Şehit, Allah’ın rızası uğrunda vatan millet ve din için ölen veya öldürülen Müslümanlara denir. Ölmemiş olanlara da gazi denir.
Şehitlik, büyük bir derece, yüksek bir makamdır. Şehitlik ahirette peygamberlikten sonra en yüce makamdır.

Bu makam ve mertebe herkese nasip olmaz. Şehitlik mertebesine ulaşan kişinin kul hakkından başka günahlarının yüce Allah’ın affedeceği müjdelenmiştir.
Şehit olana “Şehit” denmesinin sebebi şudur: Şehidin cennetlik olduğuna, Rabbinin huzurunda yaşadığına ve ölümü sırasında meleklerin hazır bulunmasına şahitlik edilmesinden dolayıdır.
Cenab-ı Allah: “Allah inananlardan mallarını ve canlarını kendilerine verilecek cannet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, ölürler, ölüdürülürler…” buyrulur. (Tevbe:111)
Şehit, elbiseleriyle yıkanmadan gömülür. Çünkü ölmemiştir. Cenaze namazı kılınıp gömülür. Cephede namazı kılınmadan gömülür. Çünkü cenaze namazı onun affı için duadır. O ise affedilmiştir.
*          *          *
a- Şehitlikle ilgili ayetler:
“Şehit” kelimesi Kur’an’da 35 defa geçer. “Şüheda” kelimesi 20 defa geçer. Cenab-ı Allah şöyle buyurur:
–          “Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyiniz. Bilakis onlar diridirler. Lakin siz anlayamazsınız.” (Bakara:154)
–          “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü saymayın. Onlar diridir. Allah’ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar…” (Al-i İmran: 169-170)
*          *          *
b- Kim şehittir? Şehit kime denir?
–          İnancımıza göre Allah yolunda Allah rızası için ölen veya öldürülenlere,
–          Canını, malını, namusunu, vatanını müdafaa ederken öldürülenlere,
–          Haksız yere kasten öldürülene,
–          Afet ve felaket anında ölene,
–          Doğum sırasında ölene,
–          Suda boğularak ölene,
–          Yanarak ölene,
–          Zalim yöneticinin katlettiğine,
–          Fitneyi önlemek isterken ölene şehit denir.
Peygamber (as) bir hadislerinde şöyle buyurur:
–          “Malını müdafaa uğrunda ölen şehittir. Irzını, namusunu müdafaa ederken ölen şehittir.  Canını müdafaa uğrunda ölen şehittir. Dinini ve vatanını müdafaa uğrunda ölen şehittir.”
Şehitlikte birinci şart inanmak ve Müslüman olmaktır.
Savaşta yaralanıp, daha sonra o yaradan dolayı ölen de şehittir.
İnanmadan şehitlik olmaz. İnanmayan zaten şehit olmak istemez. Öleceğini hissedince kaçabilirse kaçar, kaçamazsa intihar eder. İnanan ölmekten korkmaz, şehit olmak ister. Ölüme seve seve gider. Geçmişte inançlı askerler olmasaydı bugün sahip olduğumuz şeyleri nereden bulacaktık? Onlar sayesinde gurur duyduğumuz zaferler kazanılmıştır.
Bir hadislerinde Peygamber (as) şöyle buyurur:
–          “İnsanların en üstünü, Allah yolunda canı ve malı ile cihat edenlerdir.” (Buhari, Cihad: 2)
Bir sahabi Peygamberimize sorar:
–          “Allah yolunda savaşıp öldürülürsem yerim neresidir?”
Allah Resulü:
–          “Cennettir.” der.
Adam elindeki hurmaları yere bırakıp savaşa katılır. Biraz sonra da şehit olur.
Peygamberimiz (sav) sorar:
–          “Siz kime şehit dersiniz?”
Ashap:
–          “Allah yolunda öldürülenlere” derler.
Peygamber (as):
–          “Öyle ise ümmetimin şehitleri azdır.” Buyurur.
Her ölen, öldürülen şehit olmaz. Biz ne kadar şehit desek de, şehit muamelesi yapsak da şehit olmaz. Ayrıca başka bir maksat için ölen veya öldürülen, yani dünya menfaati , makam, rütbe için, kahraman desinler diye ölen şehit olmaz.
Üç türlü şehit vardır:
1-      Dünya şehidi: Şan, şöhret, menfaat uğrunda ölen kimsedir.
2-      Ahiret şehidi: Allah yolunda ölen, felaketlerle, musibetlerle ölen kimsedir.
3-      Hem dünya hem ahiret şehidi: Allah yolunda, vatan millet yolunda ölen, öldürülen kimsedir.
Şehitlik dinimizin tanıdığı bir rütbedir. İslam’la ilgisi olmayan ne şehit olur ne de gazi.
Peygamber Efendimiz bir gün ashabına üç kişiden bahseder: bunlardan biri; savaşta ölen kimsedir. Ona denilir ki:
–          “Biz sana bunca nimetler verdik. Bunların karşılığında sen ne yaptın?”
O kişi cevap verir:
–          “Ben savaşa katıldım, savaşırken canımı verdim, şehit oldum.”
Ona:
–          “Sen yalan söylüyorsun, sen Allah için değil, kahraman desinler diye savaştın.”  Denir.
Melekler onu sürükleye sürükleye cehenneme atarlar. Böyle anlatmıştır Allah Resulü.
Uhud günü, Kuzman adında biri Peygamberimizin önünde savaşır. Kanlar içinde onu yerde görenler Peygamberimize:
–          “Kuzman da şehit oldu.” derler.
Peygamberimiz:
–          “Hayır, Kuzman cehennemliktir.” der.
Bu sırada birisi hemen Kuzman’ın yanına koşar ve sorar:
–          “Sen niçin savaştın?“
Kuzman:
–          “Gururum için savaştım.” der ve son nefesini verir.
Cünüpken, alkollü iken ölen şehit olmaz. Ne demişler:
–          “Ye kebabı, iç şarabı
Bin uçağa düş yere
Ol şehit.
Velehüm azabün şedid”
Bir de şehit olmayanlar için:
–          “Ne şehittir ne gazi,
Pisipisine gitti niyazi.” denmiştir.
*          *          *
            İslam’ın ilk şehitleri Hz. Yasir (ra) ve Hz. Sümeyye (ra)’tır. Yasir ailesi Müslüman olunca, kafirler bunu hazmedemeyip, korkunç işkencelerle şehit ettiler. Önce kızgın çölün sıcaklığında aç susuz bıraktılar. Sırt üstü yatırıp, üzerine büyük taşlar koydular. Yasir ailesi inançlarından dönmediler. Bu işkenceden haberdar olan Peygamber (sav): “Sabredin ey Yasir ailesi. Sizin mükafatınız cennettir.” diyerek sabır tavsiye ederken cennet müjdesi de vermiştir. Yasir iki devenin arasına bağlanarak parça parça olarak şehit edildi.
Ebu Cehil Sümeyye’ye işkence ederken ona: “Dininden dönersen seni serbest bırakırım.” deyince, bu teklife Sümeyye (ra) yüzüne tükürerek cevabını verdi. Ebu Cehil elindeki mızrağı Sümeyye’ye sapladı ve Sümeyye (ra) şehit oldu.
Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuştur:
–          “Karınca ısırdığında insan ne kadar acı duyarsa; bir insan da şehit olurken o kadar acı duyar.” (İbni Mace: 2/937)
 *         *          *
c- Şehitler Ölmez:
Cenab-ı Allah şehitliğin ölümsüz olduğunu şöyle bildirmiştir:
–          “Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Hayır onlar diridirler. Siz bunu bilemezsiniz.” (Bakara:154)
Eski Genel Kurmay Başkanı Org. Özkök: “Ne zaman Çanakkale’ye gitsem, şehitlikler arasında dolaşsam, şehitlerin konuştuklarını duyuyorum…” demiştir.
Şehitlerin canlılığını kabul etmeyenler için Bediuzzaman hazretleri şöyle bir ifade kullanılır:
–          “Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerine inmiştir. Göz ise manaya karşı kördür.”
Hz. Peygamber (as) derki:
–          “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi ne kadar çok isterdim.” (Müsned:İmarat:103)
Birçok insan bazı olaylara şahit olmuş ve savaşlarda şehitlerin yardımını gördüğüne inanır.
*          *          *
d- Şehitliğin üstünlüğü:
            Cabir b. Abdullah şöyle anlattı:
Resulullah (sav) ile karşılaştım. Bana:
–          “Ey Cabir seni üzgün gördüm, hayrola.” dedi. Ben de:
–          “Ey Allah’ın elçisi! Babam şehit oldu. Uhud günü öldürüldü, geriye çocuk ve borç bıraktı.” dedim. Bunun üzerine bana:
–          “Allah’ın babanı nasıl karşıladığını sana haber vereyim mi?” buyurdu. Ben:
–          “Evet, ey Allah’ın elçisi!” dedim. Şöyle buyurdu:
–          “Allah hiç kimseyle perdesiz konuşmadı. Babanı diriltti, onunla doğrudan konuştu. Ona: “Ey kulum! Benden iste, sana ne vereyim?” dedi. O da: “Ey Rabbim! Beni dirilt de senin yolunda bir daha öldürüleyim.“ dedi. Yüce Allah şöyle dedi: “Benim daha önce verilmiş onlar bir daha dönemezler diye buyruğum vardır.” Bunun üzerine, “Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayın, bilakis onlar diridirler. Rableri katında rızıklandırılırlar!” ayeti nazil oldu, dedi.”
Şehitlerin 6 hasleti vardır:
  1. İlk önce akan kan damlası ile günahları affolunur ve menzil kendisine gösterilir.
  2. Ruhu cesedinden çıkmazdan evvel Cennet’teki makamı ve menzili kendisine gösterilir.
  3. Kabir azabından ve kıyamet gününün şiddetinden kurtulur.
  4. Başına “Tacü’l Vıkar” denilen Cennet taçlarından bir taç giydirilir ki,  onun bir tane yakutu, dünyadan ve dünyada olan her şeyden hayırlıdır.
  5. Cennet hurilerinden 72 huri tezviç olunur.
  6. Akrabasından 70 kişiye şefaat eder.
Bu altı hasletin hepsi şehitlere mahsustur.
–          “Cennete gittikten sonra hiçbir kimse dünyaya gelmeyi arzu etmez. Yalnız şehitler böyle değildir. Şehit gördüğü ikramdan dolayı dünyaya dönmeyi ve on kere şehit olmayı temenni eder.” (Tirmizi Cihad:25) buyurmuştur Peygamberimiz.
Şehide, görüldüğü gibi ikram, ihsan boldur. Müslim’de nakledilen bir hadiste (6/1885): “Şehidin kul borcundan başka bütün günahları affolunur.” buyrulmuştur.
*          *          *
e- Şehit sevabı kazandıran işler:
            İnsan sadece savaşta ölür ve öldürülürse şehit olup, şehitlik mertebesine yükselmez. Müslüman olarak şehit sevabı kazanabileceği işler vardır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayalım:
–          Cenab-ı Allah: “Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse; işte onlar Allah’ın nimetlerine erdirdiği Peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve sadıklarla, şehitlerle ve salih kullarla beraberdir…” (Nisa:69) buyurarak Allah’a ve Peygambere itaat edene şehit sevabı verileceği bildirilmiştir.
–          Allah’ın adını yeryüzüne yaymak için tebliğ görevi yapana şehit sevabı vardır.
–          “Bir kimse samimi olarak şehitlik ister ve İslami bir hayat yaşarsa, yatağında bile ölse Allah onu şehitler mertebesine ulaştırır.” (Ramuz el-Ehadis: 422/12) buyuran Allah Resulü güzel bir müjde vermiştir. (R.Salihin: 2/1326)
Diğer hadislerinde de:
–          “Ümmetimin fesada uğradığı bir zamanda bir sünnetimi ihya ederse yüz şehit sevabı vardır.”
–          “Ameller niyete göredir. Mü’minin niyeti amelinden üstündür.”
–          “İki göz vardır ki, onları cehennem ateşi yakmayacaktır. Biri Allah korkusundan ağlayan göz, diğeri de Allah rızası için gece nöbet bekleyen gözdür.” (R.Salihin: 2/544)
–          “Her gün beş vakit namaz kılan şehitlik sevabı alır.”
–          “İlim öğrenirken ölen, şehit muamelesi görür.”
–          “Ehl-i sünnet itikadı üzerine yaşayan ve yaşamayı tavsiye eden, şehit sevabı alır.”
Allah izin verirse şehidin şefaat etme hakkı vardır. Şehit sevabı olan işler yapanlara şefaat edecektir.
*          *          *
Şehitler hayat kaynağıdır
            Kökü yerin altında olmayan hiçbir şey var olamaz, meyve veremez.
Cenab-ı Allah’ın haber verdiğine göre şehitler ölmez. Onlar Cündullah denilen Allah’ın askerleridir. Ebabil kuşları gibi savaşırlar. Çanakkale’de, Milli Mücadelede, Kore’de, Kıbrıs’ta olduğu gibi düşmana korku verirken, insanlara yardım ederler. Çorcil yenildiğinin hesabını mahkemede verirken: “Biz Türklerle değil, Allah’la savaştık. Neden anlamıyorsunuz?” demiştir. “Sizin ordunuzun içinde beyaz atlı, sarıklı insanlar savaşıyordu.” demiştir.
Malazgirtin atlı şehitleri Kıbrıs’ta askerlerimizin önünde olmuştur. Battal Gaziler, Server Gaziler düşman saldırılarında hep askerlerimizi desteklemişlerdir.
Rus ordusu tanklarla Çeçenlere kuşatınca Rus askerleri havaya ateş etmeye başlamışlardır. Divan-ı Harbe verilen askerler: “Bize gökten ateş açıldı, biz onlara cevap verdik.” demişlerdir.
Cenab-ı Allah insanlara vaat ettiği yardımı ve desteği her zaman göstermiştir. Kur’an’da şöyle bildirilir:
–          “Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani size ordular saldırmıştı da, Biz onlara karşı bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik…” (Azhab: 9) (Bak:Al-i İmran: 123 – 124 – 125 – 126)
*          *          *
  f- Şehide, gaziye saygı:
            Bizden öncekiler ölürsem şehit, kalırsam gazi diye savaşmışlardır. Şehide de gaziye de saygı boynumuzun borcudur.
Milletimiz ölmekten, öldürülmekten hiçbir zaman korkmamıştır. Düşmanın üstüne şehitlik, gazilik arzusuyla gitmiştir.
Şair şöyle diyor:
–          “Kim bu vatanın uğruna olmaz ki feda,
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda.”
–          “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”
Şehitlerimizi rahmetle, şükranla anmalıyız. Onların bize bıraktığı emanetlere sahip çıkmalıyız. Şehidin uğrunda canını verdiği her şey emanettir.
Şehitlerine sahip çıkmayan milletler, şehit olacak insan yetiştiremezler.
Şehitlerin kemiklerini sızlatacak davranışlardan kaçınılmalıdır. “Ya şehit, ya gazi” ideali ne şehit ne gazi olarak yozlaştırılmamalıdır.
Çok üzüldüğüm ve unutamadığım bir olayı ibret-i alem için zikretmek istiyorum:
Yıl 2011, aylardan Temmuz. Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde şehit olan Astsubay Erhan Gül, ana baba evine getirilmiş.  Ağıtlar, çığlıklar arasında defin hazırlığı yapılırken, bir yandan da dualar yapılıyor, Kur’an okunuyorken törene katılan iki subay aralarında: “Şu hale bak! Türkiye Suudi Arabistan’a döndü.” İfadesini kullanmaları tepkilere neden olmuştur. (28 Temmuz 2011 – Akit)
Şehitliği hak etmiş, şehitlik mertebesine ulaşmış olanlar için Mehmet Akif şöyle diyor:
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna, Ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhidi
Bedr’in arslanları ancak bu kadar şanlı idi
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe!” desem, sığmazsın.
 
Ey Şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuçunu açmış duruyor Peygamber.
 
Şehitlik mertebesine ulaşan şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet dilerim. Ruhları şad olsun. Bu kitabımı okuyanlara da Cenab-ı Allah şehit sevabı işler nasip etsin.


Şehitler ölmez. Şehit olunca ölmediği için yıkanmaz.  Şehitlik mertebesi, yüce bir mertebedir. Herkese nasip olmaz. Şehitin canı, cennet karşılığında alınmıştır. (tevbe:111)
Peygamber(as) şöyle buyurur:
-“Cennete girdikten sonra hiçbir kimse tekrar dünyaya gelmeyi arzu etmez. Yalnız şehitler böyle değildir. O gördüğü ikramdan dolayı dünyaya dönmeyi ve on kere şehit olmayı temenni eder.” (Tirmizi Cihad:25)
Şehit’in kul borcundan başka bütün günahları af olunur. Rabbim dilerse hak sahiplerine lütufta ve ihsanda bulunarak razı eder, şehiti kul hakkından da kurtarır.
    
  
   Kim şehit olur?
Her ölen, her öldürülen şehit olmaz. Bazılarına biz şehit desekde, şehit muamelesi yapsakda şehit olmaz. Üç türlü şehit vardır; dünya şehiti , ahiret şehiti, hem dünya hem ahiret şehiti.
   
     Şehit kime denir?
Allah yolunda ölen inançlı insana,
Malını,canını,namusunu müdafa ederken öldürülene,
Vatan millet savunmasında öldürülene,
Haksız yere kasten öldürülene,
Afet, felaket anında ölene,
Yanarak, boğularak ölene,
Bazı hastalıklardan ölene,
Fitneyi önlemek için ölene,
Doğumda ölene,
Şehit olmayı arzulayana,(Allah’u alem) şehit denir.
Kazanılan zaferlerde şehitlerin Allah’ın izniyle yardım ve desteği açık bir şekilde görülmüştür. Son bir örnek şudur. Kıbrıs çıkartmasından sonra bir subay Rauf Denktaş’a şöyle der: “ Ben metelyalistim sadece gözümle gördüğüme inanırdım.  Paraşütle Kıbrıs semalarında süzülürken her paraşutun üzerleri kanlı, yeşil elbiseli atlı şehitler vardı, onlarla indik…” (22 temmuz 2011 akit)
Şehit olmayanlar çin şehit sevabı olan işler vardır.
Kur-an’da: “kim Allah’a ve peygambere itiat ederse, onlar Allah’ın lutuf ve ihsanda bulunduğu peygamberlerle sıdıklarla, şehitlerle ve Salih kullarla beraberdir. Onlar ne güzel arkadaştır?” (Nisa:69) müjdesi vardır.
Peygamber (as) de şöyle buyurur:
-“Ümmetimin fesata uğradığı bir zamanda bir sünnetimi yaşayıp, yaşatana 100 şehit sevabı vardır.”
-“ Km Allah yolunda şehit olmayı gönülden isterse, yatağında ölse bile Allah onu şehitler derecesine ulaştırır.
( Müslim :1909)
-Şehitliği gönülden arzu eden, sehit olmasa bile, sevabına nail olur. (Müslim İmare:156)
Hergün beş vakit namaz kılan şehit sevabı alır. Aşık olup aşkını gizleyip iffetini koruyana şehit sevabı verilir.
Abdestli yatıp ölene şehit sevabı vardır.
İlim yolunda ölene şehit sevabı vardır.
Vatan, millet, namus, din uğruna savaşıp sağ olarak dönene şehit sevabı vardır.
Şehit kelimesi kur-an’da 35 defa şuheda kelimesi ise 20 defa geçer.

Araştırmacı Yazar
Mustafa ÖSELMİŞ