Televizyonu açtım
Meşhur Sindirella, ‘Külkedisi’ filmi oynuyordu
İlgiyle izlemeye koyuldum;
Filmde kız bir külkedisidir, ocağın başından ayrılmaz, yeri yurdu hep orasıdır, üvey kız kardeşleri ve üvey annesi ile yaşar.
Öz anne ve babası ölmüştür
Külkedisi sevilmez, o hep ağır işlerin kızıdır, tüm ağır işler ona yaptırılır.
Su taşır, çamaşır yıkar, çamaşırdan sonra bulaşıklara başlar, o biter temizlik işine girişir, dur durak yok, çalışır da çalışır.
Buna rağmen ev halkı ona tembel gözüyle bakar, hep ocağın başında uyuyan, pinekleyen, miskin bir külkedisidir sanki.
Külkedisi durmaz
İner, çıkar, gider, gelir, o yana bu yana koşuşturur, savrulur
Çalışır çabalar
Bir hırka bir lokma bile ona çok görülür, giydikleri eski, yırtık pırtık şeylerdir.
Her işi yapar
Kardeşlerinin, üvey annesinin yapmadığı her işi o yapar, çırpınır da çırpınır.
Buna rağmen sevilmez, itilir, kakılır, azarlanır, ‘külkedisi’ olmakla itham edilir.
Fakat o, kalbini bozmaz
Hep iyi niyetlidir, kötülük bilmez, bilse de yapmaz, elinden gelmez, dili kötü söz etmez.
Tüm bunların yanında Külkedisi’nin iyi bir özelliği daha vardır; sabır
Hep sabreder
Bir gün hayatın kendisine gülmesini bekler. Bu, onun da hakkı değil midir?
Tüm kötülükler ona, iyi olmak için güç verir, umut verir. Hep güzel günlerin gelmesini, beyaz atlı prensin onu alıp uçurmasını bekler. Hep bekler bekler.
Sabretmiştir
O beklediği gün gelir, iyilik perisi ve beyaz atlı prensi elinden tutarlar, kuş misali uçururlar, artık ayaklara yere basmaz. Uçar, uçar. O, mutluluğun kızıdır.
Kalbinde kin barınmaz, kötülük durmaz
Kendine kötülük yapanları çoktan unutmuş, affetmiştir
O, sabrın prensesidir
Sabretmiş, yılmamış, inancını bozmamış, insanlara olan güvenini yitirmemiş, hep beklemiş, çalışmış, inanmış, umudunu kaybetmemiş, isyan etmemiş, sonunda da muradına ermiştir.
Günümüzde artık külkedilerinden eser yoktur
Külkedileri olmadığı için sabır garip kalmış
Umutlar azalmış
İyimserlik tarih olmuş
Kötülüğe, iyilikle karşılık vermenin ne olduğu çoktan unutulup gitmiştir.
…
Çok şeye ihtiyacımız var
Fakat
En çok da ‘külkedisi zihniyetine’ ihtiyacımız var galiba
Ne dersiniz?