Şimdiye kadar gelmiş geçmiş Türkiye'de toplum faydasına çalışan kaç aktör vardır? Gelin Hafızalarımızı bir sorgulayalım....! Ne yazık ki Benim aklıma hiç bir isim gemiyor. Özellikle Yeşilçam aktörlerinin içerisinden bir isim çıkartabilirmiyim diyorum. Ama bir kaç kahramanlık filmlerine imza atan isimler dışında Ülkesine yön verecek hiçbir isim yok gibi. Oysa bu manada Hindistanlı aktör Aamir Khan bu sorunun belkide en güzel örneği... Şimdi vatandaşlarımız Türkiye'de toplum için, ülkesi için, devleti ve milleti için eserler yapacak, ufkunu açacak Yeni Türkiye'nin yeni dönem sanatçıları olmasını arzu ediyor.

Bir aktör ülkesinin kaderini değiştirebilir mi? 

İşte Gizem İbak Hindistanlı aktör Aamir Khan'ın yaşamından yola çıkarak bir aktör'ün bir ülkenin hayatını değiştirip değiştiremiyeceğini sorguluyor...

“Mahkemenizde konuşmamaya karar vermiştim.
Çünkü bu mahkemelerden bizim bir ümidimiz, bir isteğimiz, bir şikâyetimiz yoktur.
Bize göre bu mahkemeler yolumuzun üzerinde duran birer engeldir. 
Aslında bizim buralara hiç uğramadan doğrudan zındana gitmemiz gerekir.” 
İngiliz sömürgesine karşı başlatılan bağımsızlık mücadelesinin önderlerinden Abu’l Kelam Azad, 1921’de tutsak düşerken böyle başlar savunmasına. Kendinden emin ve bir gün Hindistan’ın bağımsız olacağı düşüyle. İşgal ve sömürge yıllarıyla süren 20. asır, bağımsızlığını kazanmış genç bir cumhuriyete doğru uzanır. Bağımsız Hindistan için sinema gittikçe önemli bir sektör hâline gelir ve Azad’ın yeğeni Tahir Hussain de sinemacıdır. Hussain çocuklarını sinemadan uzak tutmaya çalışsa da oğlu Aamir kendini en iyi sinemada ifade edebileceğini düşünmektedir. 80’li yılların sonunda Hussain’in kuzeni Mansoor Khan’a ait olan Qayamat Se Qayamat Tak filmi ülke sinemasının gidişatını farklı bir yöne çevirmiştir ve filmin başrolü Aamir Khan artık, genç kızların odasını süsleyen bir poster yüzü olmuştur. Ardından gelen yıllar A. Khan için zirveye tırmanışken aynı zamanda çoğunlukla birbirinin tekrarı filmler üreterek geçer. 2000’lerin başındaysa artık ülke sinemasının en başarılı aktörüdür. Ancak onun açısından yolunda gitmeyen bir şeyler vardır ve kendini bir sorgulama hâlinde bulur.

DEĞİŞİMİN SİNEMASI

Yer aldığı filmler kapalı gişe gösterilen, “genç kızların sevgilisi”Aamir Khan, 2001 yılında kendi film şirketini kurarken basında haberler çıkmaya başlar A. Khan 3 saat 40 dakikalık kriket filmi yapacaktır. Yani A. Khan kariyerini bitirmek için bir adım atmakta ve intiharına herkesi tanık etmek istemektedir. Bir süre sonra Lagaan vizyona girer. Ancak bir terslik vardır, sinemadan çıkan insanların yüzü bembeyazdır ve bunun sebebi filmde aşırı sıkılmaktan değil, izlediklerine inanamamaktandır. 2001 yılında çekilen bu film; İngiliz sömürge şirketin her yıl dayattığı lagaan vergisine karşı halkı ayaklanmaya teşvik eden bir gencin; sömürge şirketle milli sporları olan kriket üzerine iddiaya girip eğer kriket maçını kazanırlarsa uygulanan ağır vergiyi kaldırmalarını fakat eğer kaybederlerse üç kat fazlasını ödeyeceklerini söylemesiyle birlikte bütün bir halkı kriket maçına hazırlamasını; yaşlılardan,engellilerden, çocuklardan kurduğu takımıyla sömürge şirketin takımını mağlup etmesini ve vergiyi kaldırtmasını anlatır. 

Lagaan İngilizlerin sömürü zulmünü anlatırken aynı zamanda herkesin eğitilebileceğini, herkesin mücadele edebileceğini gösterir. Lagaan yayınlandığı yıl gişe rekorları kırarken kendine Oscar’da da yer bulacak ülkesini temsilen yarışacaktır. 

SİNEMADA YENİ DÖNEM: HALK KAHRAMANLARI

Lagaan’ın üzerinden 4 yıl geçmiştir ve A. Khan Mangal Pandey isimli filmini duyurur. Hindistan halkının tarih derslerinden hatırladığı Mangal Pandey, 19. yy’de Hint Ayaklanması’nı başlatan askerdir. 19. yy boyunca Hindistan’ı işgal eden British East İndia Company isimli şirket yüz bini aşkın Hint askerini de bünyesinde barındırmaktadır. Şirketin ithal ettiği yeni mühimmatın üretiminde inek ve domuz yağı kullanıldığı söylentisi gittikçe yayılır. Ağızla açılması gereken bu mühimmat Müslümanlar ve Hindular için ciddi bir sorun olur. Kutsal sayılan inek ve haram kabul edilen domuz yağı ülkede gittikçe gerginlik yaratır. Şirketin kullanmadığını ifade etmesine inan Mangal Pandey mühimmatı ağzıyla açar ancak bu büyük bir mücadelenin de başlangıcı olur. Ve bir yıl sonra Aamir, Rang De Basanti ile izleyicinin karşısına çıkar. Rang De Basanti; bağımsızlık mücadelesindeki üç devrimcinin biyografisini aktarırken hâlâ süren adaletsizliklere karşı ölümü göze alan gençlerin hikâyesini de anlatmaktadır. Devrimci sinema örneği olarak Dünya Sinema Tarihi’ne bırakılan film konusu itibariyle de ülkemizden hiç uzakta durmamaktadır. Artık 40’lı yaşlarının sonundaki A.Khan Hindistan Sineması’nın en çok izlenen filmlerini ortaya koymuş, ülke sinemasını Taare Zameen Par, 3 Idiots gibi filmlerle dünyaya tanıtmış, bağımsızlık mücadelesi veren halk kahramanlarını sinemaya taşımıştır. Fakat, tüm bunların yetersiz olduğunu düşünür. 
Ve A.Khan, Satyamev Jayate (Doğru Daima Kazanır) isimli bir program yapmaya karar verir. Üç yıl süren ön hazırlığın ardından 2012’de kız çocuklarının anne karnında kürtaj edilmesini anlatan bir programla yayına başlar. Bu öyle güçlü bir program olur ki yayının ardından insanlar bu duruma tepkilerini göstermek için sokağa çıkar. Haryana bölgesinde devlet hamile kadınlara destek hattı açar. Hükümet 65 kürtaj merkezini kapatır. Program henüz birinci bölümden toplumsal değişime çağrıcı ve aracı olmaya başlar.

HİNDİSTAN’DAN DÜNYA’YA UZANAN YARIM ASIR 

Times Dergisi en etkili 50 insan arasında Aamir Khan’ı gösterirken bir soru sorar: Bir aktör ülkesinin kaderini değiştirebilir mi? Klişelerin yeniden üretim çağında başlayan kariyerini dondurup her şeyi göze alarak değişimin sinemasını yaratan Aamir Khan ülkesini daha ileriye taşıma mücadelesinde bir aktör olarak değil öncelikle bir insan olarak üzerine düşenleri yapmaktan bir an için geri durmamıştır. 
...
Yoğun geçen bir set gününün ardından otele dönerken gözüm yerde yatan insanlara takıldığında aynı anda dışarı bakıyorduk. Şuan ne hissediyordur diye düşündüm. Hissetmiş olacak, iç çekerek olduğum yöne döndü ve Hindistan yoksul bir ülke olsa da kimsenin tembel olmadığını, çok az para kazansalar dahi emek sarf ettiklerini anlattı. Biliyordum, görmüştüm. Aralık ayında vizyona girecek olan Dangal isimli filmin setinden çıkmıştık. Filmi anlatmaya başladı. Bu film güreşçi bir babanın kızlarını güreşçi yetiştirmeye çalışırken köyden dışlanma noktasına gelmesini fakat vazgeçmeyip bir gün kızlarının olimpiyatlarda ülkesini temsil edeceğini düşlemesini anlatıyordu. Bu biyografik filmin kahramanları Geeta ve Babita Phogat gerçekten de Hindistan’ı temsil etmişti olimpiyatlarda. A. Khan bunları anlatırken çaktırmadan gözündeki yaşları siliyordu ve ekliyordu “kadınlara karşı önyargılı olunmazsa her şeyi başarırlar.”

Bu yıl olimpiyatlarda Hindistan kadın güreş ve kadın badmintonda altın madalya aldı. Ne hissettiğini merak ettim ve akşamında haberler paylaşıldı, madalya törenini üniversite öğrencilerinin arasında izleyen Aamir Khan çaktırmadan gözyaşlarını siliyordu.  

SON SÖZ YERİNE 

Sanatın kim için olduğu tartışması geçen asırda kalmışken bir biyografiden güç bularak yüksek sesle sorulmaya başlanabilir bir soru işte şimdi bu; değiştirebilir mi bir sanatçı, ülkesinin kaderini?


Gizem İbak