Japonlar, Çocuklarına Hiroşima'yı ve Nagazaki'yi Niçin Gezdirir?
Papatya Yayınlarından "Destanlaşan Çanakkale"  kitabının rivayetine göre; bundan 30 yıl kadar önce eğitim sistemini incelemek için Türkiye'ye bir Japon heyeti gelir. Dönemin başbakanını da ziyaret eden heyet ile Türk yetkililer arasında ilginç bir diyalog geçer. Japon heyeti, Türk eğitim sistemi ile ilgili düşüncelerini anlatmaya soğuk bir cümle ile başlar.
İlk cümlelerden biri şu olur:
"Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!"
Türk yetkililerde şok etkisi yapan bu cümleden sonra, karşılıklı soru ve cevaplar devam eder. Heyet, daha sonra kendi eğitim sistemini anlatmaya başlar.
Japon heyeti der ki;
"Biz, eğitime şok testler uygulayarak başlarız. Önce çocukları uçak kadar hızlı giden trenlere bindirir ve çok katlı yollardan geçiririz. En üstün teknolojiyi gösterir, robotlarla çalışan dev fabrikalarımızı gezdiririz. Bu baş döndürücü teknoloji karşısında sarsılan ve şoke olan çocuklarımıza deriz ki: 
-İşte gördüğünüz bu hızlı trenleri ve üstün teknolojiyi sizin atalarınız yaptı. Eğer siz daha çok çalışırsanız daha hızlı giden ulaşım araçları yapar, daha üstün teknoloji meydana getirir, daha modern fabrikalar kurarsınız... Sonra çocuklarımızı Hiroşima ve Nagazaki'ye götürüp düşmanın harap ettiği bölgelerimizi gezdirir ve bu defa da deriz ki: Bakın, eğer siz birlik beraberlik içinde çalışmazsanız, işte düşmanlar sizin ülkenizi yakar, yıkar, bu hale getirirler. Ama birlik beraberlik içinde çalışırsanız, güçlü olursunuz, düşmanlarınız size saldırmaya cesaret edemezler. Artık birlik beraberlik içinde çalışmak ve çalışmamak konusunda kararınızı siz verin... 
Bu örneklerle çocuklarımız kendilerine gelerek iyi ve çalışan bir Japon genci olma yolunda milli bir şuur ve heyecanla okumalarını sürdürür"
Sonra, Japon heyetine bir soru yöneltilir:
"İyi de bizim Hiroşimamız, Nagazakimiz yok ki?"
Verilen cevap nettir?
"Sizin Çanakkaleniz var!"
 Sadece Çanakkale mi? Unutuldu mu, yoksa anlaşılması için örnek yeterli mi görüldü, bilemiyorum. Fakat, liste Sarıkamışlar, Dumlupınarlar, Kocatepeler şeklinde de uzatılabilir.
Belki bu anlatılanları, hamaset, mübalağa veya boş laflar gibi değerlendirenler olabilir. Türkiye'de bundan önce yapılması gereken çok şey var, diyecekler de olabilir. İtiraz edeceklerin kendilerine göre haklı tarafı da olabilir. Ancak unutmayalım ki, milletlerin güç unsurlarının nelerden oluştuğu şöyle sıralanıyor:
-Askeri güç
-Ekonomik güç
-Politik güç
-Coğrafya gücü
-Teknolojik güç
-Nüfus gücü…
Bu unsurların her biri veya toplamı, milletlerin uluslararası alanda güçlü olmasında etkilidir. Peki başka unsurlar var mı?Var tabi ki. Bir de sayılanların her biri kadar önemli, belki daha da öne çıkabilecek; elle tutulamayan, gözle görülemeyen başka bir güç daha var:
-Milletlerin sahip olduğu milli moral gücü var.
Normal şartlarda ölçülmesi zor olan milli moral gücü, milletlerin kaos ve bunalımlı dönemlerinde ölçülebiliyor. Yani milli moral gücünün mihenk taşı kaos ve bunalımlı dönemlerdir. Eğer, milli moral gücü yeterli değilse, diğer güçler çok da bekleneni veremeyebilir. Herhalde, Japonlar çocuklarının morali altüst olsun diye Hiroşima ve Nagazaki'yi gezdirmiyor. Sanıyorum ki, milli moral güç yüksek olsun diye gezdiriyor.