İran Araştırmaları Merkezi Editörü Umut Başar’ın davetli konuşmacı olarak yer aldığı NEVÜ Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen konferansa; Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. H. Abdullah Şengül, Dekan Yardımcıları Dr. Öğr. Üyesi Neşe Harbalioğlu ve Dr. Öğr. Üyesi Tuğrul Balaban, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Karataş, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan konferansın açılış konuşmasını yapan Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. H. Abdullah Şengül, “Bu güzel etkinlikte toplanan sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Dünyada yaklaşık 300 milyon insan Türkçe konuşuyor ve bunlar estetik ihtiyaçlarını da bu dille karşılıyorlar. Bugün Türkçe’nin konuşulduğu önemli coğrafyalarından birisi olan İran Türkoloji’si üzerine çok değerli araştırmacı Umut Başar beyin konferansını dinleyeceğiz. Bugün İran’da resmi rakamlara göre 77.5 milyon yaşıyor ve bunların önemli bir kısmı Türkçe konuşuyor. Bunların içerisinde Azerbaycan Türkçesi, Türkmen Türkçesi ve Kaşgar Türkçesi en yoğun konuşulan dillerdir” dedi.

Şengül, “Bu vesileyle çok değerli araştırmacı Umut Başar beye ve bu etkinliği düzenleyen Türk Dünyası Kültür Topluluğu ile Fen Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümüne teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Şengül’ün açılış konuşmalarının ardından konferansını vermek üzere davet edilen İran Araştırmaları Merkezi Editörü Umut Başar, katılımcılara araştırma merkezi ve yürütülen çalışmalar hakkında kısa bilgi verdi. Başar, “İran Araştırma Merkezimiz yaklaşık 2 yıl önce kurulan bir araştırma merkezidir. Uzun yıllar İran ve Afganistan’da görev yapmış biri olarak sahada gördüğüm bazı bilgileri sizlerle paylaşacağım. İran coğrafyası, Türklerin en az bin yıl bulunduğu ve nüfus ortalamasına bakıldığında ise 30 milyon üzerinde Türk nüfusuna sahiptir. Türkiye’den sonra en çok Türk barındıran ülke olduğunu rahatla söyleyebiliriz ve Tebriz’deki Türkçe konuşma oranı İstanbul’dan yüksektir.

İran Türkolojisi çalışanlarını İranlılar ve yabancılar olarak ikiye ayırmak mümkün. Yabancılar açısından İran’a gelip çalışanlar arasında özellikle Almanları görüyoruz. Alman enstitülerinden gelen öğrenciler burada Türkçe ve Farsça öğreniyorlar ve akabilin de saha çalışmaları yürütüyorlar. O coğrafyada halen çalışan Almanları şu anda görmek mümkün. Bunun dışında kısıtlı olarak Türkiye’den ve Azerbaycan’dan giden Türkologları da görebilirsiniz” dedi.

İran’da Türkoloji üzerine yürütülen çalışmalar, enstitüler, bölümler ve yayımlar hakkında bilgi veren Başar, konuşmasına şöyle devam etti;

“İran üzerine çalışmak isteyen bir kişi, orta bir kütüphaneyi dolduracak kadar bir kaynağa kolayca ulaşabilir. Türkoloji bölümleri İran oldukça geç kurulduğu için, bu noktada ihtiyaç aralıklı olarak Türk soyu ve araştırmacıları tarafından karşılanmaya çalışılmış. 1990 yıllarından sonra Türkoloji tezlerinde, araştırmalarda ve kitaplarda büyük bir patlama olduğunu görüyoruz. Bunun da sebebi İran-Irak savaşı bittikten sonra ülke kendisine göre yeni olan dünya sistemine entegrasyon yaşıyor. Bu entegrasyon ister istemez akademiye de tesir ediyor ve bir takım çalışmalar yapılıyor. 1957 yılında ilk Türkoloji tezi geliyor, 1957-1990 yılları arasında sadece 21 tez var. 1990-2012 yılları arasında ise 203 tane tez geliyor ve bunda kimlik meselelerindeki açılımının da büyük faktörü var. Tezlerin büyük çoğunluğu Tahran’daki üniversitelerde yapılıyor ve ağırlıklı olarak da dil bilim kürsülerinden geliyor. İran Ulusal Tez Merkezine göre Türkiye ve Türkçe ile ilgili rakamlara toplamda Türkiye olarak bakıldığında, 1484 akademik çalışma çıkıyor. Bunların içerisinde, dil, tarih, coğrafya, edebiyat, sanat, felsefe, mezar taşlarından tutun çocuk oyunlarına kadar çalışmışlar. Türkçe olarak bakıldığında ise toplamda 691 akademik çalışma karşımıza çıkmakta. Şunu da belirtmek isterim ki, İran Ulusal Tez Merkezinde sadece devlet üniversiteleri akademik çalışmaları var, özel üniversitelerde yapılan akademik çalışmalarını göremiyoruz.”

Başar’a konuşmasının ardından Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. H. Abdullah Şengül tarafından teşekkür belgesi ve plaket takdim edildi.