Kayseri’ye 21 kilometre uzaklıkta bulunan ve uzun bir süredir devam eden Kültepe Kaniş Karum kazılarında çıkan tabletler Anadolu’daki 4 bin yıllık ekonomik, siyasi, toplumsal ve kişisel bilgileri aydınlatmaya devam ediyor.
 
Kültepe Kaniş Karum’da 68 yıldır sürdürülen kazılara başkanlık eden Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, “Bu tabletlerde ekonomik, siyasi, toplumsal ve hatta kişisel bilgiler, bugünkü Arapça'nın atası olan Akadça'nın Assur lehçesiyle ve çivi yazısıyla yazılmıştır.
 
Şimdiye kadar bulunan 23 bin 500 tablet, eski dünyanın en büyük ve kapsamlı özel şahıs arşivlerini oluşturması ve tüm dünyanın hafızası olması nedeniyle, 2014 yılında UNESCO tarafından, ‘Dünya Belleği Kütüğü"ne’ kaydedilmiştir. Kültepe tabletleri Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Kayseri Müzesi'nde korunmaktadır” dedi.
 
Prof. Dr. Kulakoğlu, “Kültepe tabletleri içinde bir nişan akdi konusunda yazılı bir kontrat ele geçmemiştir. Anlaşılan nişan aileler arasında akdedilmekte ve herhangi bir yazılı belge gerekmemekteydi. Elimizde bir nişanın bozulduğunun resmi bir belge ile tespit edildiği hakkında bir mahkeme zaptı bulunmaktadır” dedi.
 
Prof. Dr. Kulakoğlu, kazılarda çıkan tabletteki mahkeme zaptında yazılanları şu şekilde anlattı:
 
“Ahu-waqar ve Zuba şahit olarak bizi tuttular ve Ahu-waqar Zuba’ya şöyle dedi:
“Kız kardeşim artık büyüdü (evlilik çağına geldi), buraya gel Kaniş şehrinde kız kardeşimi eş olarak al (onunla evlen).
Zuba şu cevabı verdi:
“Kız kardeşin orada otursun”
Ahu-waqar şöyle konuştu:
“Kaniş şehrinde kız kardeşim hakkında koloni mahkemesinin kararını ver. Sen uzakta bir yerde bulunuyorsun. Kız kardeşim ne zamana kadar Kaniş şehrinde beklesin?”
Zuba şöyle cevap verdi:
“Git! Kız kardeşini gönlünün istediği yere (kimseye) kocaya ver.”
 
Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, “Bu mahkeme zaptına göre genç kızın erkek kardeşi, herhalde ağabeyi Ahu-waqar, davalı olan Zuba’yı kız kardeşi ile mahkeme huzurunda evlenmeye davet etmiştir. Çünkü genç kız artık büyümüş, evlilik çağına ulaşmıştır. Kızın erkek kardeşinin bu zorlaması, genç kızın davalıya, daha küçük yaşta iken, herhalde çocukluk çağında, söz verilip nişanlandığını açık olarak ortaya koymaktadır. Genç kızla nişanlanmış olan erkek de herhalde çok genç bir kişi idi. Şimdi onun evlenmekten çekinmesi, zorlanınca da evlenmekten vazgeçmesi böyle yorumlanabilir.
 
Anılan mahkeme zaptında erkeğin mahkeme huzurunda sözlü bir beyanı başka bir deyimle evlenmekten vazgeçmesi aradaki nişanın bozulmasına yeterli olmuştur.
 
Tabletlerde geçen 'kız büyüdü' ifadesi, küçük yaştaki kız ve erkeklerin evlenmelerine müsaade edilmediğini, diğer taraftan Anadolu'da bazı bölgelerde hala yaşamakta olan beşik kertmesi adetini akla getirmektedir” diye konuştu.
 
Prof. Dr. Kulakoğlu, “Kültepe’de çıkardığımız eserler 50 binden aşağı değil. Anadolu tarihinde en büyük merkezlerinden birini kazıyoruz, bunun da tanıtımını yapmak istiyoruz. 25 bine yakın tablet var. Bu tabletler doğal olarak çok zengin konulara sahip. UNESCO listesinde dememizin en büyük nedeni de bu tabletlerin herhangi bir şekilde kraliyet ve sarayın bir arşivi olmaması. Bunlar aynen bugünkü Kayseri’deki gibi özel tüccarların arşivi. Bugün bir ticari büroda muhasebesinde, arşivinde ne varsa bizim Kültepe’deki tüccar evleri de aynı şekilde o arşivlerle dolu. Tüccar arşivi olduğu için bu tabletlerde ekonomik, ticari konular, alacak-verecek listesi var. Bunların yanında düzenli olarak tüccarın yaptığı ödemeler kaydedilmiş. Bunlar başlık parası, kan parası, vergileri gibi şeyleri de öğreniyoruz. Dönemin ekonomik yapısında para olarak kullanılan bakırın, altının değerini de öğreniyoruz.
 
Kültepe tabletleri sadece Anadolu tarihini değil, Mezopotamya ve Suriye’nin de tarihini aydınlatıyor. Bu özel arşivlerin özelliği budur” şeklinde konuştu.