NEVŞEHİR(MHA) Türk Eğitim-Sen Nevşehir Şube Başkanı Mustafa Uğur, geleceğimiz olan Türkçenin hak ettiği saygınlığı kazanması için başta ülkeyi idare edenler olmak üzere herkesin seferber olmasını istediklerini dile getirdi.

Uğur açıklamasında, “Şüphesiz ki; dil, milletimizi bir arada tutan en önemli unsurlardan birisi; kültürümüzün, milli benliğimizin ve kimliğimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Geleceğimiz dil üzerine bina edilmektedir. 26 Eylül 1932 yılında Türk Dil Kurultayı’nı gerçekleştiren Ulu Önder Atatürk’ün dil konusundaki hassasiyetini de şu sözlerinde çok iyi görüyoruz: “Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin, kalbidir, zihnidir.”

Türk Dil Kurumu’nun verilerine göre, dünyada tüm lehçeleriyle birlikte Türkçe konuşanların toplam sayısı 220 milyon kişidir. Buna rağmen Türkçe ne yazık ki hak ettiği konuma ulaşamamıştır. 81 yılda çeşitli badireler atlatan dilimiz yabancı dillerin istilası altındadır. Bu hususa zaman zaman dikkat çekilse de, dilimizde yabancı dillerin etkisi yoğun olarak hissedilmektedir. Cadde ve sokaklarda, restoranlarda, işyerlerinde, gıda ve giyim ürünlerinde, alışveriş merkezlerinde Türkçe isimler yerine, yabancı isimler kullanılmaktadır. Yabancı isim hastalığı ülkemizi ahtapot gibi sarmıştır. Buna bir an önce son verilmeli; belediyeler, ticari işletmeler, markalar Türkçe isimler ile Türk milletinin karşısına çıkmalıdır. Özellikle genç nesiller Türkçeyi çok yanlış kullanmakta, doğru konuşamamakta, Türkçe ve yabancı kelimeleri birlikte kullanmaktadır. Gençlerdeki yabancı hayranlığı dilimizi olumsuz yönde etkilemektedir. Türkçenin önemi ne yazık ki kavranamamış ve kendi diline yabancılaşan, yabancı dilleri kendi diline yeğ tutan bir gençlik türemiştir. Günümüzün en yaygın kitle iletişim aracı olan televizyonlarda da dilin kullanımı büyük önem arz etmektedir, buna rağmen ekranlarda yoğun bir dil erozyonu vardır. Bu noktada topluma mal olmuş kişiler, sanatçılar, siyasetçiler gençlere örnek oluşturması bakımından Türkçenin kullanımında hassas davranmalıdır. Öte yandan “Demokratikleşme Paketi” denilerek, kamuoyuna sunulan ama demokratikleşmenin kıyısından köşesinden geçmeyen hususların yer aldığı paket, Başbakan tarafından 30 Eylül tarihinde açıklanacaktır. Bu paket, terör örgütünü meşrulaştıracak nitelikte bir pakettir. 26 Eylül Dil Bayramını kutladığımız bugünlerde pakete yönelik en büyük endişelerimizden birisi de dilimizin zarar görmesine yöneliktir. Şöyle ki; pakette ana anadilde kamu hizmetinin yaygınlaştırılması, yerleşim yerlerine Türkçe isim zorunluluğunun kaldırılması, dolayısıyla daha önce isimleri değiştirilen yerleşim merkezlerinin eski adlarına dönebilmesi, ana dilde eğitim gibi hususların yer alacağına dair haberler kamuoyunda yer almaktadır. Tüm bu hususlar ülkemizi ve milletimizi bölmeye, iki dilli bir toplum yaratmaya, Türk diline zarar vermeye yöneliktir. Bunların tartışılması dahi son derece sakıncalıdır. Şayet bunlar hayata geçerse kamu hayatımız iki dilli, eğitim iki dilli olacak, yerleşim yerleri Türkçe dışındaki dillerden oluşacak, yani Kürtçe neredeyse ikinci resmi dil haline gelecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde barınan öyle hainler vardır ki; biraz daha cesaretlendirilseler milletimize “Türk alfabesine yeni harfler ekleyelim” diyeceklerdir.  Terör örgütünü muhatap almak ve taleplerini yerine getirmek anlamına da gelen bu hususlar sağduyu sahibi, ülkesini ve milletini seven hiçbir insanın kabul edebileceği hususlar değildir. Dilimiz ile ilgili en büyük tehditlerden birisi de ana dilde eğitim talepleridir. Bu konuda yürütülen kirli bir propaganda vardır. Ana dilde eğitim diye feryat figan bağıranların asıl amacı terör örgütünün taleplerinin karşılanmasıdır. Bir ülkeyi birbirine tutkal gibi bağlayan en önemli unsurun dil olduğunu bilenler, milletimiz arasındaki en kuvvetli bağ olan dil birliğini zayıflatarak kötü niyetlerini dil birliğimizi bozarak gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Yakın vadede ana dilde eğitim, uzun vadede ise ikinci resmi dil olarak Kürtçenin olmasını isteyenler aslında bu ülkeye ihanet etmektedir. Bölünmenin bu yolla gerçekleşeceğini çok iyi bilen bu güruh çok iyi bilmelidir ki; Türk diline yönelik gerçekleştirilen her türlü oyun milletimiz tarafından bozulacaktır. Türk Dil Kurultayı’nın 81’inci yılında, Türk dilinin korunması, geliştirilmesi, gelecek nesillere aktarılmasında herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Bu vesileyle Türk Dil Bayramı’nın 81’inci yıldönümünü kutluyor, geleceğimiz olan Türkçenin hak ettiği saygınlığı kazanması için başta ülkeyi idare edenler olmak üzere herkesin seferber olmasını istiyoruz” diye konuştu.