Bölgemizde  bilinen ilk turistlik  otelin  Ortahisar kasabasında Göreme oteli adıyla açıldığı günden buyana yüzlerce otel ve pansiyon açılmış ve bölge turizmine hizmet vermiştir.
Burada sizleri istatisliklere, verilere ve rakamlara boğarak kalasik  bilgilerle kafalarınızı karıştırmak istemiyorum.
Kapadokya'nın coğrafi yapısı ve  jeolojik özellikleri ile inanç turizmi değerleri açısından ne denli önemli bir bölge olduğunu bilmeyen yoktur.
Son yıllarda bölgemizde görülen hareketlilik ve canlılık tüm kesime sirayet ederek artık turizm gelirleri sadece birkaç büyük yatırımcının elinden çıkarak kasabada yaşayan orta dereceli turizmci esnaftan tutun daha önce turizm ile hiç tanışmamış köylerimize kadar yayılmaya başlamıştır.
Burada hemen aklımıza gelen husus büyük bir yatırım firmasının bölgede faliyet gösteren tüm turizm kalemlerinde iştirak alanı yaratmasının yukarıda bahsettiğim hususla çelişeceği düşüncesidirki bu şekilde bir düşünce kısır bir düşüncedir.
Bu şekilde yatırım yapan büyük firmaların dışarıdan getirdiği sermaye küçük yatırımcılara verdiği yatırım cesaretinin yanı sıra bölgemize büyük oranda bir girdi sağlamıştır.
Önceleri sadece büyük tur oporötörlerinin büyük otobüslerle sokak aralarından kaçırarak büyük otellere yatırdıkları ve büyük mağzalarda alış veriş yapılarak büyük resturantlarda yeme içme ihtiyaçlarını karşıladıkları günlerden şimdi yüzlerce butik otellere sahip ,küçük  yöresel resturantları olan,yurt dışından doğrudan turist getiren seyehat acentaları olan günleri yaşıyoruz.
Büyük, yıldızlı otellerimizin,resturantlarımızın, mağzalarımızın ülke ve bölge ekonomisine kazandırdığı istihdam tartışılmaz.Zaten buradaki açıklamak istediğim konu birinin hakkında olumlu bilgiler sunarken diğerini yermekten ziyade her ikisininde gerekliliği ile birlikte turizmin geldiği olumlu nokta ve yine bunun neticesinde turizm gelirlerinin istenen kadar olmasa da tabana doğru bir yön değiştirdiğini siz değerli bölge vatandaşlarımızın bilgilerine arz etmektir.
 
Turizmin Kapadokya da daha yeni başladığını söylesem çok abartılı bir yaklaşım olurmu bilmiyorum ama kişisel fikrim bu.Kapadokya da turizm yeni başlıyor.kapadokyalı yeni yeni  para kazanmaya başlıyor.Kapadokyada her türlü gayrımenkul değer kazanmıştır ve mevcut değerlerinin üzerine çıkmasıda yaşanılan süreçte kaçınılmaz olacaktır.
İnternetin 1993 lü yıllarda ülkemize girdiğini ve 2000 li yıllardada yaygınlaştığını düşünecek olursak yaklaşık 10-15 yıllık bir süreçte hızla gelişen internet iletişimi sayesinde  bölgemizi ziyaret edecek turistlerin ülkemize ilk ayak bastıkları yerlerden birisi olan İstanbul da  bulunan ve aracılık işlemi yapan seyahat  acentelerinin keyfi uygulamalarından kurtulup doğrudan konaklama merkezleriyle ve tur acentelerimizle bağlantıya geçmeleri ile  hem kapadokya bölgesini ziyaret etmeyi planlayan turistler daha kaliteli ve daha ucuz hizmete kavuşmuş hemde bölgemiz turizmcisi doğrudan arada bir aracı olmadan hizmetinin tam  karşılığını alma yolunda büyük bir zafer kazanmıştır.Bu kazanılan haklı zaferde en büyük katkı hiç kuşkusuz  iletişim çağında çığır açan internet iletişimidir.
Ülkemizin ekonomi ve siyasi gelişimine paralel gelişme gösteren turizm sektöründe en önemli etkenlerden birisi olan konaklama sektöründeki geceleme sayısını artırmak içinde turizme gönül vermiş,Kapadokya ya gönül vermiş insanlarımızın ,hızla artan konaklama tesislerinin günün birinde arz sıkıntısı doğurmaması için keşfedilmemiş bizim yeni bildiğimiz ama aslında binlerce yıldır bizi bekleyen tarihi ve  kültürel alanların Kapadokya turizmine kazandırılması gerekir diye düşünüyorum.
Bu şekilde  bir yaklaşımla kasabalarımızda köylerimizde bulunan tarihi değerlerin bölge turizmine kazandırılması sonucunda yukarıda bahsettiğim ve ana temamız olan turizm gelirlerinin tabana yayılması hususunda önemli adımlardan birisi atılmış olacak.
Tur proğramlarının sayısı artacak,konaklamanın sayısı artacak,istihtam artacak.
Birçok turizmci kardeşimizin bildiği gibi dış ülkelerde yüzlerce yıllık geçmişi olan bir anıtı, tarihi eser diye tanıtıldığı ve bunun üzerinden para kazanıldığı günümüzde , bizim köylerimizde ve kasabalarımızda bunlardan binlerce yıl daha eski bir tarih var ve bunun  bölge turizmine kazandırılması gerekiyor.
Bunlardan bir örnek olarak size Ihlara vadisi gibi kanyon bir vadi olan Kurt deresini gösterebilirim
Ürgüp’ün  Güneydoğusunda ,Karlık köyünden başlayıp,Karain ve Karacaören köylerinede sınırı bulunan ve bu köyleri de kapsayan Kurt Deresidir.
.Burada Roma döneminden kalma, ‘Kurtderesi Nekropolü’ adıyla bilinen kaya mezarları görülebilir.Kurt deresinde bulunan birçok kilise, göreme ve ıhlarada bulunan kiliselerle benzerlik taşımakta olup kiliselerdeki süslemeler 6. yüzyılda başlayarak 13. yüzyılın sonuna kadar devam etmektedir.
Yaptığım incelemeler sonucunda bazı barınaklar ve kiliselerin yeraltı şehirlerinde olduğu gibi birbirine tünellerle bağlantılı olduğunu gördüm.
Buna benzer onlarca tarihi mekan ziyaretcilerini bekliyor..
Şimdilik Hoşçakalın………..
Ömer NAİR