İHH (İnsani Yardım Vakfı) Nevşehir Koordinatörü Baki Öncel, Mavi Marmara Davasında suçluların cezalandırılmasını istediklerini söyledi.

Öncel, Mavi Marmara Gemisi’ne yönelik saldırı nedeniyle İsrail askeri yetkililer ve sorumlulara karşı yürütülen davanın 4. Duruşması öncesinde bir açıklama yaptı.Gazze’ye insani yardım götürmek amacıyla yola çıkan ve sadece yardım gönüllüleri ile insani yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara, Sfendoni, Challenger I, Eleftheri Mesogios, Gazze I ve Defne-Y gemilerinden oluşan Gazze Özgürlük Filosunun, 31.05.2010 günü İsrail askerî güçlerinin hukuk dışı saldırı ve müdahalesiyle karşı karşıya kaldığını ve İsrail askerlerinin gemilere fiilî silahlı saldırıda bulunduklarını kaydeden Öncel, bu müdahale esnasında ve devam eden süreçte dokuz insani yardım gönüllüsünün hayatını kaybettiğini, 52’si ağır olmak üzere 156 yardım gönüllüsünün yaralandığını söyledi. Filo katılımcılarına hiçbir yasal dayanak olmaksızın hapsedilerek yaralılara kelepçe takıldığını, bazı yaralıların günlerce hücrelerde alıkonulduğunu ve kendilerine işkence ve kötü muamelede bulunulduğunu ifade eden Öncel, filo katılımcılarına ait şahsi eşyalara da İsrail askerleri tarafından el konularak ve gemilere çeşitli maddi zararlar verilmek suretiyle birçok haksız fiilin işlendiğini vurguladı. Öncel: “Gazze Özgürlük Filosu organizatörleri ve bileşenleri Filo hazırlık sürecinde ve yolculuk esnasında olduğu gibi sonraki hukuk mücadelesi sürecinde de kararlılıkla hareket etmektedir. Ancak birçok kez dünya medyasına yansıdığı gibi, İsrail bu hukuk mücadelesini çeşitli şekillerde engellemeye ve baskı altında tutmaya çalışmaktadır. Öncelikle 20 yıldır çalışmalarını sürdüren ve dünyanın 135 ülke ve bölgesinde faaliyet gösteren İHH İnsani Yardım Vakfı hakkında son dönemlerin en kolay suçlama yöntemi olan teröre destek gibi suçlamalarla karalama kampanyaları başlatmıştır. ABD yönetimine bu hususta baskı yapıldığı ise net bir şekilde görülmektedir. İHH İnsani Yardım Vakfı yöneticileri hakkında karalama, iftira, çeşitli suçlamalarla baskı altına almak için düzmece deliller oluşturma çabaları da bu süreçte aşikâr olmuştur. Tüm bunlardan sonuç alınamayınca yüksek miktarda tazminatların ödenmesi karşılığında davalardan vazgeçilmesi teklifi getirilmiştir” dedi.‘SADECE ÖZÜR YETMEZ SALDIRININ SORUMLULARI CEZALANDIRILMALIDIR’Hiçbir zaman saldırının sorumluların cezalandırılması talebinden vazgeçmeyen Gazze Özgürlük Filosu organizatörleri, katılımcılar ve şehit yakınlarının, İsrail’in hukuk alanı dışındaki siyasi girişimlerinin kendileri için hiçbir bağlayıcılığı ve anlamı olmadığını belirttiğini hatırlatan Öncel, sadece özür ve tazminatla bu hukuksuzluğun üstünü örtmeyi hedefleyen İsrail’in, hukuk mercilerinde verilecek kararla zarar gören tüm gerçek ve tüzel kişiler için tazminat ödeyerek zararları karşılaması ve saldırı kararı alan ve saldırıya karışan tüm suçluların cezalandırılmasını sağlaması gerektiğini vurguladı.BM tarafından da tespit edilen söz konusu suçların karşılığının hukukta hem tazminat hem de suçluların cezalandırılması olduğunu söyleyen Öncel: “Kamuoyuvicdanı Gazze Özgürlük Filosu’nu organize eden ve Filo’ya katılan herkes: Gazze’de devam eden ablukanın tamamen -özellikle deniz tarafından kalkmasını, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden ceza davasında eklenecek diğer sorumlularla beraber tüm sanıkların cezalandırılmasını, tüm taraflar için her türlü maddi ve manevi zararın tazmin edilmesini, tüm yargı mercilerinde hızlı ve adil bir yargılama yapılmasını talep etmektedir” diye konuştu.İsrail hükümetinin, işlediği hukuksuzlukları ve insan hakları ihlallerini yargılama ve hesap sorulmadan muaf gördüğünü söyleyen Öncel, İsrail hükümetinin ayrıca yapılan zulüm ne olursa olsun kimsenin hiçbir zemin ve mercide İsrail’e hesap soramayacağını savunduğunu ve bunu yapanları da tehdit ettiğini ifade etti. Özellikle Gazze Özgürlük Filosu saldırısıyla ilgili olarak hukuk alanında yürütülen çalışmalardan bu hukuki dokunulmazlık kalkanının delinmesi nedeniyle İsrail’in ciddi rahatsızlık duyduğunu belirten Öncel sözlerini şöyle sürdürdü:“İsrail’in özellikle Türkiye’de açılan ve İsrailli komutanların yargılandığı davaya konu olan soruşturmayı başından itibaren durdurmaya çalışma gayretleri ve davayı engelleme çabalarına baktığımızda İsrail’de davadan dolayı duyulan rahatsızlık ve endişe bu davanın önemini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla Filo’ya yapılan saldırı bütün insanlığa yapılmış bir saldırı olarak değerlendirilmektedir. İşlenen suçlar da insanlığa karşı işlenmiş suçlar olarak nitelendirilmektedir. İsrail’in Gazze Özgürlük Filosu gemilerine düzenlediği bu saldırının sorumlularına karşı yürütülen hukuki süreçte davalar da tıpkı Mavi Marmara gemisinde buluşan topluluk gibi farklı dinî, etnik, kültürel kimliğe sahip insanlık ailesinin ortak davası olarak kabul görmektedir. İşlenen suç sadece Filo’daki yolculara karşı değil o gemide temsil bulan dünyanın ortak vicdanına karşı, yani vicdan sahibi tüm insanlara, halklara karşı işlenmiş bir suçtur. İsrailli sorumlular insanlığın ortak hukuki kurallarını çiğnemiştir. Adaletin gereği olarak da sorumlular dünya kamuoyunun önünde adil yargılanma ortamında yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır.Bu nedenlerle insanlığın ortak davası olan Mavi Marmara Davalarını; insanlık ailesinin tarihî öneme sahip bir davası olarak takip ediyor destekliyoruz. Saldırıda öldürülen dokuz insani yardım gönüllüsü ile başından vurularak ağır yaralanan ve 3 yıldır yoğun bakımda olan üç çocuk babası Uğur Süleyman Söylemez adına endişeyle takip etmenizi ve desteklemenizi, Özgürlüğü ve adaleti herkes için isteyen şehit yakınları ile 37 ülkeden mağdurlar adına takip etmenizi ve desteklemenizi, İnsanlık onuru ve Filistin halkının katledilmiş tüm mazlumları adına adaleti arayan taraf olmanızı talep ediyoruz.”