Hicrî takvim, İslam tarihinde çok büyük bir öneme sahip olan Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye hicretlerinin başlangıç olarak kabul edildiği bir takvimdir.

Bu kutlu hicret yolculuğu Kur’an-ı Kerim’de zikredilmiş (Tevbe, 9/40), inançları uğruna evlerini, yurtlarını, mal ve servetlerini bırakıp göç eden Mekkeli Muhacirler ile onlara evlerini ve gönüllerini açan, onları sahiplenip barındıran Medineli Ensar’dan övgüyle bahsedilmiştir. “İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek mü’minlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır.” (Enfâl, 8/74)

Hz. Peygamber (s.a.s.), Allahu Teâlâ’nın izniyle İslam’ı daha geniş insan kitlelerine yaymak için en uygun yer olarak gördüğü Yesrib’e hicret etmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ve ashabının bu kutlu yolculuğundan sonra Yesrib şehri, “Peygamber Şehri” manasına gelen “Medinetü’n Nebî” olarak anılmış, daha sonra da bu nurlu şehre “Medine-i Münevvere” denilmiştir.

Hicret, İslam ve insanlık tarihi açısından bir dönüm noktası olmuş, Müslümanların hayatında yeni bir sayfa açılmış ve kısa süre içerisinde Medine’de büyük İslam Medeniyetinin temelleri atılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in rehberliğinde ve önderliğinde Medine’de Muhacir ve Ensar arasında muhteşem bir kardeşlik tesis edildi, yüzyıllardır birbirleriyle kavgalı olan kabileler arasında barış temin edildi. Bundan sonra İslam dini yeryüzünde hızla yayılmaya, Müslümanlar da güçlenmeye ve çoğalmaya başladı.

Hicri takvimde yer alan ay isimlerinin miladi V.yüzyılın başlarında Hz. Peygamber (sav)’in baba tarafından beşinci dedesi olan Kilab b. Mürre tarafından belirlendiği nakledilmektedir.

İslam tarihi, kültür ve medeniyeti açısından bir dönüm noktası olmasından dolayı ilk Müslümanlar, hicret hadisesine büyük önem vermişler ve Hz. Ömer (r.a.)’in halifeliği döneminde Hz. Ali (r.a.)’nin teklifiyle 638 yılında, Resulullah (sav)’in Mekke’den Medine’ye hicretinin “miladi 622” resmi takvim başlangıcı olarak kabul edilmesiyle Muharrem ayı, hicri yılın ilk ayı olarak belirlenmiştir.

Arap hükümdarları yeni yılın ilk gününe saygı gösterir ve tebrikleri kabul etmek üzere törenler düzenlerlerdi. Osmanlılar döneminde de muharrem ayında devlet ricali padişahın huzuruna çıkarak yeni yılı tebrik eder ve Padişah’ın“ Muharremiyye” denilen hediyelerini alırlardı. Kendileri de mahiyetindeki kişilere Muharremiyye verirlerdi. Muharrem ayında tekke ve camilerde okunan KerbelaVaka’sına dair ilahiler de Muharremiyye olarak adlandırılırdı. Günümüzde hala Mısır, Tunus, Cezayir ve Fas gibi ülkelerde bu ayda çeşitli kutlama törenleri düzenlenmektedir.(İslam Ansiklopedisi, 31/5. Muharrem maddesi)

Kameri aylar şunlardır:

1. MUHARREM: Arabi, kamerî / hicri ayların başı, birincisidir. Haram edilmiş olan. Bu Muharrem ayında Müslümanlıktan evvel Araplar arasında muharebe yasaktı. Bundan dolayı bu isim verilmiştir. Haram kılınmış, tahrim olunmuş. Muharrem, savaşmanın haram kılındığı dört aydan birinin adıdır.

2. SAFER: Boş ve hâli olmak, sararmak anlamlarına gelir. Arabi / hicri aylardan ikincisidir.

3. REBÎÜLEVVEL: İlkbahar, bolluk ve bereket. Çiçeklerin açıp otların bittiği mevsim. Arabi / hicri yılın üçüncü ayıdır.

4. REBÎÜLÂHİR: Baharın sonu. Arabi / hicri yılın dördüncü ayıdır.

5. CEMÂZİYELEVVEL: Cumâdâ soğuk ve kurak anlamlarına gelir. İlk mazi, geçmişi. Arabi / hicri ayların beşincisidir.

6. CEMÂZİYELÂHİR: Son mazi, geçmiş. Arabi / hicri ayların altıncısıdır.

7. RECEB: Azametli, heybetli. Ta'zim etmek. Cennet'te bir nehir ismi. Savaşmanın yasak olduğu haram aylardan biridir. Arabi / hicri ayların yedincisi, mübarek üç ayların birincisidir.

8. ŞABAN: Aralık, fasıla. Arabi / hicri ayların sekizincisi, mübarek üç ayların ikincisidir.

9. RAMAZAN: Yanmak demektir. Çünkü bu ayda oruç tutan ve tövbe edenlerin günahları yanar, yok olur. Arabi / hicri ayların dokuzuncusu, mübarek üç ayların üçüncüsü/sonuncusudur.

10. ŞEVVAL: Bu aya şevval denilmesinin sebepleri arasında, dişi develerin bu ayda kızgınlıklarının artması ya da havanın çok sıcak olması sebebiyle develerin sütünün azalması yüzünden bu adla anıldığı şeklinde açıklamalar mevcuttur. Arabi / hicri ayların onuncusudur.

11. ZİLKADE: Câhiliye devri Arapları tarafından hurmaların olgunlaşması ve mahsulün toplanması manasında kullanılmaktaydı. Haram aylardan olup Arabi / hicri ayların on birincisidir.

12. ZİLHİCCE: Bu ayın sekiz-on üçüncü günleri arasında hac görevi ifa edilir. Haram aylardan olup, Arabi / hicri ayların on ikincisidir.(TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 16. cildinde, 105-106 numaralı sayfa)

Hicri takvim dediğimiz kameri ay 354 gün esasına dayanmaktadır, her sene miladi takvime göre11 gün önce gelmektedirve her 33 yılda Miladi takvime bir yıl daha yaklaşmaktadır. İbadet ve taatımızda da bu kameri yıl ve bununla ilgili aylar esastır. Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde hep bu aylardan bahsedilmektedir. Bununda çok büyük hikmeti vardır. Her sene 11 gün önce geldiği için hac oruç kurban ve benzeri ibadetlerimiz zaman içerisinde her aya yayılmış, her mevsimde bu ibadetleri yapmanın zevki yaşanmaktadır. Tıpkı devamlı dönen dünyada her yerde ayrı vaktin yaşanması ve her an dünya üzerinde Ezan-ı Muhammedinin devamlı okunması, beş vakit namazın kılınıp Allah’a secde edilmesi gibi.

Bu duygu ve düşüncelerle idraki ile bahtiyar olduğumuz yeni hicrî yılın, kameri ayların, kardeşlik, birlik ve beraberlik duygularımızın pekişmesine; İslam coğrafyasındaki akan kan ve gözyaşlarının dinmesine; terör, savaş ve zulümlerin son bulmasına vesile olmasını Yüce Yaradan’ımızdan niyaz eder, selam ve hürmetlerimi arz ederim.

Hüsrev ÖNDEGELEN