Kaybolmaya Yüz Tutan Kültürel Miraslarımızdan Hasan Dede Türbesi

Doç. Dr. Faruk GÜÇLÜ

Bilindiği üzere Nevşehir, Niğde, Aksaray, Kayseri ve Kırşehir illerini kapsayan Kapadokya olarak bilinen bölge Hıristiyan alemi için eski bir dini merkezdir. 12 YY ile 13.YY arasında Konya’ya Mevlana, Kırşehir’e Ahi Evran, Aksaray’a Yunus Emre, Hacı Bektaş-i Veli, Ankara’ya da Hacı Bayram Veli yerleşerek bölgenin Türkleşmesine ve Müslümanlaşmasına çok ciddi katkılar sağlamışlardır.

Horasan Erenleri olarak bilinen çoğu derviş, zaman ilim adamlarının bölgemize dağıldığı ve bunların pek çoğunun günümüzde adlarının bile unutulduğu aşikardır. Hasan Dede, Hasan Emmi ya da Hasan Baba adıyla bilinen pek çok türbe ve yatır mevcuttur. Nevşehir’de bulunan Hasan Emmi Türbesi, Kırıkkale ilimizin ünlü bir Hasan Dede Kasabası ve bu kasabada da Hasan Dede Türbesi mevcuttur. Horasan erenlerin hepsinin aynı zaman diliminde bölgemize geldiği sanılmaktadır.

Yurdun dört bir yanında Hasan Dede adını taşıyan türbeler mevcuttur. Belli başlılarını sıralamak gerekirse; Kadirli/Elbistanlı Köyü,Eyüp, Nallıhan Sobran Köyü, Safranbolu, Keskin,Ardeşen/Seslikaya Köyü, Alanya, Düzce/Yükselen Köyü,Demirci/Durhasan Köyü, Yalova/Tavşanlı, İnegöl vb. Ayrıca Hasan Dağı eteğinde bir de Hasan Dede mezarı olduğu bilinmektedir. Bu türbelerde yatanların ismi gerçekten Hasan Dede midir? Yoksa Hasan Dede dönemin saygın kişilerine verilen bir isim midir ? Aydınlatılmasında yarar vardır.

“Bölgede Türk İslam tarihini yansıtan en etkileyici yapı kalıntısı Hasan Dede Türbesidir. Yuva köyü sınırlarında yer alan Hasan Dede Türbesinin yapılan araştırmalar sonucu 800-900 yıllık olduğu tahmin edilmektedir. Yapı: cami, mutfak ve türbeden oluşmaktadır. Fevkalade güzel taş işçiliği ve mimari tarzı görenleri hayran bırakmaktadır. Ayakta kalan bölümlerinden türbe giriş kapısı tavanına yapılmış mermer çarkıfelek motifi ve Türk üçgenleri ile sandukayı çevreleyen çivit mavisi boyalı taşları da sanatsal açıdan ilgi çekici ve görülmeye değerdir.(Acıgöl Kaymakamlığı,İnternet Sitesi)

Kozluca Köyü ile Yuva Köyü arasında bulunan bu türbe de “Hasan Dede” isimli bir zatın yattığı sanılmaktadır. Türbe konusunda bu güne kadar ciddi bir tarihsel araştırma yapılmadığı gibi türbenin aynen korunması içinde hiçbir çaba gösterilmemiştir. Türbenin özellikleri ve ayakta kalan yapılar dikkatle incelendiğinde Hacı Bektaş-ı Veli ve Mevlana dönemine rastlayan bir yapılaşma örneğine ulaşılmaktadır.

Erciyes Üniversitesi Sanat Tarihçisi Yardımcı Doçent Sayın Celil Arslan ve Ö Nevşehir Belediyesi Kapadokya Araştırmaları Görevlisi Araştırmacı Rehber Mustafa Soner Menekşe’nin de bulunduğu bir ekip külliye de çalışmalar yapmıştır. Ölçü, röleve ve fotoğraflamaları yapılmıştır. Ayrıca Srap Projesi Kapsamında Kültür Bakanlığına restorasyonu için müracaat edilmiştir. Nevşehir Belediyesi’nin yayınladığı Kültür ve Tarih Araştırmaları Dergisi 2 ‘de (Sayfa 37-38) ‘de M.Soner Menekşe’nin ele aldığı “Duyarlılıklar” makalede türbenin özelliklerinden söz edilmektedir.. Türbe yapısının Aksaray-Nevşehir Arasında bulunan Ağzıkarahan, Tepesidelikhan ve Alayhan Kervansarayı’nın yapı özelliklerini yansıtmakta olduğu ve aynı dönemde yapıldığı düşünülmektedir. Yaklaşık Miladi 1200 yıllarına tarihlenen yapı küçük belki de bölgenin en eski külliyesidir.

Nevşehir Hacı Bektaş-i Veli Üniversitesi tarih bölümü öğretim üyelerinden bazılarının da bölge de bulunan Selçuklu döneminden kaldığı sanılan bu türbeler konusunda çalışmalar yaptığı ve bazı makaleler yazdıkları da bilinmektedir.

Hasan Dede Türbesi,çocukluğumuzda yağmur duası için Kozluca ve Yuva Köyü halkının toplandığı, kurbanların kesilerek yağmur dualarının yapıldığı bir alan olarak hatırlarımızda yerini korumaktadır.

Tarihçilerimizin bölgemizde bulunan bu türbeler konusunda yeterli araştırma yaparak kimliklerini ortaya koymaları, devletimizin de kendi kaderine terk edilmiş bu tarihsel yapılara sahip çıkarak korumaları gereklidir.

Yıkılan, yok olan bir kültür ve bir tarihsel değerdir.