Dünyaya gözlerini Selanik’te açtı

   Bu mavi gözler çok şeyin habercisiydi, bir ülkenin makûs talihini yenecek, umut olacak, umut olmakla kalmayacak, umutlar gerçeğe dönüşecekti.

   Küçük yaşlarda dahi sanki üzerine alacağı görevin farkındaymış gibi davranıyor, yaşıtlarına benzemiyordu.

   Ortaokul ve lisede ülkenin üzerine çöken kara bulutları görüyor, hep ‘ne yapılmalı?’ sorusu üzerine kafa yoruyor, o yaşta araştırmalar yapıyordu.

   Harp okulu okurken bu gerçeğin daha çok farkındaydı, her geçen günün problemi daha da artırdığını iyi biliyordu.

   Çözüm yolları üzerine düşünüyor

   Okuyor, okuyor, okuyordu

   Düşüncelerini açıkça söylemekten çekinmiyor, arkadaşları ile yaptıkları tartışmalarda hemen kendini gösteriyordu.

   Dünyadaki gelişmelerin de farkındaydı

   Gittiği her yerde problemlerin üzerine gidiyor, yapılması gerekenleri yapmaktan çekinmiyor, mütemadiyen çalışıyordu.

   O, bir Türk’tü

   Bir Müslüman

   Ülke ve millet sevdalısıydı

   Birçok savaşlarda yer aldı, özellikle Çanakkale Savaşı’nda yeteneklerini öne çıkarıyordu.

   Hiçbir şey gözünden kaçmıyor, düşmanın nasıl düşündüğünü doğru tahmin ediyor, tedbirlerini ona göre alıyordu.

   Askerlerine; ‘Size ölmeyi emrediyorum!’ diyecek kadar özgüveni sağlam ve gerçeği ifade biçimi harikaydı.

   Çanakkale savaşı onun için bir imtihandı, bu imtihanı başarı ile veriyor, düşmana kahredici darbeleri arka arkaya vuruyordu.

   Düşman Çanakkale’yi geçemedi, yenildi

   Harp sahasında kazanan biz, masada kaybetmiştik

   Ordumuz dağıtıldı, silahları toplandı, ülke parçalandı, her parça bir emperyalist devletin elinde kalmıştı adeta.

   Son toprak parçası da elden çıkmıştı

   Okuyanı, yazanı, dindarı, köylüsü, kentlisi, ağası, beyi artık her şeyin bittiğini düşünüyor, kimisi Amerikan, kimisi İngiliz, kimisi de bilmen ne devletin himayesine girmek istiyordu.

   Ortalık toz dumandı

   Kimin ne söylediği belli değildi, dost-düşman birbirine karışmış, ihanet sıradan hale gelmiş, umutlar bitmiş, kurtuluş fikri bile akıllara gelmez olmuştu.

   İşte tam bu anda

   ‘O, mavi gözlü sarışın paşa’ Samsun’a ayak basıyordu

   Bu geliş başkaydı

   Farklıydı

   Her şeydi

   Samsuna ayak bastıktan sadece üç yıl, dört ay sonra ülkenin üzerindeki kara bulutlar paramparça olacak, makûs talih yenilecek, Türk milletinin var olduğu, ölmediği bir kere daha kanıtlanacaktı.

   Selanik’te dünyaya gelen mavi gözlü sarışın çocuk, Türk milleti ve onun muhteşem destanı “Kurtuluş Savaşı’nı” başaracak, ülke tarihine ‘UNUTULMAZ’ olarak geçecekti.