Fıkra şöyle
Karı koca severek evlenmişler. Evlenirken de hiç bir şeyin kendilerini ayırmasına müsaade etmemek üzere bir karar almışlar. Muhtemel bir ihanetin getireceği ayrılığa karşı da bir formül bulmuşlar.
Demişler ki: İhanetin hesabını ilerideki yaşlılığımıza erteleyelim. Birer çömleğimiz olsun. Kim ihanet ederse çömleğine bir pirinç atsın. Kim mahcup olacaksa ilerde olsun...
Gel zaman, git zaman, yıllar geçmiş, ve yaşlanmışlar. Tayin ettikleri gün gelince, çömlekleri ortaya getirip açmışlar. Kadının çömleği temiz iken, erkekten bir adet pirinç çıkmış. Adam mahcubiyetten kıpkırmızı imiş. Özür diliyormuş.
-Hani diyormuş. Falanca kadın vardı ya.. Gençlik işte.. Bir şeytana uyduk. İffetin karşısında ezildim. Mahcubum. Affet..
Kadın:
- Bre adam! Demiş. Benim çömlek hiç boş kalmadı ki.. Doldu doldu boşaldı. Bunca yıl yediğin pilavın pirinçlerinin nereden geldiğini sanıyorsun?

Dostları açısından ihanete uğrayan bir adamı uyarmak zordur. Çünki basit bir uyarı yetmeyecektir. Nerden biliyorsun? Nasıl biliyorsun? Kiminle?  Gibi peş peşe gelecek soruların ağırlığı altında önce dostları ezilir.  Böyle durumlarda herkes; ‘’Benden duymasın’’ diye düşünür. Hal
buki adamın hasımları için bunu ifşa etmek çok kolaydır ve keyif vericidir. Pat diye kolayca söyleyiverirler.
Ama bu defa da, adam inanmaz. Küfür sayar, hakaret sayar, iftira sayar. İnanmaz, inanamaz.
Hatta doğruluk payını bile hesaba katmadan iftiraya uğradığını düşündüğü eşini savunmaya geçer.
Çünkü haber düşmandan gelmiştir.

Okyanus ötesiyle evlilikte hükümetin hasımları Pensilvanya’yı siyasî ahlaksızlıkla suçluyorlardı.
Mollanın göründüğü gibi olmadığını, niyetinin din-iman olmadığını, dış güçlere piyonluk yaptığı ve karanlık hesaplar peşinde olduğu iddiasındaydılar.

İktidar ise itham muhaliflerden geldiği için önemsemiyor, Mollanın ihlâsına, îmanına, sadakatine güveniyor, okyanus ötesine toz kondurmuyordu.
Ne var ki, o dehşetli 7 şubat kazığını yiyince uyanmış, gözleri faltaşı gibi açılmıştı. Aralık sabotajlarından sonra da dehşete düşmüştü.
Yanılmışlık, kandırılmışlık, aldatılmışlık ve ihanetin yarattığı kırgınlık sonuçta şiddetli bir kızgınlığa dönmüştü.
Paralel örgüt, iktidarın gözünde el kiri mesabesine düşmüş, kapı dışarı edilmiş, evlilik boşanmayla sonuçlanmıştı.
Bundan sonra ibretlik olaylar yaşayacağımız anlaşılıyor.
Şimdi
Muhalefet gözünde birden bire kıymetlenip değer kazandığını gören dul Pensilvanya; eski hasımlarına mavi boncuklar dağıtarak yeni dostlar ihdas ediyor.
Müşteri kızıştırarak yeni birlikteliklere hazırlanıyor.
Yıllarca ahlaksızlık, ihanet, yalan dolan,  alavere dalavere ile suçladığı okyanus ötesine Fırıldakoğlunun ilan-ı aşk ettiğini görünce; Cemaatın dest-i izdivacına talip olan muhalifler harekete geçip, parsa toplama derdine düştüler.
Aman! bize de..
Bize de yok mu?
Biraz da, biz pilâv yiyelim! Diyerek
Tozu dumana katmışlar dalaşıyorlar. Hem de kulak kapmacasına..
Millet ise:
Hem bunları bıyık altından gülümseyerek seyrediyor,
hem de yeni sandıkta atacağı okkalı bir şamar için hazırlanıyor.
Avucuna tükürdü bile..