NEVŞEHİR(MHA) Nevşehir’de uygulanan kentsel dönüşüm uygulaması Cumhuriyet Mahallesinde iki önemli tarihi eserin de yağmalanması gerçeğini su yüzüne çıkardı.

Cumhuriyet Mahallesinde bulunan tarihi Çanlı Kilise ve Meryem Ana Kilisesi olarak bilinen eski cezaevinin durumu içler acısı bir halde.

Nevşehir merkezde Cumhuriyet Mahallesi’nde İbrahimpaşa İlkokulu’nun bulunduğu yerde yapılmış olan kiliseden günümüze 4 katlı çan kulesi ve bazı duvar kalıntılarının dışında bir şey ulaşmamış. İlkokul bugün yıkık ve kullanım dışı. Kilisenin 1797 yılında yapıldığı bilinmekte. 1860 yılında kubbesi, 1885 yılında kadınlar bölümü yapılmış, 1870 yılında ise avlusuna 4 katlı bir çan kulesi eklenmiş. Kesme taşlardan yapılmış çan kulesi, 1992 yılında Kültür Bakanlığı tarafından onarım programına alınmış. Bugün eski okulun bahçesinde. Ama okul tamamen harap bir halde, bu gidişle çan kulesinin de akıbeti tartışılır.

Nevşehir merkezde Cumhuriyet Mahallesi’nde eskilerin ‘kilise önü’ dedikleri mevkidedir. Günümüze kadar ulaşmış olan yapı bugün oldukça bakımsız durumdadır. Adını içinde bulunan ‘Meryem’in Ölümü (Koimesis)’ sahnesinden aldığı düşünülen kilise günümüzde Meryemana Kilisesi adıyla anılmaktadır. Kilisenin 1849 yılında yapılmış olduğu bilinmekte. 
Kesme taşlardan yapılmış olan kilise dışarıdan bakıldığında 5 nefli bir bazilika görünümündedir. 1 ve 5. nefler yarı açık biçimde olup narteksle birlikte yapıyı “U” biçiminde kuşatır konumdadır. 3. nef diğerlerinden daha geniştir ve yapının ana apsisini oluşturur. Apsisin bulunduğu kısım haricinde, dış cephede sütunların taşıdığı kemerli bir ön bölüm kullanılmıştır. Bu bölümlerde ikisi duvarların içine gömülmüş biçimde, diğerleri ise serbest taşıyıcı unsurlar olarak toplam 13 sütun yer almaktadır. Yapının çatısı ters biçimde duran “W” gibidir. Kilisede neflerin yuvarlak kısımlarında bulunan birer pencerenin yanı sıra yapının bütün cephelerinde 5’er pencere olmak üzere toplam 25 pencereden bahsedilebilir. Bunlara ilaveten apsisin olduğu kenar ile bunun simetrik olarak karşısında bulunan kenarda yuvarlak birer pencere ile kalan diğer iki simetrik kenar üzerinde de dikdörtgen iki pencere daha görülmektedir. Kilisenin dışında sol başta bulunan nef üzerinde bir çan kulesi bulunuyordu. Çan kulesinin boyu yapının çatı yüksekliği ile hemen hemen aynıydı. Bu kule günümüzde yok olmuştur. Dikkat edilirse nef üzerinde temel kalıntıları görülebilir.
Rumların 1924 mübadelesi sonrası bölgeyi terk etmelerini takiben kilise bir süre boş olarak durmuştur. Daha sonra cezaevi olarak kullanılmasına karar verilmiş ve içinde çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler sırasında yapıda çatıyı taşıyan sütunların araları duvarlar ile örülerek küçük koğuşlar oluşturulmuştur. Oldukça yüksek tavanlı olan kilise, ikiye bölünerek iki katlı hale getirilmiştir. Kazanılan alanlara çeşitli odalar, banyo ve tuvaletler ilave edilmiştir. Yapı düzenlenen yeni haliyle 1950-1983 yılları arasında Nevşehir Cezaevi olarak kullanılmıştır. 1983 yılında yeni cezaevi yapılınca yapı boşaltılmış ve 1986 yılında Milli Emlak Müdürlüğü tarafından, kültürel amaçlı faaliyetlerde kullanılması şartıyla Nevşehir Belediyesi’ne tahsis edilmiştir. Bu tarihten sonra yapı ile ilgilenildiği söylenemez. 2003 yılında dönemin belediye başkanının kiliseyi kültür merkezine çevirmek üzere bir restorasyon projesi hazırlattığı, ancak yerel seçimler sonucu belediye başkanı değişince bu projenin yarım kaldığı bilinmektedir. Kilise bugün kaderine terk edilmiş durumdadır. Kilisenin üzerinde Nevşehir Belediyesi tarafından koyulmuş bir tabela göze çarpmaktadır. Tabelada, “Bu bina A-22 envanter nolu K.T.V.K. kurulunca tescilli korunacak bina olup yıkılması yasaktır” yazmaktadır. Rum Mahallesi’nde üzerlerinde benzer tabelaların yazılı olduğu çeşitli evlerin yıkıldığı gözönüne alınırsa bu tür tabelaların yeterli korumayı sağlamadığı bir gerçektir. Yapının acilen restorasyon programına alınması ve çok geç olmadan gerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Kilisenin, cezaevi olarak kullanıldığı yıllarda ve sonrasında önemli bazı konukları olmuştur. Bunlar arasında, Yılmaz Güney, Kemal Tahir, Türkan Şoray, Hakan Balamir, Mükremin Tokmak ve Fener Rum Patriği Bartholomeos sayılabilir. Kimisi cezasını çekmeye, kimisi film çekmeye, kimisi ise dikkat çekmeye gelmiş Meryemana Kilisesi’ne. Bu konukları kısaca tanıtmak yapının tarihi kimliğini hissetmemiz açısından anlamlı olacak.
Çok yönlü sanatçı kişiliği ile tanıdığımız Yılmaz Güney Tatlı Bela isimli filmin çekimi sırasında 1961 yılında gözaltına alınarak Üsküdar Paşakapısı Cezaevi ve ardından Nevşehir Cezaevi’ne nakledilmiştir. “Benim ilkokulumdur” diye nitelendirdiği Nevşehir Cezaevi’nde kendine yeni bir hayat akışı belirleyen sanatçı, roman yazmaya ilk kez burada başlamıştır. ‘Boynu Bükük Öldüler’ romanı, Nevşehir Cezaevi’nin siyasiler koğuşunda geceli gündüzlü on altı aylık bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıkmıştır. 20 ay kadar Nevşehir Cezaevi’nde kalan sanatçı, 1962 Aralık ayında sürgün cezasını çekmek üzere Konya’ya gönderilmiştir. 
Edebiyatçılarımızdan Kemal Tahir ise, Nazım Hikmet’le birlikte yargılandığı Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce 1938 yılında tutuklanarak “askeri isyana teşvik” suçlamasıyla 15 yıl hapse mahkum edilmiş ve sırasıyla, Çankırı, Çorum, Kırşehir, Malatya ve Nevşehir cezaevlerinde hapis yatmıştır. Romancımızın 1948-1950 yılları arasında Nevşehir Cezaevi’nde bulunduğu bilinmektedir. Kemal Tahir çıkartılan genel af sonrasında 1950 yılında serbest kalmıştır. 
1983 yılına kadar cezaevi olarak kullanılan kilisede, cezaevi olarak kullanıldığı yıllarda bir de film çekimi yapılmıştır. Başrollerini Türkan Şoray ve Hakan Balamir’in oynadıkları 1973 yılı yapımı Mahpus filminde kullanılan cezaevi, bir zamanlar Meryemana Kilisesi adıyla bilinen Nevşehir Cezaevi’dir. Kocasını çok seven bir kadının, kocası uğruna cinayet işlemesi ve daha sonra cezaevinde kocası tarafından başka bir kadın için terk edilmesini konu alan film dramatik konusu ve kilisenin 1973 yıllarındaki durumunu görmek isteyenler için bulunmaz bir belge niteliğindedir.
Günümüzde ÖDP Nevşehir il başkanlığını yapan Mükremin Tokmak 1980 askeri darbesinden sonra tutuklandığında Nevşehir Cezaevi’nde yatmış. Kendisi ile yaptığımız bir sohbette, cezaevine geldiğinde kilisenin içinde bulunan fresklerin üzerinin boyanarak kapatılmış durumda olduğunu ve sol görüşlü tutukluların bunları temizlemek üzere cezaevi yönetimine başvurduklarını, yönetimin bu talebi kabul etmesi üzerine restorasyon titizliğinde freskleri temizlediklerini anlatmıştı. Ancak daha sonra yapılan bir koğuş değişikliğinin ardından aynı koğuşa yerleştirilen sağ görüşlü tutukluların fresklerin üzerini tekrar boyadıklarını öğrendiğinde çok üzüldüklerini gülerek anlatmıştı.  
Meryemana Kilisesi’ni geçtiğimiz yıl Fener Rum Patriği Bartholomeos ziyaret etmiştir. Romanya Patrikhanesi’nin 2009 yılını Kayserili Aziz Basileos’a ithaf etmesi nedeniyle Fener Rum Patriği Bartholomeos, Romanya Patriği Daniel ve beraberindeki heyet 2009 yılında Kapadokya’yı ziyarete gelmiştir. Bu ziyaret çerçevesinde gezilen yerler arasında Nevşehir’deki Meryemana Kilisesi de yer almış.