(E) Konsolos/Diplomat Kafkas Ülkeleri Uzmanı Nevşehirli hemşehrimiz Vahit ÖZDEMİR, FİB Haber Merkezimize Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin'in 10 Ekim 2016 Tarihinde gerçekleştireceği Türkiye ziyaretini değerlendirdi.

Nevşehirli hemşehrimiz Vahit ÖZDEMİR'in Putin'in Türkiye Ziyaretiyle İlgili Görüş Ve Kanaati şöyle;

''Kurtuluş Savaşı esnasında TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ile LENİN arasında dostluk köprüsü kurulmuş ve 16 Mart 1921 tarihinde Moskova Andlaşması  imzalanmıştır.
Moskova Andlaşması gereğince 1878 yılında Rusya'ya verilen Kars ve Ardahan tekrar Türkiye'ye iade  edilmiş ve fakat Batum Rusya'ya terkedilmiştir.
Kurtuluş Savaşında Sovyet Rusya TBMM Hükümetine ciddi anlamda silah ve para yardımında bulunmuştur.

      17 Aralık 1925 tarihinde Paris'te TÜRKİYE  ile SSCB  arasında ''TARAFSIZLIK ve SALDIRMAZLIK ANDLAŞMASI'' imzalanmış ve bu andlaşma 1935 yılında 10 yıl daha uzatılmıştır.
      1945 yılına kadar TÜRKİYE ile SSCB. arasında dostane ilişkiler devam etmiş,devrin Başbakanı İNÖNÜ ve Dışişleri Bakanları SSCB. resmi ziyaretlerde bulunmuşlardır.SSCB'nin mevkidaşları da Türkiye'ye iade ziyarette bulunmuşlardır.
      SSCB'nin desteğiyle Türkiye'de  pek çok sanayi tesisi hizmete girmiştir.Kayseri ve Nazilli'deki fabrikalar SSCB'nin yardımlarıyla faaliyete geçmiştir.

      İkinci Dünya Savaşından sonra SSCB Dışişleri Bakanı MOLOTOV Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Selim SARPER'i makamına davet ederek Kars,Ardahan ve Artvin'in yeniden SSCB'ne verilmesini istedi ve bu talep Türkiye tarafından reddedildi.
      SSCB Devlet Başkanı STALİN'in tehdit ve şantajlarından bunalan Türkiye NATO'ya üye olabilmek için DP iktidarı TBMM'nin kararı olmaksızın Kore'ye asker gönderdi ve 1952 yılında NATO'ya üye oldu.
      1953 yılında Gürcü kökenli SSCB Devlet Başkanı STALİN öldü ve yerine KRUŞÇEV geçti ve SSCB'de kısmi bir yumuşama dönemi başladı.

      1964-1965 yıllarında TÜRKİYE  ile SSCB arasında iyi ilişkiler tekrar başladı.
1965 yılında Başbakan Suat Hayri ÜRGÜPLÜ ve 1967 yılında ise Başbakan Süleyman DEMİREL SSCB'ne resmi ziyaretlerde bulundular.
      Seydişehir Alüminyum tesisleri,İzmir Aliağa PETKİM tesisleri ve İskenderun Demir Çelik Fabrikası SSCB tarafından hizmete açıldı.
      1991 yılında SSCB'nin dağılmasıyla Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında dostane ilişkiler artarak devam etti.
      24 Kasım 2015 tarihinde Suriye'nin Lazkiye şehrinden havalanan RUS SU-24 uçağı hava sahamızı sadece 16 saniye ihlal ettiği gerekçesiyle F-16 uçaklarımız tarafından düşürüldü.
      Devrin Başbakanı Ahmet DAVUTOĞLU uçak düşürme krizini iyi yönetemedi.
Angajman kuralları çerçevesinde uçağın düşürülmesi talimatını ben verdim dedi ve NATO'yu olağanüstü toplantıya çağırdı.
      Rus uçağının düşürülmesine büyük tepki gösteren Rusya Federasyonu Devlet Başkanı PUTİN '' sırtımızdan bıçaklandık'' diye bir açıklama yaptı ve Türkiye'ye ciddi ekonomik yaptırımlara başvurdu.
     2016 yılında Dünya Lideri Muhterem Cumhurbaşkanımız PUTİN'e bir mektup yazarak tekrar zeytin dalı uzattı.
      Cumhurbaşkanımız ERDOĞAN'ın bu jestine PUTİN olumlu cevap verdi ve tekrar dostane ilişkiler başlamış oldu.
      Türkiye'den Rusya'ya ciddi anlamda bavul ticareti yapılmaktadır.
      Müteahhitlerimiz Rusya'da milyar dolarları bulan yatırımla imza atmaktadır.
      Her yıl 3 milyon Rusya vatandaşı ülkemizi turist olarak ziyaret etmektedir.
      5.000 öğrencimiz Rusya'da yüksek öğrenim görmektedir.
      1.000.000 vatandaşımız Rusya'nın çeşitli bölgelerinde yaşamaktadır.
      Türkiye'de ise 30.000 Rusya vatandaşı daimi olarak ikamet etmektedir.
      Ruslar tarafından Türkiye'de nükleer santraller kurulacaktır.
      Türkiye tükettiği doğal gazının büyük bir kısmını Rusya'dan temin etmektedir.
      ''Mavi Akım'' projesi Türkiye'ye büyük yarar sağlamaktadır.

      Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve SSCB'nin kurucusu V.İ.LENİN'in başlattığı dostluk 2 nci Dünya Savaşı sonrası iki ayrı kutupta yer almamıza rağmen, yaklaşık 100 yıldır TC ve RF arasında iyi komşuluk ve karşılıklı içişlerine karışmama ilkelerine uyulması iki ülkenin de yararına olmuştur.

     Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu Hükümetleri iyi komşuluk,karşılıklı içişlerine karışmama, sosyo-ekonomik ve kültürel ilişkilerini tekrar kardeşlik ve dostluk düzeyine ulaştırmaları her iki ülkenin de menfaatinedir.

      Suriye'nin toprak bütünlüğü bölgenin ve her iki ülkenin çıkarınadır.Türkiye'nin Suriye ile 911 km. uzunluğunda kara sınırının olması ve Rusya Federasyonu'nun da SSCB döneminden kalma üs ve çıkarları bunu gerektirmektedir.

      Gürcistan toprakları içerisinde yer alan Abhazya'daki SSCB ve Rusya Federasyonu'nun 1nci Demartmanı'na bağlı AŞAĞI EŞARA'daki üssünden RF'nin vazgeçmesi düşünülemez.TC ve RF'nin öneri ve çabalarıyla  Gürcistan'dan  uzun dönemli sembolik ücret karşılığı  Abhazya'daki  AŞAĞI EŞARA ÜSSÜ RF'na tahsis edilmeli ve RF'da Gürcistan Cumhuriyetiyle  ilişkilerini geliştirerek Gürcistan'ın toprak bütünlüğünün  sağlanması Türkiye Cumhuriyetiyle Rusya Federasyonu'nun ortak çıkarınadır.

      Azerbaycan ve Ermenistan Cumhuriyetleri arasındaki sorunun çözümünde RF'nun katkısı büyük önem arz etmektedir.Bu konuda TC ve RF'nun Azerbaycan ve Ermenistan'ı müştereken ikna ederek;

-Azerbaycan Hükümeti'nin Yukarı Dağlık Karabağ'a Dışişleri haricinde bir statü verilmesi,

-Yukarı Karabağ ile Ermenistan arasında ve Nahcivan ile Azerbaycan arasında eş zamanlı olarak koridorun açılması,

-Yukarı Karabağ dışında Ermenistan işgali altındaki toprakların Azerbaycan'a tekrar iade edilmesi,

-Yine eş zamanlı Türkiye-Ermenistan, Ermenistan-Azerbaycan sınırlarının açılması ve diplomatik ilişkilerin normal seviyeye ulaştırılması büyük önem arz etmektedir.

      Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barışın sağlanmasında RF kilit ülke konumundadır.

      Türkiye'nin Rusya Federasyonu'na yönelik; Rusya'nın Türkiye'ye yönelik terör hareketlerine karşı sürekli işbirliği içerisinde olmaları her iki ülkenin de yararına dır.

      Rusya'nın Kurtuluş Savaşımızın kazanılmasında  ve 15 Temmjuz 2016 tarihindeki FETÖ darbe kalkışmasının başarısızlığa ulaştırılması ve Türkiye'ye verdiği destek  ve katkıları not edilmelidir.

SONUÇ: Orta Doğu başta olmak üzere dünya barışı ve her iki ülkenin yararına olduğu;
TC ve RF'nun bu konuda da işbirliği yapmaları ve gerekli çabayı göstermeleri kaçınılmazdır.''  

Vahit ÖZDEMİR
(E) Konsolos/Diplomat
Kafkas Ülkeleri Uzmanı