: daima.
daylı: büyük çıban.
delānlı: delikanlı.
den var-: buyurun gidin.
deniş-: değiş-.
deşindiğiynen: deşinmesiyle.
devlik: gigantismus, bir hastalık.
dımbıl: kısa boylu bir aile (
dımıklar: cimriler.
DIMITMA: Cehennemin Dibi , Gebertme 
dın: ceviz dökme sırığı.
dın (Ali): ceviz çırpıcısının lakabı.
diller idin: derlerdi.
dimi: kadın şalvarı.
dimiden: deminden.
dīnci: deyince.
diyo: diyor.
dolaz: bir çeşit tatlı.
domaç: altın yıldızlı çizme veya kılıç.
dölek: doğru, düzgün.
döt biŋ: dört bin.
dövlet: devlet.
dudu: gençlerin yaşlılara seslenişi.
dudumuńŋhu: dudumunki.
duŋul: dünür.
dünyānın: dünyanın.
düşündüğüynen: düşünmesiyle.
ebe: babaanne.
edirek: yedi renk.
eğdi: küçük çapa.
eğseri: ekseriyet, çoğunluk.
ekmenen: ekmekle.
elevcik: bağ evi.
eliñdā: elinde.
emmi: amca.
epişik: beceriksiz.
esbere safirin: Ar. esfel-i sâfilîn “aşağıların
aşağısı”.
esgiden: eskiden.
et top: küçük plastik el topu.
fakıuşağı: fâkih oğulları, yer adı.
fanıla-: uğuldamak.
fasa: aldatma.
ferfeneye: yemekli davete.
fışkı: yaramaz kız çocuğu.
filikçiler: keçiciler.
firek: anahtar, anahtarın uç kısmı siviri ise erkek
firek, uç kısmı delik ise dişifirek denir.
fit: şüphe.
fiyet: fiyat.
ĝadınnarınan: kadınlarla.
ġaharıh: kalkarız.
ĝal-: kalmak.
gamga: yonga.
ĝarı: karı.
gâve: kahve.
gavni: kavli.
gavurga: kavurga.
ĝayrı: gayrı, artık.
gayrın: gayrı.
geberyatlık: uyumadan önce yenilen yemek.
geçalesi: keçi kales, bağ ismi.
gėdecāh: gideceğiz.
geldidin: geldiydi.
gelecāmıiş: gelecekmiş.
gelinik: geliniz.
geşdi: geçti.
getiriler: getirirler.
getirrik: getiririz.
gevur: gavur.
gıcıla-: gıcırdamak.
gıfır: bağ zararlılarından haşarat.
gıh: kırk.
gısaç: kıskaç, keski.
gısmık: cimri.
ĝıvışdamø: kıvışdamaya.
gī: kız.
gibin: gibi.
giledis: çakıllı, rumca adına göre.
gitdî: gitti.
gobiller: gevezeler.
ġợç: göç.
ġol: göl.
gôlek: sokaklardaki küçük su birikintisi, gölcük.
golük: kızma ifadesi, kılıbık.
gop: (*kö- “çoğal-.”) çok.
ĝoparahdan: koşarak.
ġợr-: gör-.
gora: bağ evinin kapısına tahtadan yapılan
sürgülü emniyet sistemi.
ġọrümceyik: görümceyiz.
ġợsder-: göstermek.
ġợzel ~ gozel: güzel.
ġọzüyüŋ: gözün.
göz kirası: hasat zamanı komşulara dağıtılan
ceviz.
gûlam: soyadı.
ġulucemissiŋ: gülecekmişsin.
ġụń: gün.
gunnasın: yavrulasın.
gursah: kursak.
ĝuru-: kurumak.
ĝuruldūnda: kurulduğu zaman.
guzden: güzden.
gündoğdu: iş yeri adı.
güveren: göğeren, yeşillenen.
haf : âb, su.
haflı: bağ ismi.
hala: yaşlı kadın.
hamala: dere mahalleli bir kadın (
Türkmen boyu”).
hantep: Antep.
havas: heves.
hazim: soyadı.
hecil düşmek: utanmak.
helki : süt taşınan kap.
hemin... hemin...: hem... hem.
herifinen: herifle.
herkeş ~ herkiş: herkes.
hī: sığ, az, hafif.
himdi ~ hindǐ ~ hindi ~ hincik ~ şindi: şimdi.
hobucuk: obur.
hol: fol.
hondu: durmadan yiyen (
yörükleri”).
hont: kalça kemiği.
horanta: ev efradı.
hosan: uçurum, vadi gibi açık.
hotoz: topuz, saç süsü, taç.
hotozlunun (Osman): isim, lakap.
hömer-: karşı gelmek, sözle lafa tutmak.
hömerti: bağ ismi.
ıcıh: azıcık.
ıh-: diz üzerine çökmek.
ılgın: at, yılkı.
ışık topu: şöminelerde bebeği temsil eden
yuvarlak kabartmalı iki taş motif.
ışkın: uçkun, filiz.
içleme: cevizin iç tutmaya başlaması.
ikūne bi: iki günde bir.
ilān: leğen.
imir: imir üzümü (<İmirli “ibad Arap taifesi”).
ińāŋ: ineğin.
inez: sıska.
iraf: raf.
ireis: reis.
işdā : işte.
işleme: peynirli yufka.
iti: edilen şey.
iti pindir: çok olgun peynir .
itilemiş: edilmiş, pişmiş.
itlet-: sürmek, itin önüne atmak.
ivitlemek: evetlemek, tekrarlamak.
kağnızı: kağnısı.
kara yivlek: ucu körelen ürünlerin diş ve uçlarının
açılması.
karabuludu: siyah bir üzüm çeşidi.
karain: eski höyüklerine göre.
kaz ayağı: tarlada iz bırakan alet.
kem: az, eksik anlamında Farsça kökenli bir
kelime.
kemçik: kızma ifadesi, avrat kılıklı.
kepez: bir kaya çeşidi.
keres: tuzlumsu.
keşik: imece, sıra, nöbet.
ketlez: basık burun.
keyiş: keşiş.
kıvra-: kımıldamak.
kızılcin: özyayla, inanışa göre.
kilav: külek, tahta kova.
kilit taşı: kapı inşaatında “s” şeklinde kutsallığı
olan yılan motifi.
killik: kayaç durumuna göre.
kitir ~ ketir: sert, taşlık yer; lav akıntıları.
kor: kör.
ķor: kör.
ķợrgelik: gölgelik.
korkmaz: iş yeri adı.
ķoy: köy.
köftür: bir çeşit pestil.
köpeklik: sanayi karşısındaki köpeklerin gezdiği
bağlar.
kössü: köstebek (
köşektaş: yer adı.
köşk minare: yöresel minare formu .
kuçu: köpek yavrusu, enik.
kupe: küpe.
kurruk: eşek yavrusu, sıpa.
kurtdoğan: iş yeri adı.
kuyulutatlar: sularına göre yer adlandırması.
kühür: küfür.
küllüce: doğal özelliklerine göre yer adlandırması.
külünk: iki tarafı da sivri kazma.
küssük: kaldıraç.
lakcırın (Osman): isim, lakap.
lavgar: çok konuşkan.
lavğar: geveze.
letibe: soyadı.
losan: noksan.
lökküş: lökgeş, ağır davranışlı.
mārisem: meğer.
maşala: özlerdeki toprak parçaları, çok küçük
sulu arazi.
maşatlık: Müslüman olmayanların mezarlığı.
matracı (Osman): isim, lakap.
mejlis: meclis.
Melavbululu: Melegübü, Derinkuyu’nun eski adı.
meneviş: çeliğe su verme.
merav: geceleri özlerin içinden gelen kes, bağla,
kaçırma gibi bağrışma seslerin duyulması.
merdin: sert, engebeli kayalık.
mesmiye almamak: önemli saymamak.
metel: masal.
methiye: soyadı.
mezer: mezar.
möhlüzün: bir işte parasını kaybetmiş kişi.
möhre: nacaklara delik açan alet.
muhānet: muhannet.
mut: muti, bağlı olma.
mutahhare: kız ismi, temiz.
nahıl: Ürgüp düğünlerinde süslenen bir ağaç
(
nahıl övme: düğün ağacı süslemesi ve yapılan
eğlence.
nalın: takunya.
nanaklar: aptallar.
nanunî: atıştırmalık yemiş, (lehçelerde kahvaltılık
anlamında Farsçadan geçen nanuşte sözü
var).
naptılar: ne yaptılar.
navrak: surat, yüz.
nettin ~ nittin: ne ettin.
nokta: matkabın delme işlemini kolaylaştıran alet.
ńộŕecek ~ ńo ğrecēk: ne görecek, ne yapacak.
nöracam: ne yapacağım.
odlūna: olduğu için.
ohra: çıban.
oķce: ökçe.
olçumluk: bilmişlik.
ơması: olması.
osun: olsun.
ôsüz: öksüz.
ōsüz: öksüz.
otus: otuz.
ökle-: tökezlemek.
öťōń: öteki gün.
öz: Göre yolundaki sulanabilen topraklar.
pakliyen: paklayan.
parsı-: ezilmek.
patlak: boş kesecikleri olan bodur ağaç.
pelverde: ayva tatlısı.
pembi: pembe.
pendir: peynir.
per yavşanı: dağlardaki şifalı bir bitki (teucrium
polium).
piren ~ püren: sık ot şeklinde çalılık, poleni bol
olan ve hastalıklara iyi gelen bir ot, (erica).
pürenli: yer adı.
püsük: pişik, kedi.
rapur: rapor.
sağsenmek: elini kaldırarak karşı koymaya
hazırlanmak.
Salur: oymak ismine göre yer adı.
sam vur-: rüzgarlı havalarda bitkinin kuruması.
sandıeminler: sandık eminleri.
sengi: uyuşuk, sersem.
senirin: bağ ismi.
serbez: serbest.
sıcah: sıcak.
sığırlı: yetiştirilen ürüne göre.
sınıkkıran: iş yeri adı.
sıracalı: sırnaşık.
siyanet: koruma.
soğna: sonra.
soldu m’ola?: soldu mu ki?
söylesāne: söylesenize.
sütemen: soyadı.
şafahdan: şafak vakti.
şalval: şalvar.
şanadar: yaba tutan.
şaşırmaz: iş yeri adı.
şatır: soyadı.
şekernaz: kız ismi.
şemi: soyadı.
şırahne: şıra hane.
şiveme: bağ sahibinin ırgatların karnını
doyurması, tavlaması.
şo ~ şō: şu.
şōnuŋhu: şununki.
şorhut: çapak.
şubart: şubat.
tafana ~ tuvāna: tandır evi, tokhane.
tahra: ağaç dallarını kesen alet.
talla: tarla.
tandoğan: iş yeri adı.
taş köşk: müzik dinletilerinin yapıldığı taş
oymacılığıyla süslenmiş evin en güzel
köşesi.
taymak: aniden uzaklaşmak.
tebelleş: musallat.
tetir: ceviz kabuğunun içindeki kolay solmayan
boya maddesi.
tıngır: tıngır, boş.
tır: uzun.
tırhaz: karanlık yer.
tırhınlı: hastalıklı.
tırpan örsü: ağaca çakılıp tırpanın ağzını
dişlemeye yarayan alet.
tıskalı: hastalıklı.
toprāŋ: toprağın.
tosbağa: ambarların ahşap kapılarının kilidi.
tuğmen: ulu kişi.
tuturuh: çok ekşi.
tübel: bütün.
ucasar: Uçhisar.
uçun-: pişman olmak.
uğrun: hırsız.
umsuluk: umsunuk, dilenci.
urup: bir kilo.

utlanma: yardıma gelmeyen komşulara
utanmasalar da ikram edilen ceviz.
üçün: için.
ümüş: soyadı.
Ürgup: Ürgüp.
Ürgüdlü ~ Ürgeylü: Ürgüplü.
üstüm ol-: adet görmek.
varangelen: halı dokuma tezgâhındaki el aleti.
varımış: varmış.
vığla: bağ adı olarak kullanılan Rumca bir isim.
yağlık: bohça.
yalbırdak: çıplak, yalın ayak.
yalım: değer, kıymet.
yan baskı: ürüne kertik açmak için kullanılan alet.
yapal: gövdesi düzgün olmayan.
yapıkbasan (Şükrü): isim, lakap.
yārnı: sırt.
yedi kat: orta boy top.
yemā: yemeği.
yeŋitden: yeniden.
yıhaŋ: yıkayın.
yîmi: rirmi.
yimbeş: yirmibeş.
yiñiden: yeniden.
yoharım: yukarı.
yonan: Yunan.
yonu çekiçi: iki taraflı, ağzı dikey olmayan, yatay
yontma aleti.
yoŋsa: yoksa, yahut, veya.
yöğümsüz: uğursuz.
yualla-: yuvarla-.
yuķ: yük.
yunak: hamam, banyo.
yurtbilir: iş yeri adı.
zaar: zahir.
zabānan: sabahleyin.
zabatdan: sabahleyin.
zār: köpek yavrusu.
zari: fakir.
zātin ~ zātinek: zaten.
zebiha: soyadı.
zeman: denilen oğlan evi eğlencesi
zıbarî: alacahisar sancağına yerleşenler (
yat)
zurnay da: zurnayı da.
KAYNAKLAR:
Mehmet Hazar
 AYDIN Mehmet, “Ağız Araştırmalarında İç Göç Sorunu: Samsun Örneği”, Samsun
Sempozyumu 2011, 13-16 Ekim 2011, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi, Samsun 2011, s. 1-
4.
 BİRAY Nergis, “Cumhuriyet Döneminde Ağız ve Lehçeler Üzerine Yapılan Çalışmalar”,
Karaman Dil-Kültür ve Sanat Dergisi, 2005, Karaman Valiliği Yay., Karaman, 2005, s.
213–223.
 BOZ Erdoğan, “Ağız Atlasları”, Turkish Studies / Türkoloji Araştırmaları, C: 3/3
Bahar, 2008, s. 152-166.
 __________, “Ağızbilimi Terimleri Sözlüğü Üzerine”, Diyalektoloji Ağız Araştırmaları
Dergisi, S: 2 2011, 1-6.
 BURAN Ahmet, “Türkiye Türkçesi Ağız Atlasının Önündeki Sorunlar”, Diyalektoloji
Ağız Araştırmaları Dergisi, S: 1/Kış, 2010, 15 s.
 DEMİR Nurettin, “Alanya Ağızlarında şimdi’nin Varyantları”, TDAY-Belleten 1995,
TDK yay., Ankara (1995), s. 99-114.
 __________, “Kıbrıs Ağızları Üzerine Notlar”, Scolarly Depth and Accuracy. A
Festschrift to Lars Johanson. Lars Johanson Armağanı, Ankara (2002). s. 100-110.
 ECKMANN Janos, “Anadolu Karamanlı Ağızlarına Ait Araştırmalar I. Phonetica”,
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, C. VIII 1950, s. 165-200.
 ERGÜN ÜNSAL Asuman, “Karamanlı Türklerin Sözlü ve Yazılı Edebiyatında
Atasözleri”, 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu Bildirileri 2. Cilt,
16-19 Kasım 2011, Nevşehir Üniversitesi Yay.: 2, Grafiker Yayıncılık, Ankara 2012, 275
MEHMET HAZAR 
KIŞ WINTER 2013  SAYI NUMBER 7
62
 GÜNEŞ Bahadır, “Karşılaştırmalı Ağız Araştırmalarının Önemi Ve Türkiye’deki
Karşılaştırmalı Ağız İncelemeleri Üzerine Bir Deneme”, Uluslararası Türkçe Edebiyat
Kültür Eğitim Dergisi, S: 1/4 2012, s. 20-4
 KARAHAN Leylâ, “Anadolu ve Rumeli Ağızlarının En Eski Kaynaklarından Biri: Gramer
Kitapları”, Turkish Studies / Türkoloji Araştırmaları, C: 6/1 Kış, 2011, s. 33-40.
 __________, “Küçük Türkistan”, Bilig, S: 2/Yaz, Ankara (1996), s. 135-139.
 KORKMAZ Zeynep, “Bartın Yöresi Ağızlarındaki Lehçe Tabakalaşması”, Türk Dili
Üzerine Araştırmalar II, TDK yay., Ankara 1995, s. 227-249.
 __________, “Anadolu Ağızları Üzerindeki Araştırmaların Bugünkü Durumu ve
Karşılaştığı Sorunlar”, TDAY Belleten Dergisi 1975-1976, TDK yay., Ankara (1976), s.
143-172.
 KURT Yılmaz, Haberler: “Osmanlı Türkçesi Çalıştayı’nın Ardından”, OTAM, S: 30/Güz,
Ankara (2011), s. 225-230.
 ÖZKAN Nevzat, “Kayseri ve Yöresi Ağızları Üzerine Yapılan Çalışmalara Bir Bakış”,
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, E. Ü. Sos. Bil. Enst., S: 7, Kayseri (1996), s. 265-277