Nevşehir'de 3 asırlık tarihi külliye duvarına yazı yazdılar...Tarihi Külliyenin Duvarı ’Aşk Duvarı’ Oldu... İnanılır gibi değil ama gerçek bu görüntülerin hepsi Nevşehir'den... Bunun adına saygısızlık, dehşet ,tarihi vahşet yada rezalet ne derseniz deyin....

Tarihi çeşmelerin birer birer yok olduğu ilimiz Nevşehir’de, 3 asırdır ayakta durabilen tarihi Kurşunlu Cami ve Damat İbrahim Paşa Külliyesi duvarları üzerine yazı yazılması tepki çekti.

Nevşehir’de bazı tarihi mekanlar bilinçsizce kirletiliyor, yetkili birimler ise sessizce adeta izliyor...
Nevşehir kent merkezinde bulunan zaten topu topu bir avuç ata yadigarı tarihi eserleride ne yazıkki koruyamıyoruz diyen Vatandaşlar ise bu duruma tepkili...

Nevşehirli vatandaşlarımız tepkilerini www.fibhaber.com a dile getirdi : "Bir türlü ne işe yaradığını anlayamadığımız Anitlar kurulu ne iş yapar ? Diğer ismiyle Kültür Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Nevşehir'de bir elin parmakları kadar az bulunan tarihi eserlerin korunması için ne gibi girişimlerde bulunuyor yada ne gibi çalışmaları var. Biz görmedik duymadık.Gören bilen duyan varsa anlatsın."

Nevşehir Kent merkezi tarihi eser konusunda oldukça fakir...Nevşehir’de günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Nevşehir Kalesi (XII.yüzyıl), Damat İbrahim Paşa Külliyesi, Kaya Camisi (1715), Camicedit mahallesi üzerinde yer alan 18. yüzyıl Osmanlı eseri Kurşunlu Cami ve Damat İbrahim Paşa Külliyesi bunlardan birisi.  Tarihi hanlar tarih sayfasına gömüldü, çeşmelerimiz yok oluyor, Nevşehir Kalesinin durumu içler acısı, Nevşehir'de tarihi yapılar sahipsizlikten birer birer yok oluyor. 

Tarihi Kurşunlu Cami yanındaki Külliye ve medrese duvarları kendini bilmez kişi ya da kişiler tarafından sprey boya ile yazı yazıldı. 
 
Lale Dönemi Sadrazamı Damat İbrahim Paşa dan kalma son Osmanlı dönemine ait bu tarihi eserin bu hali duyarlı vatandaşların tepkisine neden oldu. Sokaklar gibi ecdat yadigarı tarihi eserlerin temizliğinin de önemli olduğunu vurgulayan vatandaşlar, tepkilerini şu şekilde dile getirdi;
 
 “Tarihi eserlerin duvarlarını yazı tahtasına çevirmek çok geride kalmış, ilkel bir yöntem. Gençlerimizi tarihi eserlere saygılı olmaya davet ediyoruz.”

Nevşehir de 18. yüzyıl Osmanlı eseri tarihi yapılar yazılan ifadeler diğer bir değişle tarihi külliyeden duvar yazıları: “ Engin - Dursun - Onur - Hikmet - Devrim - Hayali Serseri - Derbeder - Çilekeş - Beni çekemen - Ankarta merkez patlıyor”gibi...

Nevşehirli Vatandaşlar tarihe yapılan bu saygısızlığın bir an önce önüne geçilmesini istedi.
Türkiye’de konu tarihi kentsel doku, tarihi yapılar olduğu zaman sözü geçen tek kurum Kültür Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ya da daha çok bilinen adı ile Anıtlar Yüksek Kurulu. Bürokrasi sürecinin ağır işlemesi kararların uzun sürede sonuçlandırılması konu yıllardır ayakta durmakta zorlanan ve acil çözüm bekleyen “tarihi yapılar” olunca tepkilere neden olabiliyor. Kurum, en büyük eleştirileri ise tarihi dokuda çivi çaktırmaya izin vermediği gibi herhangi bir koruma çalışması da yapmadığı için alıyor. İşte bunun en canlı örneği Nevşehir de bulunan az sayıdaki tarihi eserlerin son halini göstermek yeterli olur. 

Kültür Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunu göreve davet ediyoruz.

Nevşehir Kalesi

Selçuklular döneminde, Bağdat'a giden kervan yolunun korunması amacıyla inşa edilmiştir. Nevşehir'in eski yerleşim yerinde, sağlam bazalt kütleli bir tepenin üzerinde bulunan kale, Osmanlı döneminde Damat İbrahim Paşa tarafından onarılmış ve cumhuriyet döneminde de yeniden restore edilerek tahrip olmaktan korunmuştur. Sur duvarları genelde sağlam olup, kale girişi güneybatı yönündedir.

Kurşunlu Camisi (Damat İbrahim Paşa Külliyesi)

Damat İbrahim Paşa tarafından 18. yüzyılda yaptırılan külliyede, cami, medrese, imaret, sübyan mektebi, hamam, kervansaray ve çeşmeler bulunmaktadır. Ana mekân sekizgen kasnağa oturan bir kubbe ile örtülüdür. Camiye üç kapıdan girilir. Ana giriş avlu kapısının kuzeybatısında olup, kapı üzerinde Şair Nedim’e ait bir mermer kitabe yer almaktadır. Güney duvarındaki giriş kapısı ise yol seviyesinden yüksekte kaldığından, avluya merdivenlerle inilmektedir. Üçüncü kapı ise doğudadır. Cami bezemeleriyle lale devrinin özelliklerini taşır.

Medrese: Camiyle aynı tarihte yapılan medrese, caminin batısındadır. İlk müderrisi ünlü Kunevi Çelebi olan medrese dikdörtgen planlıdır. Avlu kubbeli revaklarla çevrili olup, kuzeydoğu kulesinde dershanesi yer almaktadır. Üzeri pandantifli bir kubbeyle örtülüdür. Medresede içlerinde ocak ve dolap nişleri olan 17 talebe hücresi vardır. Eyvanlı iki kapısı olan medresenin kitabesi Şair Vehbi tarafından yazılmıştır. Yapı, 1961 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce restore edilmiştir.

Kütüphane: 1727 yılında inşa edilen kütüphanenin kitabesini Şair Nedim yazmıştır. Damat İbrahim Paşa'nın buraya 187 cilt kitap armağan ettiği bilinmektedir. Kütüphanenin en önemli eserlerini, İbrahim Paşa'nın bağışladığı el yazması Osmanlıca, Arapça ve Farsça kitaplar oluşturmaktadır.

İmaret: 1726 yılında yaptırılmıştır. Yuvarlak kemerli kapıdan yüksek duvarlarla çevrili bir avluya girilir. Bir süre hapishane olarak, 1949’dan 1967 yılına kadar müze olarak kullanılmıştır. İmaretin kitabesini Şair Vehbi yazmıştır.

Sübyan Mektebi: İmaretin yanında, aynı avlu içinde bulunan Sübyan Mektebi, 1726 yılında inşa edilmiştir. İki katlı olan yapının alt katı kayalardan oyularak yapılmıştır. Mektebin kitabesi Şair Vehbi tarafından yazılmıştır. 1949-1967’ye kadar müze olarak kullanılmıştır.

Hamam: Külliyenin kuzeyinde yer alan hamam, 1726-1727 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Kesme taştan yapılan hamamın ortası ve soğukluk bir kubbeyle örtülü olup, yanlarda da kubbeli şekiller bulunmaktadır. Yuvarlak kemerli kapıdan, ortasında göbektaşı yanlarında ise kurnalı şekiller bulunan sıcaklığa girilir. Sıcaklığın batısında su deposu ve külhanı vardır. Günümüzde de kullanılan hamamın kitabesi Şair Nedim’e aittir.

Beylik Hanı

Kurşunlu Camisinin avlusunun alt kısmında olup bir bölümü kayaların oyulması ile yapılmıştır. Beylik Hanı, Damat İbrahim Paşa’nın, Nevşehir’i canlı bir ticaret şehri yapmak amacıyla yaptırdığı eserlerden biridir. Kitabesini Şair Raşit’in yazdığı handa, günümüzde sadece hayvanlara ayrılan bölüm kalmıştır.