Eskiden Nevşehir Kalesinin püfür püfür esen kavak ağaçlarının esintisinde damlara çıkar üzümün olmamış hali asma gorukların altında sofrayı serer ilanı koyardık üstüne onun üstünede bir sini...Testimizdeki su yanı başımızda yanında demir maşrafa bardağıyla hazır dururdu.

Hemen Tandır evinden çıkan çömlekte kuru fasulyeler tahta konya kaşıkları ile tek bir bakırdan geniş yayvan tabağa boşaltırdı babannem.

Annem kilerdeki Küplerden biber domates hıyar turşusunu getirir çağırırdı ordan genç eltisine; Bak ezan okunacak şindi Gültennn gızzzz çabucacık soğanıda koy emi gız fışgıı derdi..

Allah ki Allah ...Sonra Evin büyüğü dedemler nenemler annem babam amcamlar yengemler kızlar gelinler çocuklar hep birlikte otururuz sofraya ne kadarda tatlı olur o sofrada yedikelriniz.Sofraya yufka yada somunun tek küçük parçasıı dahi heba etmezssiniz toplar teker teker yersiniz...
İşte o feyizli o bereketli eski ramamzan sofralarını özledik.

Sokak ve meydanlardaki görüntü insanlara mübarek ramazan ayının gelip gelmediğini dahi sorgulatır oldu.  Lokantalar, restoranlar, kafeler ve benzeri yeme içme mekânları ramazan ayında dahi tam kapasite çalışır hale geldi. Uzun ve sıcak yaz günleri oruç tutmayı zorlaştırırken bununla birlikte ramazan ayının manevi güzellikleri de insanlara farklı şekilde empoze edildi.  İnsanların halka açık ortamlarda yiyip içmesi, Ramazanın eski güzelliklerini yitirmesi hem Nevşehirli vatandaşları hem de Sivil Toplum Kuruluşlarını rahatsız ederek eski ramazanları özlemle anar hale getirdi.
Konu hakkında eleştirilerini dile getiren vatandaşlarımız ise; Ramazan Ayı’nın bir eğlence kültürü şeklinde yansıtılmaya çalışıldığını ve bunun empoze edildiğini söylüyorlar. Halbuki bu mübarek ayın arınma, ibadet ve Kur’an ayı olduğunu belirten vatandaşlarımız, bu ayın bir fırsata dönüştürülmesi gerektiğini ifade ediyorlar.

Nevşehirli bir çok vatandaşın da şikayetçi olduğu aleniliğin meşrulaştığını ve bu nedenle insanların Ramazan Ayı’nda alenen bir şeyler yediğini de aktararak; “Eskiden Anadolu şehirlerinde Ramazan Ayı içerisinde toplumun ortak kullanım alanlarında açıkça yeme-içmenin olmazdı. Ama son zamanlarda insanların bu konuda hassasiyetleri çok azalma gösterdi. Eğer kendimizi Müslüman bir ülke olarak sınıflandırıyorsak, Müslüman ülkeye yaraşır bir şekilde yaşamamız gerekiyor” dedi.
 
Öte yandan bazı vatandaşlarımızda Son 10 yıldır Ramazan Ayı’nın yaz aylarına denk gelmesinden dolayı bazı sıkıntıların ortaya çıktığını belirterek oruç tutmakta zorlananların ve hastaların bu uzun yaz dönemlerinde mecburen bir şeyleri yeme-içme zorunda olduklarını söylüyor. 
 
Vatandaşlar ise Ramazan Ayı ile ilgili şu görüşlerini paylaştı;
 
Ali Tiftik (68)                                                                                                          
 
Eskiden her evde iftar geceleri olurdu. Akrabalar, komşular, aileler hep bir araya gelir iftar yapardı. Ramazanlar dolu dolu neşeli geçerdi.  Komşular evlerinde pişen yemekleri bir birlerine ikram eder ya da yemeğini alan komşusuna iftara giderdi. Şimdi ne o eski ramazanlar kaldı nede o sıkı insani bağlar. Çok gurbet gezdim o zamanlar büyükşehirlerde gördüklerimi bir gün memleketim Nevşehir de göreceğimi bilemezdim.
 
Salih Korkmaz (39)
 
Ben Şehre taşınalı çok olmadı. Çocukluğum ve gençliğim küçük bir köyde geçti.  İftar saati yaklaştığı zaman köydeki teyzeler bir araya gelir gözlemeler, börekler, ekmekler açarlardı. Her evin önünde bir çocuk köyün tek camisinden okunacak ezanı duyabilmek için beklerdi. Teravih namazından önce köy camisinden ilahiler okunurdu. Şimdi ki gibi ne telefon ne de çalar saat vardı. Sahura davul sesleriyle uyanırdık ama bizim Durmuş emmi pek bilmezdi davul çalmayı zaten bir gece bu yüzden davulunu kesmiştik. Şimdi 12 ay bir birinden farksız bir şekilde devam ediyor.
 
Saadet Duyar (60)
 
Eskiden sokaklarda bu şekilde oruç yiyen göremezdiniz insanların birbirine saygısı vardı. Açık lokanta bulamazdınız açanlarda camlarını perdeyle kapatırdı. Hastalık nedeniyle oruç tutamayanlar bile etrafındaki oruç tutanlar saygısında akşama kadar bir şey yemez içmezlerdi.
 
Şaban Polat (46)
 
Ramazan ayı geldiği zaman lokantalar, çay ocakları, kıraathaneler, büfeler hepsi kapalı olurdu. Belediye ve zabıta kontroller yapardı. Şimdi ramazan gelmiş mi gelmemiş mi belirsiz oldu. Kayseri’nin bu hale gelmesi bizleri rahatsız ediyor ve üzüyor.
 
Mehmet Çalgıç (70)
 
Ramazanlar hep birlikte yapılan dini sohbetlerle geçerdi.  İnsanımız bu ay içinde hayır yapabilmek için birbiriyle yarışırdı. Küçüğün büyüğe oruç tutmayanın tutana saygısı vardı. Şimdi büyük küçük belirsiz oldu çarşı ortasında yemekte yeniyor su da içiliyor küfürde ediliyor.
 
Şevket Ağaçdelen (73)
 
Sadece ramazanlarımı özlüyoruz eskide kalan her şeyin ayrı bir güzelliği vardı. Saygı, sevgi, hürmet vardı. Geceleri davullar çalınır maniler okunurdu. Birini bulsak birini bulamazdık yokluk vardı ama yine de ramazan ayı neşe dolu geçerdi. Şimdiki neslin yetişme tarzı çok farklı istediği her şey elinin altında her türlü imkânları var bu yüzden de bu bozuk yapı ortaya çıktı.
 
Zehra Ertaş (56)
 
Ramazan geldi mi? Normal günden farkı kalmadı ki lokantaların, kahvehanelerin hepsi açık sokaklar ellerinde su şişeleriyle sigarayla gezen insanlarla dolu. Kimsenin kimseye saygısı kalmadı artık. İftarlar yapılırdı, çaylar demlenirdi, yapılan sohbetlere doyum olmazdı. Boy boy binaların içine sıkıştık şimdi adetlerimizi törelerimizi unuttuk.  Eskiden daha ramazan gelmeden hali vakti yerinde olanlar hayır yapacak fakir fukara arardı. Şimdi fakir var dediğin zaman hepimiz yolumuzu değiştiriyoruz.
 
Münire Gönenir (43)
 
Eskiden aileler büyük ve kalabalıktı ramazan ayı farklı bir huşu ve neşe içinde geçerdi. Şimdi etrafıma baktığım zaman ramazanın gelip gelmediğini soruyorum kendime.  Eskiden İnsanlar bir birlerini oruç tutmaya teşvik ederdi. Sağlığı sıhhati yerinde olup da oruç tutmayanlar ayıplanırdı. Acaba oruç tutmuyor derler mi diye utandığımızdan açık lokantaların önünden geçemezdik. Şimdi herkes dilediği gibi yiyip içiyor sokaklarda.