Türk Milleti; kimlik problemi yaşamaya başladığından beri bir türlü kararlarında bu toplumun değerlerine yakışanı yapamadı. Kimlikten kastımızda Müslüman olarak İSLAM’dan, Milliyet olarakta TÜRK kimliğinden, tarihinden ve kültüründen uzaklaşmasıdır.
Toplumsal olayların yaşandığı dönemlerde sessiz kalanlar, süreçlerin bitiminde konjektör davranışları içini boşalttığımız KİMLİKLERLE anlamsızlaşıyor, yada hak gördüğümüz dünün zulümlerini yapmaya başlıyoruz. 
Yakın tarihe baktığımızda; 28 Şubat, 1980 ihtilali ve buna benzer bütün bu toplumun değerlerini yıpratan, içini boşaltan kimliklerle dolu.
Oysa ki; Türk bayrağının yerine başka ülkelerin bayrağını asanlar, İstiklal Marşı yerine başka marşlar çalmaya çalışanlar,
 
İkna odalarında namaz kılanları, başörtü takanları hırpalayanlar, düne dair zulüm edenler, iktidarı ele geçirenler tarafından kendi dinlerini, partilerini, cemaat ve cemiyetleri dikta edenler her ne hikmetse değişmiyor, iş işten geçtikten sonra ele geçirdikleri iktidar imkanları ile yeni bir zulüm başlıyor.
İşin tersliği zulüm edenler hep kendi açılarından haklı.
Bu gün geldiğimiz nokta açısından; 28 Şubat’ta ikna odalarında başörtüsünü çıkarın, namaz kılmayın densizliğini yapanlar, yerlerini korurken bundan dert yananlar ikna odalarında; sendikanızı, partinizi, cemiyet ve cemaatinizi değiştirin yoksa sizi işten atarız diyorlar. O halde değişen ne?
Dün bayrağımızı indirenler, devletimizi bölmeye çalışanlar, bu gün değişen ne?
Değişen yüzler; işin oturtulduğu eksen ve gerisi hep aynı
Ağlayanlar, üzülenler, zulme uğrayanlar, ölenler hep aynı ve dedikleri de hep aynı; ALLAHU EKBER,
Dünün dilsizleri bugünün dillileri haberiniz var değil mi, bu yaptıklarınızı not alan güç ve kudret, bizim gözyaşlarımızı da not alıyor, bilin boğulacaksınız gözyaşımızda.

Saygılarımla    Yrd. Doç. Dr. Özden TAŞĞIN