GÜVEN DUYGUSU 1

Dicle Üniversitesi Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı, her yıl mayıs ayının ikinci yarısında 7,8,10 gün süren yurt gezileri düzenledi. Ortalama 20-25 öğrencinin katıldığı bu gezileri düzenlemek hiç de kolay olmamıştır. Orhan Aslan (rahmetli), Gürcan Gürgen, Taner Kılıç gibi arkadaşlarımın özverili çalışmaları olmasa bu geziler yapılamazdı. Her şeyden öne beslenme...Sonra gece kalınacak güvenli konukevleri, yurtların ayarlanması...Uyumlu bir minibüs, otobüs sürücüsü ve yardımcısı...

Yıllarca sürdü bu geziler ve geleneksel özellik kazandı. Üniversite'nin birçok fakültesinden öğretim elemanları, öğrenciler de bu gezileri öğrendiler ve katılma isteği duydular. Çünkü, Diyarbakır'dan yola çıkıp Sinop'a gidiyorduk. Van Gölü kıyılarını geziyorduk. İzmir Kordon Boyu'nda Dicle'nin türkülerini söylüyorduk. Ders yılı boyunca anlattığımız volkanik yereyleri Erciyes ile Hasan Dağı arasında görüyor; Uçhisar yükseltisinden Göreme Koyaklarının nasıl oluştuğunu anlatıyorduk. Çanakkale-Gelibolu yarımadasını gezerken anlatan da dinleyen de ağlıyordu. Akdeniz'in tuzlu sularında yıkanıyor, Toroslar'ın kuzey yamacında İvriz Karst Kaynağı'nda buz gibi sular içerek serinliyorduk. Ve görüyorduk ki, derslikte verilen bilgiler yurt gezilerinde pekişiyordu. Teorinin ardından pratik; öğretmen adaylarının eğitiminde gerçek yerini buluyordu.

Rektörlük makamına yaptığımız başvurular sonucunda nitelikli bir kamera elde etmiştik. Ne var ki, öğrencilerimizin kullanmayı öğrendiği, manzarayla birlikte yaptığımız açıklamaların da kaydedildiği kasetleri artık çalacak, oynatacak aygıt yoktu. Bu uyumsuzluğu nasıl ortadan kaldırabilirdik ? Çekilen görüntüleri öğrencilerimiz nasıl seyredecekti ?

Kasetlerin sayısı 8 olmuştu. Ürgüp'e gelirken yanıma aldım. Bir müzik markette konuştum işleticisiyle. Bir kaseti DVD'ye 15 TL'ye aktarıyormuş. Pazarlıkla 100 TL üzerinden anlaştık. 2 gün sonra uğradım.

'' Kasetlerden biri boş çıktı, hiç kayıt yok,'' dedi.

Bu durumda 7 DVD olmuştu. Kredi kartımı verdim. Bekledim ki, 100 TL değil de, 85 TL aktarsın. Hiç aldırmadı. Kısa günün kazancı. Bir anda neden 15 TL zarar etsin ki ! Benim açımdan ödediğim meblağ önemli değil de...

Güven...

.................

Yaptığım yurt gezilerinde kimi zaman otomobilimi kullanmıyorum. Yollarda perişan olduğum da bir gerçek. İstediğin zaman bir yere gidemezsin. Gitsen dönemezsin. Fakat, o yarenlik edilen köy minibüslerine binip yolculuk yapmayı hep özlemiş, sevmişimdir.

Aksaray'dan Ihlara Beldesine giden minibüse bindim. 10 yolcu ile hareket edebilen küçük bir dolmuş. 6 yolcuyuz. 4 kişi eksik. Alamancı olduğu belli bir köylü,

'' Arkadaş, benim işim acele, 4 kişinin parasını ödesem, hareket eder miyiz ?'' dedi.

Sürücü başını salladı. Minibüs ilerledi. Maddi durumu iyi olan Alamancı kendi yolculuk bedeliyle birlikte 4 kişinin daha parasını hemen verdi. Tam yeni il merkezi Aksaray'ı çıkmak üzereydik ki, 5 kişi el kaldırdı. Sürücü keyiflendi. Durdurdu arabasını. Sevinçle indi, yeni yolcuların sepetini, torbasını içeriye tıkıştırdı, bizi de sıkıştırdı. Herkes bindi, yerleşti. Yeniden yola koyuldu minibüs. Kıvrak bir oyun havası, Mezdeke kaseti sürdü aygıta afili sürücü. Bir anda dolmuşun içi sanki çalkalanır gibi oldu.

Sürücünün yüzüne baktım. Gözlerini kaçırıyor gibi geldi bana. Alamancıdan da hiç ses çıkmadı önce. Sonra, kıvrandığını duyumsadım. Dayanamadı, konuştu :

'' Bak arkadaş,''dedi. '' Ben sana gelmeyen 4 kişinin parasını ödedim. Miktar önemli değil. Allaha şükür, Alamanya'da iyi para kazanıyorum da, adil olalım, dürüst olalım. Orada gerçi böyle dolmuş usulü yok amma, gavur dediğimiz o adamlar var ya, bu adaletsizliği yapmazlar. Herkesin hakkını verirler. Sen bana, verdiğim 4 kişinin parasını geri vermelisin.''

Sürücü duymazlıktan geldi. Yokuş çıkıyordu minibüs, vites değiştirdi.

Güven...

............................................ 14 Temmuz 2018