Kırkyama (patchwork), asırlardır yapılan, hikâyesi günümüze kadar uzanan geleneksel Türk el sanatı. Çeşitli kumaşların birbirine eklenmesiyle giysi, yastık, bohça, seccade, halı, masa ve yatak örtüsü yapılıyor. Kırkyamanın en eğlenceli yanı, renkli kumaş parçalarının maharetli ellerde sabırla ve gayretle muhteşem giysilere dönüşmesi. El emeği, göz nuru giysiler kermeste gün boyu satılıyor. Asırlar sonra moda haline gelen kırkyama ile yapılan giysiler podyuma bile çıkıyor.
‘Kırkyama Anadolu’nun yokluk sanatı’ 
Seyyahlar, yazılarında öylesine betimler ki görüp geçtikleri yerleri; kendimizi orada hissederiz adeta. Tarihe kısa bir yolculuk yaparız seyyahın diliyle. Yörük çadırlarında, Anadolu insanının evinde birbirine eklenen kumaşlardan yapılmış giysiler, perdeler ve örtüler canlanır gözümüzde. Kıt kanaat geçinen insanlar, bir şekilde edindikleri ya da dokudukları kumaşlardan ihtiyaçları kadar giysi diker, eskiyene kadar giyerlerdi. Artan kumaşları da birleştirip çadırlarında, evlerinde örtü yerine kullanır, bunlara da 'kırkyama' derlerdi. Kırkyamanın hikâyesi, Osmanlı saraylarına kadar uzar gider. Terziler kırkyama ile saray hanedanına gösterişli kıyafetler dikerler. Böylelikle kırkyama, ihtiyaçtan doğsa da asırlarca sürecek bir el sanatı haline gelir. Anlaşılan o ki kırkyamanın hikâyesi hiç bitmeyecek.

Çünkü birileri kırk parça kumaşı birbirine eklemeye devam ediyor.

YOKLUKTAN DOĞDU ŞİMDİLERDE SANAT OLDU: KIRK YAMA...
Kırkyama, en eski el sanatlarımızdan. En kaba kumaşlardan ipeklere kadar artan kumaş parçaları da bu sayede değerlendiriliyor. Değişik kumaşlar birleştirilerek giysiden yastığa, bohçadan seccadeye, masa örtüsünden halıya kadar binbir çeşit eşya yapılıyor. Dünyanın her köşesinde, yeni tekniklerle geliştirilip sanatsal bir hale bürünen bu uğraş, üretildiği yerin kültürünü yansıtıyor. 'Kırkpare' ve 'hanım dilendi-bey beğendi' diye de bildiğimiz kırkyamaya dünya genelinde 'patchwork' deniliyor.