Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu, Hacı Bektaşı Veliyi anma kültür ve sanat etkinleklerinde yine tüm dünyayı başıra, hoşgörüye davet etti.
Başkan Selmanpakoğlu o konuşmasında; “Sevginin, Hoşgörünün, Bilim ve Kültürün merkezine Hacıbektaş’a hoş geldiniz. Toplumsal yaşamın en karanlık döneminde batı din adına, bilimle uğraşanları diri diri yakarken 13’ncü yüzyılda burada Hacı Bektaş Veli Akıl, Bilim ve Adalete dayanan Aydınlanma meşalesini yaktı. Şöyle diyordu. Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır, İlim ve marifet Akılla olur, düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayın 72 milleti bir görün. Kadınlarınızı okutunuz. Tanrıya inanmak buğdayla samanı ayıran yel gibi olmayı gerektirir. Yani dürüstlüğü, adaleti gerektirir demektedir.
Sevgi muhabbet kaynar yanan ocağımızda
Bülbüller şevke gelir gül açar bağımızda
Hırslar kinler yok olur aşkla meydanımızda
Aslanlarla Ceylanlar dosttur kucağımızda diyen Hacı Bektaş Veli aydınlık ocağında neleri pişiriyor ve dağıtıyordu. O Ocak Aşk Ocağı olup; Aile Ocağıdır; Varlığın çekirdeğidir sevginin sıcaklığının yaşandığı aile kucağıdır. Yurt Ocağıdır; Bir olarak iri olarak diri olarak yurt bütünlüğünün ve ulusal birliğin harcıdır. Barış Ocağıdır; Aslanla Ceylanın birbirine zarar vermeden kinin, kibirin, nefretin, düşmanlığın yok edilerek yurtta ve dünyada barış içinde yaşamaktır. İnsanlık Ocağıdır; Cinsiyet, inanç, din, dil, etnik köken ayırmadan insana en yüce değeri vermektir. Sevgi ve hoşgörüyle İnsan haklarına saygı göstermektir. Kimsenin kimseye muhtaç olmadan insanca yaşamasıdır. Laiklik Ocağıdır; Akıl ve vicdan özgürleştirilip kimse kimsenin inancına müdahale etmemesi ve ötekileştirmemesidir. Adalet Ocağıdır; Varlığın, geleceğin, huzurun ve birliğin güvencesidir. Eşit yurttaşlık anlayışıdır. Demokrasi Ocağıdır; Toplumsal yarar için herkesin özgürce görüşünü söyleyip karara katılması liyakatli kişilerin hakkının verilmesidir. Akıl ve Bilim Ocağıdır; Değişim doğaldır gelişim akıl ve bilim yoluyla olur anlayışıdır. İnanç ve Erdemlilik Ocağıdır; Tanrı İnsan evreni birbirine bağlayan varlığın tekliği olan tözdür. Mükemmele Erişilmesi amaç olan birden gelip bire giden özdür. Hacı Bektaş Veliyi bu gün bu duygularla anarken Türkiye’nin içinden geçtiği süreçte 15 Temmuz darbe girişimi ile ne durumlara geldiğimizi bir kez daha gördük. Hacı Bektaş Veli’nin öğretilerinden ders almamız gerektiği gibi devrimlerini Türkiye Cumhuriyetine Temel yapan Atatürk’ün de yolundan gidişimizde sapmamak gerektiği dersini de bir kez daha aldık. Her iki önderimizin de özellikle üzerinde durduğu Laiklik ve Adalet  olmazsa cemaatlerin dini kötüye kullananların nasıl filizlendiklerini ve bağımsızlığını yitiren yargının bunları görmezden gelip zamanında sorgulamadıklarının acısını yaşadık. Bunlar olmayınca demokrasinin de olmayacağı kesindir. Hacı Bektaş Veli ocağının Aşk ateşinden yararlanmamışların nasıl insana kıydığı Menemende, Kahramanmaraş’ta, Çorumda, Madımakta tekrar tekrar yaşandı. 15 Temmuz’da bu kafaların neler yaptığına tanık olduk. Gerçekleri söyleyenlere, belgeleyenlere yeteri kadar kulak vermeyerek makam ve mevki için susup yalnız evet efendim diyenlerin etkisini acıyı yaşayarak gördük. 7 Ağustos’da Yenikapı’da milyonların sesinin ve birlikteliğinin TBMM’ne de taşınarak her konuda araştırıp, tartışıp Ülkenin çıkarlarını, bağımsızlığını, yurt ve Ulusun birliğini ve gelişip kalkınması ve huzurunu sağlamak için akıl ve bilime dayalı kararlar vermenin önemi yeni bir ders oldu. Ayrılıkçı terör; Dış destek ve işbirlikçilerle zaman zaman hortluyor çağdaş laikliğin uygulandığı ordunun ve yargının siyasallaşmadığı; Yargının bağımsız olduğu toplumlarda demokrasi gelişir terör olmaz darbe yapmaya heveslenenler kalmaz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da kısaca değinmek istediğim dış güçlerin ve içerdeki bazı işbirlikçilerin Alevileri; İslam dışı olarak tanımlamaları sonucu AB’nin Aleviler azınlıktır görüşünü ortaya atması Ulusal bütünlüğümüz için kabul edilemez. Yeni yeni azınlık yaratmak Batının asırlardan beri süren tarihi planıdır. Tekke ve zaviyeleri kaldıran devrim yasasını kaldırmak isteyenlerin zihinlerinin arkasında yeni cemaat tekkeleri kurma planının olduğu gözden kaçmamalıdır. Dergahlarımızı geri istiyoruz diye ortaya çıkanlar yanlış yoldadır.   Atatürk’ten Alevilerin kopartılmaması için uyanık olmak gerekmektedir. Aksi takdirde Iraktaki üçlü bölünmüşlük, Suriyedeki benzeri üçlü bölünmeye gidişin, Türkiye’de de olabileceğinin planlarının hayalini kuranların heves ve isteklerinin artması söz konusu olacaktır. Artık uygulananın ilanından başka bir durumu kalmayan mahkemelerce de karar verilen Cem evlerinin yasallaşmasını Laikliğin bir gereği olarak gerçekleştirmek bir zorunluluk olmuştur. Zorunlu din derslerinin kaldırılması laik eğitimin de bir gereğidir. Bu derslerde Aleviliğin okutulması ise ayrı bir birlik beraberliği sıkıntıya sokan unsurdur. Öğrenci ile tartışılmayarak yapılan ezbere dayalı eğitim yaratıcı olmaz. Yaratıcılık günümüzde gelişip kalkınmak için özellikle bilişim ve teknolojiyi satın almadan üretmemiz için ihtiyacın ötesinde zorunluluktur” ifadelerinde bulunmuştu.