NEVŞEHİR ENDEMİK BİTKİLERİ

Bahadır Dedeoğlu

Bitkiler dünyasını ve doğayı, özellikle günümüz insanının pek bilmediğini düşünüyorum. Zira sevmek ve korumak bilmekten geçer.

Bitkileri arının gözüyle incelesek ne görürüz. Yoksa ot obur bir hayvan gözüyle mi bakalım. Ya da; Aklı, işi, gücü para kazanmak olan bir kapitalistin gözüyle bakmaya ne dersiniz. Bunlar olmaz derseniz, bir botanikçi, bir şifacı gözüne ne dersiniz. Emin olun size enteresan ufuklar açacaktır. Tarihimizde toprak adamlarının bağlarına “Evlatlarım” dediğini bu günlerde de duya bilecek miyim? Yine aynı insanlarımız çalışamayacak kadar yaşlandıklarında veya bağlarını satmaya mecbur olduklarında; Şu adam bağa bakar diye rayiç değerinden çok aşağılara satılan bağlar bilirim.

Fidan sulamak için testilerle su taşırlardı. Yabani çalılar, otlar ve bağlar uyum içinde güzelliklerini sunarlardı. Bu güzelliklere; Saka kuşları, yaban bülbülleri, kuyruksallayanlar, serçeler eşlik ederdi. Tepelere doğru ise keklikler, üveyikler, tavşanlar, kelengiler(Yer sincabınığn yöresel adı.)Bu seremoniye katılırlardı. Yöremiz Nevbahar’ında ve güzün sonlarında göçmen kuşların gidiş gelişlerine ev sahipliği de yapardı.

Bitkiler ve çiçekleri vadilerin tabanındaki özlerde başka kokar, tepelerin o güzel unutulmaz kokuları da anılarımı süsler. Bir Doğu ölmez çiçeği, adaçayı, per yavışanı beni alır ta 1960’lı yıllara götürü verirler.

Taş evlerden oluşan Nevşehir’in mahalleleri de başka başka çiçeklerle süslenirdi. Yeri geldiğinde yazacağım, kitapların bile çiçek bahçeleri vardı.

İşte bunlar için bitkilere ve doğaya hangi gözle bakacağımıza karar vermeliyiz. Zavallı rantiyeciler; Toprağın kalitesine, suyun membaına bakmadan parselleyip kazanma yollarına bakarken, yerel yönetimlerimiz arazinin yapısını, güzelliğini, özelliğini hesap etmeden bunlara ruhsat verirken, bitkileri ve dahi endemik bitkileri düşüneceğini mi sanıyorsunuz?

Hemen örnekleyelim. Nevşehirlinin “Kızıltepe” dediği en güzel bağlarının bulunduğu, bitkilerin özgürce boy saldığı mevkii bu gün 2000 Evler Mahallesi olarak bilinmektedir.

Güzelyurt Mahallesi de eskiden “Taşlıbel” olarak bilinirdi ve merkez ilçenin en kıymetli topraklarına sahip olmanın yanında yer altı sularına da sahipti. Taşlıbel mevki aynı zamanda “Koca çay” olarak bilinen bir sel yatağı da bulunmaktadır. Zamanında buradan geçen selleri anlamak için Devlet Hasta hanesinin az Nevşehir tarafındaki oyduğu dar vadiye bakmak gerekir. Özellikle suyun yuvarlayıp getirdiği kayayı, Selin ne demek olduğunu insanlara anlatmak için güzel bir yerde “Anıt Taş” olarak sergilenmesinde yarar görmekteyim.

İşte bitkiler günümüzde böyle bir ortamda yetişmeye çalışıyorlar. Hele nazlı ve nazik olan ve taşınmayı bilmeyen Endemik bitkiler ne olacak bilmiyorum.

Çombuz mevkiinde bir zahter türü ile karşılaşmıştım. (Saturaje Spp.) Oldukça dar bir alanda yetişiyordu. Habitatı (Adresi) Nar Vadisine inmeden yolun üstündeki sağlı, sollu hışırlı üzüm bağlarında bulunuyordu. Bu bitkiyi tohumlarından yetiştirmek için uğraştım. Olmadı. Bitkiyi o zaman derinlemesine araştırma imkânımda olmadı. Unutamadım da… Belki bir alt türdü, belki de yaygın olan Saturaje türüydü. Kurutmak için serdiğim kayısıların içlerine koydum, kayısı kurumaya yakın da, zahter içinde kapattım. Lezzetinin oldukça değiştiğine şahit olmuştum. O mevkide şu an mahalle konumundadır. Bitkinin kırmızı çizgi de ola bilmesi için bile tanımlanması ve kayıtlarda olması gerekmez mi?

Atkuyruğu-Equisetum- Zemi vadisi çıkışı-Göreme. Bitki geçiş bölgelerinin varlığına güzel bir örnek teşkil etmektedir.

BİTKİ ALANLARI İLE İLGİLİ KULLANILAN TERİMLER VE AÇIKLAMALAR.

ENDEMİK: Alanları belli bir coğrafyaya; Ülke veya bölgeye ait, yerel, ender ve çok ender bulunan türlere Endemik adı verilir. Latince Endemos kelimesinden gelir ve “Yerli” anlamında kullanılır. Bu terim ayrıca endemik alan içinde kullanılmaktadır. Bir dağ, bir ada olabileceği gibi çok dar bir alanda ola bilmektedir. Örnek. Allisyum Pateri çok ender bir bitkidir. Aşıklı Dağı ile sınırlıdır.(En azından ben öyle gördüm ve duydum.) Bitkibiliminde oldukça dar bir alandır. Yukarda örneğini verdiğim zahter ise daha dar bir alandır.

BİTKİ ALANLARI: Anadolu enteresan bir coğrafyadadır. Dünyada başka hiçbir devlete nasip olmayan güzelliklerle taltif edilmiştir. Zira Anadolu’da üç bitki alanı (Elementi) birden bulunmaktadır.

  1. AVRUPA-SİBİRYA BİTKİ BÖLGESİ: Karadeniz bölgesi ve Marmara’nın kuzey bölümleri bu bitki bölgelerini oluşturmaktadır.
  2. AKDENİZ BİTKİ TOPLULUĞU: Ege ve Akdeniz bölgelerini içine almaktadır.
  3. İRAN-TURAN BİTKİ TOPLULUKLARI: İç Anadolu, doğu Anadolu ve Güney doğu Anadolu bölgeleri bu elemente tabidir. Orta Asya’dan başlayıp Anadolu’nun ortalarına kadar uzanan dünyanın en büyük bitki topluluklarından birini oluşturmaktadır.

Anadolu’nun bitki zengini olmasındaki nedenlerden biride uçsuz bucaksız bozkırlardır. Bozkırlar İran-Turan bitki topluluğunda toplanmıştır. Yaz sıcağında sararan bozkırlara birde Mayıs ayında bakın, ne güzellikler göreceksiniz.

Bu bitki topluluklarının birde geçiş bölgeleri olması coğrafyayı bitkisel açıdan zenginleştirmektedir. Bu yüzden; Avrupa-Sibirya bitki topluluğunun ağacı olan fındık Nevşehir’de de yetişe bilmektedir. Keza Antep fıstığı yine buna başka bir örnek teşkil etmektedir.

HABİTATLAR (BİTKİNİN YAŞAM ALANLARI): habitat konusu yöremize oldukça geniş bir yelpaze sunmaktadır. Sulu vadilerden, kurak kayalıklara, yaylalardan dağlara, bozkırlara ve geniş vadilere kadar uzanır gider. Başka şehirlerde böyle özellik bulmak gerçekten zordur. Bu durum bitki zenginliğinin yanında bitki adresi çokluğu anlamına da gelmektedir.

Ardıç ağacı Göreme

Bitki familyaları oldukça kalabalık tür ve alt türlerden oluştuğu için değişik bitki alanlarında yaşam sansı bulmaktadır. Örneğin: Orkidegiller (Orchidaceae) 25.000 Tür, Papatyagiller (Asteraceae) 20.000 Tür, Baklagiller (Fabaceae) 17.000 Tür. Buğdaygiller ( Poaceae) 9.000 türle kendilerini bitki dünyasında temsil etmektedirler. Sizlerle paylaşmaya çalıştığım örnekler, Pek çoğun az bir kısmını temsil ettiğini unutmamak gerekir.

Başka makalelerimde bu konuları biraz daha anlamaya çalışalım. Zira bitki dünyası heyecanlarla dolu başka bir âlemdir.

YÖREMİZİN ENDEMİK BİTKİLERİNE ÖRNEKLEMELER

Türkiye zengin bir floraya sahiptir. Yurdumuzda 9.000 civarında tohumlu ve eğreltimsi bitkiye sahipken, Avrupa kıtasında bu sayı 12.000 civarındadır. Fakat Avrupa Türkiye’nin 15 katı olduğu düşünülürse ancak bu güzellikler görülmektedir. Sadece endemikleri bazında Avrupa ile karşılaştırılacak olursak yurdumuzda 3.000 civarında iken Avrupa’da bu sayı 2.750 dir. Bir diğer konu ise, gelişmiş ülkeler bitkilerini kayıtlara almışlar işlerini bitirmişlerdir. Oysa Türkiye’de her geçen gün bir bitki bulunmaktadır. Önceki yazılarımda bahsetmiştim, Üniversitelerimiz ve çeşitli kurumlarımız bu konularda çalışıyorlar. Lâkin yetmiyor. Bu büyük mesele halka inmesi gerekir. Halkın bilinçlenmesi, üniversite öncesi okullarda hatta ta ilkokuldan beridir anlatılması, öğretilmesi Türkiye için gerçekten çok önemlidir.

Tarihte bilinen, şimdi unutulan yöresel bitkiler kaybolursa, bir değer kaybolacaktır. Eskiden Taş elması vardı. Yemesi ve saklanması gerçekten çok önemliydi. Keza Tavşanbaşı elması acaba sadece isimlerde mi kaldı. Izgın (Eruca Cappadocica) Bir zamanlar adına yağ haneler açılmıştı. Hatırlı bir yağ bitkisidir. Bana Kayseri’nin bir köyünden tohumlarından gönderdiler. Efendim, çok iyi bir arıcı bitki olduğu tespit edildiğinden yeniden tarıma alınmış. Yoğurt otu (Galium verum) buna keza… Oysa bitkiler birer kimya deposu gibidir. Eğitim, bilim ve bitkiler bir araya geldiğinde yurdumuza gelir ve istihdam sağlayacaktır.

Bitki zenginliği Anadolu’da görünümü sonucu: İncirin 286, Armudun 253, Kirazın 134, Cevizin 91 ve narın 64 çeşidi bulunması Allah’ın bir lütfu keremidir. Bizlere düşen en azından bu çeşitlere sahip çıkmak, bitkilerimizi, doğamızı ve her kesime can veren suyumuzu kirletmeyip sahip çıkmaktır.

Yöresel endemik bitkilerimize örnekler. Latince ismi Kapadokya olan bitkiler:

  1. KAPADOKYA ANASONU. (Pinpinella Capadocica) Maydanozgiller ( Umbelliferae) familyasındandır. 30-80cm. boylanabilen, yeşil gövdeli, salkımlar şeklinde açan beyaz çiçekleri olan bir yıllık otsu bir bitkidir.

Akdeniz bitki topluluğuna ait bitki olmasına rağmen tüm yurtta görülür. Bu bitkiye Kayseri ve Eğridir’de ezentere olarak bilinir. Yöremizde yetişen anason türü endemiktir. Arıcı bir bitki olmasının yanında sanayi bitkisi olması bu bitkinin değerini artırmaktadır. Ayrıca Hititlerin anasonu ekmeklerine kattıkları kayıtlarda bulunmaktadır. Anason; Baharat olarak, çay olarak tüketilmesinin yanında şifacılıkta da kullanılmaktadır.

  1. KAPADOKYA BEŞ PARMAK OTU (potinella capadocica). Gülgiiler (rosaceae) familyasındandır. Çok yıllık olan bu bitki 30-70 cm boylanır. Habitatı gölgelikler ve çayırlıklardır. Yöremizde ayrıca “Hayıt” Olarak bilinen (Potinella Reptans), Tıbbi beş parmak otu (Potinella tormentila) bulunmaktadır. Bu tür şifacılıkta kullanılmaktadır.

Brom Türlerine bir örnek.

  1. KAPADOKYA BROMU (Bromus Cappadocica) Arpagiller (Poaceae) fmilyasındandır. Çok yıllık otsudur. Her yer onun habitatıdır. Bu sayede meracılıkta baskın tür olarak geçmektedir. Bitki yeşilken yem değeri yüksektir. Kuruyunca hayvanlar tarafından tercih edilmezler. Anız yangınlarını artırıcı ve yayıcı, yani çabuk tutuşan özelliği bulunmaktadır.

Beşparmak otu-Potinella –Göre Kasabası mezarlığı

  1. KAPADOKYA ÇAYIR OTU (Festuca Cappadocica) Buğdaygiller (Graminea) familyasındandır. Familyasına göre 150 cm lere kadar boylana bilirler. Meraların hâkim bitkileri arasındadır. Yaprakları çayırı, duruşu buğdayı andırır. Doğal yem bitkisi olarak değerlendirilir.

İsatis fulorabunda Çivit otu. Nevşehir.

  1. KAPADOKYA ÇİVİT OTU (İsatis Cappadocica). TURPGİLLER (Crucuferae) familyasındandır. Bu bitki, değerlendiremediğimiz veya unuttuğumuz bitkilerdendir. Çivit otu ayrıca şifacılıkta da kullanılmaktadır. Bu konuda araştırmalar devam ettiği çeşitli makalelerde belirtilmektedir. Zira bu bitki kuvvetli bir anti oksidan olduğu belirtilmektedir. Bu nedenle vücuttaki toksinleri atmada kullanıla bilecektir. Takdir edersiniz ki araştırmalar kesin bir sonuca bağlanırken yıllar geçer. Zira vücut deneme tahtası olmanın ötesindedir. Biz de bu yüzden şifacılık özelliklerinden pek bahsetmeyeceğiz.

Çivit otları; mayıs-Temmuz ayları arasında çiçeklenir. Arıcı bir bitki olduğunu unutmayalım. Çivit otunun Türkiye’de 25 çeşidi bulunmaktadır.

Yapraklarının mayalandırılmasından çivit mavisi, çiçeklerinin kanarya sarısı renginden dolayı ben bu bitkiye “Fenerbahçeli” derim.

  1. KAPADOKYA FİĞİ ( Vicia Cappadocica.) Baklagiller (Leguminosea) familyasındandır. Bir veya çok yıllık otsu bir bitkidir. Fiğ bitkisi Burçak olarak da isimlendirilmekte ve yurdumuzda 60 kadar türü bulunmaktadır. Yurdumuzda üretimi yoncadan sonra ikinci sırayı almaktadır. Yöremizde fiğ ekimi tarlada verimi artırmak ve toprağı ıslah amaçlarıyla da tarımı yapılmaktadır. Arıcı bir bitki olmanın yanı sıra şifacılıkta şeker hastalığına karşı kullanılmaktadır.
  2. KAPADOKYA HAVACVA OTU ( Alkanna cappadocica) hodangiller (Boraginaceae) familyasındandır. Nisan- temmuz aylarında çiçekler açar. Kuru yamaçlar vebozkırlar bu bitkinin habitatıdır. Alkanna Cappadocica endemik bir bitkidir. İran-Turan elementine ait olan bu bitkinin dağılımı Orta Anadolu olarak geçmektedir.

SARIÇİÇEKLİ HAVACİVA OTU (Alkanna orantalis) 50-60 cm boylana bilen, sürünücü kümeler halinde büyüye bilen bir bitkidir. Bitki dikensi kıllarla kaplıdır. Yöremizde gerçekten bol bulunmaktadır. Çiçeklerini küçükken sormuk gibi emerdik. Şekerimsi bir tadı vardı. Çiçek açmaya ilkbaharda başlar ve güzün don çalana kadar devam eder. Arıların ve böceklerin bayıldığı bir bitkidir. Bu bitki aynı zamanda taş bahçelerin ve susuz yerlerin peyzajında başarı ile uygulana bilir. Yayılıcı ve uzun kökleri sayesinde toprak erozyonunu durdurmaya da yarar.

Bu tür bitkilerin özellikleri yağmur mevsimlerinde ihtiyacı olan suyu çektikten sonra çeşitli özlerle suyu ağırlaştırması ve susuz mevsimlerde gayet ekonomik olarak kullanması sayesinde tüm çiçekler kuruduğu halde yeşilliğini koruya bilen nadir betiklerden biri olmasıdır. Bence büyükler bu bitkiyi arılar ve çocuklar kadar anlamıyorlar. Güz mevsimleri gelip, bitki kuruduğu zaman kuvvetli rüzgâr önünden kaçarken harika bir tohumlama yapmaktadır. Unuttum, bu bitki şifacılıkta da kullanılmaktadır. Adet kesici, kökleri mikrop öldürücü, kaşıntıyı kesici ve mide ağrıların dindirmek için bitkinin çayı demlenmektedir.

Kozmetik sanayiinde ise Alkanna tinçtoria türü kök zarları kullanılır. Kırmızı rengi için toplanmaktadır.

  1. KAPADOKYA KEKİĞİ (Thymus cappadocica) Ballıbabagiller (Labiatae) Familyasındandır. Beyaz ve mor çiçekleri olan, kokulu ve aromalı alt tarafları odunumsu üst tarafları otsu bitkilerdir. İran-Turan elementine ait bu bitki bozkırların bitkilerindendir. Kekik tüm Anadolu’ya yayılmış bir şekilde bulunmaktadır.

Kekik türleri genelde baharat ve çay olarak kullanılmaktadır. İnsanoğlu tarafından binlerce yıldan beridir bilinen bir bitkidir. Yöremizde zahter ve mercanköşk de kekik olarak bilinmektedir. Kullanım alanı oldukça geniş olan kekik bazı yerlerde “Kara çalba” olarak da bilinir ve halı ipi boyamada kullanılır. Kekik türü çok endemikle temsil edildiği gibi aromaların da da farklılıklar görülmektedir. Yöremiz kekiği hafif parfüm kokulu gibi durmaktadır. Yerinden söküldükten sonra aromasını kayıp etmektedir. Erozyon engelleyici özelliğinin yanında taş ve susuz bahçelerde oldukça güzellik sunacağından eminim. Şifacılığını yazmaya çalışsam bağımsız bir araştırma makalesi olur. Bu konuda sadece şunu söyleye bilirim. İşten yorgun geldiğinizde bir bardak suyun içine biraz kekik atıp için. Afiyet olsun.

Kapadokya korungası- Heryserum cappadocica- Kavak Kasabası- Çombuz mevkii-Nevşehir.

  1. KAPADOKYA KORUNGASI (Hedysarum Cappadocica) . Baklagiller (Leguminosae)

familyasındandır. Çok yıllık otsu bir bitkidir. Çiçeklenme dönemleri Mayıs-Ağustos ayları arasındadır. Bozkır, kumtaşı, kireç taşı kayalık yamaçlar bu bitkinin habitatlarıdır. Nadir bulunan endemikler arasındadır. Bu bitki derin kökleri sayesinde kuraklığa dayana bilmektedir. Çok iyi bir yem bitkisidir, arıcıdır. Süs bitkisi olarak yetiştirilmeye değer bir bitkidir. Zira kırmızı güzel çiçekleri vardır. Otlama baskısı az olan meralar ve korunan yerlerde yetişir. Verimi düşüktür. Bu bitkiden başka yöremizde: Hedyserum Elegans ve Hedyserum varium türleri de bulunmaktadır.

  1. KAPADOKYA MADIMAĞI (Poligonum Cappadocica). Çobandeyneğigiller (Poligonaceae) familyasındandır. Çeşitli polygonum türleri tüm Türkiye’de yayılış gösterirken yöremizde endemik olan Kapadokya madımağı sebze olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Çok yıllık, sürünücü, otsu, pembe çiçekli bir bitkidir. Habitatı; Yol ve tarla kenarları, tepeler, güneş gören kaya altlarıdır. Bu bitkinin endemik olmayan türleri de yöremizde her yerde yetişir. Hatta beton gibi sert topraktan ancak böyle bitkiler çıkar dedirtir.

Şifacılıkta kullanılır, kültürümüzde baharı müjdeleyen bitkiler arasındadır. Madımak tatsız ve kokusuz olmasına rağmen kilo kontrolünde, şeker hastalığı gibi rahatsızlıklarda kullanılması yanında kurutulmuşu çorbalara, yemeklere katkı olarak kullanılmaktadır.

Peyzajda değerlendirilmesi gereken bir bitkidir. Toprağı örtmekte harikadır. Bu demektir ki, bitki anız ve orman yangınlarına neden olan istilacı yabancı ot mücadelesinde de niye kullanılmasın diye insanın aklına gelmektedir.

Boyacılıkta da kullanıldığını sonradan öğrenmiştim. Bitki göz taşıyla karıştırıldığında yeşil renk veriyormuş. Madımağın kökü aynı ağaç kütüğü gibi durmakta ve çok iyi bir su deposu görevi görmektedir.

  1. KAPADOKYA PİRE OTU (Tanacetum cappadocica). Papatyagiller (Compositae) familyasındandır. Dünyada 80 kadar türü bulunmakla birlikte Türkiye’de endemiktir. Çok yıllık ve otsu olan bu bitki temmuz ayında çiçeklenir. Kireçtaşı ve yamaçlarda bulunurlar. Şifacılıkta solucan düşürmenin yanında; Çiçekleri değirmende çekilerek “ Oltu tozu” elde edilir ve pirelere karşı kullanılır. (Baytop).

Tanacetum bitki türleri tarımı dahil salığa zararlı olarak kabul edildiği için Amerika’da bazı eyaletlerde tarımı yasaklanmıştır.

Yöremizde: Tanecatum Argyrqphyllum, Tanacetum balsamita, T. Parthenium gibi türlerine de rastlamak mümkündür.

  1. KAPADOKYA SIRACA OTU ( Scrophularia Libanotica. Var: Cappadocica R. Mıll)

Sıracaotugiller familyasındandır. (Scrophulariaceae) çok yıllık otsu bir bitkidir. Endemiktir. Nisan-Temmuz aylarında çiçeklenir. İran-Turan bitki topluluğuna ait olan bu bitkinin habitatı; kayalık yamaçlar, yarıklardır. Ayrıca; Scrophularia libanotice Boıss Subs. Liboanatolica boiss. Var. Nevsehirensis R.N mıll. Bu bitkide endemiktir. Şifa sal özellikleri olan bu bitki doktor gözetiminde ancak kullanılabilirliği kayıtlardadır.

  1. KAPADOKYA YOĞURT OTU (Gallium Cappadocica) Kökboyasıgiller familyasındadır. (Rubiaceae) bazı türleri tek yıllık bazı türleri çok yıllıktır. Özellikle; Galium incanum yöremizde yapışkan otu adıyla bilinir. Yem değeri olmadığı için meracılık da istilacı olarak geçmektedir. Oysa galium kelimesi sütten türemiş ve eskiden yoğurt mayalamada kullanılırmış. Ayrıca Almanlar bu bitkiyi şarap mayalamada kullanırlar. Tohumları kavrulup kahve olarak içildiği dönemlerde vardır. Tüm bunlardan ayrı şifacılıkta da kullanılmaktadır. Bence derinlemesine incelenmesi lazım gelen çok özel bitkilerdendir.
  2. ARAMUS CAPPADOCİCA Baklagillerden endemik olmayan bir bitki olarak geçmektedir.
  3. BORNMUELLERA CAPPADOCİCA Türkçe adını bulamadığımız endemik olan bir bitkidir. Çok yıllık ve otsudur(Tabanı çalımsı) çiçekleri beyaz, yaprakları mızrağımsıdır.
  4. EBENUS CAPPADOCİCA. Mor-pembe çiçekli bitki olduğu kayıtlarımızdadır. Fazla bilgiye ulaşamadık.
  5. HESPERİS CAPPADOCİCA: Brassicaceae. İki yıllık otsu bir bitkidir. Mayıs ayında çiçeklenir. Moloz ve kumlu yamaçlarda bulunur. Türkiye dağılımı Doğu Anadolu olarak kayıtlardadır. Bitki yöresel isimleriyle anıldığı için Türkçe ismine rastlanmamıştır. Çok nadir veya nadir olan endemik bitkiler, pek de tanınmadığı için koruma altına alınıp alınmadığı da bilinmemektedir.
  6. IZGIN (Eruca Cappadocica) turpgiller familyasındandır.(Cruciferae) Nisan ve Haziran aylarında beyaz veya sarımsı çiçekler açan, 20-80 cm boylana bilen bir veya iki yıllık otsu bitkidir. Tarihte ekonomik değeri daha çok olan bu bitki için yağ haneler kurulup yağı çıkartılırdı. Bu yağın asitliliği giderildikten sonra iyi bir makine yağı olduğu söylenmektedir. Endemiktir.

Zaman içinde unutulan bu yağ bitkisi yabani rokadan başkası değildir. Çok iyi bir arıcı olduğu keşfedildikten sonra tarımı yeniden yapılmaya başlanmıştır. Oysa ekonomide eskiden olduğu gibi kullanılabilirliği vardır. Çıkan yağa acı bezir denmektedir.

Izgın- Eruca Cappadocica- Bahçede yetiştirilmiştir. Nevşehir.

  1. OMPHALODES CAPPADOCİCA. Körigen olarak da bilinmektedir ve hayvan yemi olarak da kullanılmakta ve yaprakları yoncayı anımsatmaktadır. Kitaplarda Köri ölmez çiçek olarak geçmektedir. Endemik bir bitkidir.
  2. ŞEYTAN SARIMSAĞI (Allium Cappadocica) Kendine özgü acı tadı bulunan acı bir yabani sarımsak türüdür. Yine bu bitkiye benzeyen başka bir yabani sarımsak türü olan Allim Nevsehirense de endemik bir bitkidir. Allium türlerinin renk ve duruş çeşitliliği, dayanıklı olması taş ve kurak parklarda bahçelerde yetiştirile bilir düşüncesi taşımaktayım. Allium türleri pul koleksiyonu gibi çok çeşidi bulunmaktadır. Peyzajda kapatılmak veya güzellik katması için çeşitleri ekile bilir.

Diğer endemiklere kısaca bakacak olursak;

DOĞU ÖLMEZ ÇİÇEĞİ (Helichrysum arenaryum) Anadolu’ya has endemiktir.

ALTIN DAMLA (onosma) Yöremizde 8 türle temsil edilen bu bitkiden (Onosma İsauricum, O.Lycaonicum, O. Ambigens, Onosma Bornmuelleri) endemiktir. Bahçelerde parklarda sergilene bilecek kadar da güzel çiçekleri vardır.

ANADOLU YABANİ KARANFİLİ ( Dianthus Anatolicus) Endemik bir bitkidir.

Altın damla-Emzik otu Onosma türleri. Kavak kasabası ve Küçük Dağ-Nevşehir.

PAPATYA (Anthemis) türleri açısından yöremiz oldukça zenginidir. Bu türler arasında; Anthhemis Fumarlifo. Anthemis Tinçtoria, A. Tinçtoria, Anthemis widermangibi türleri vardır. Papatya çeşitleri yöremizde her yerdeyetişmektedir. Sokak aralarında bile göre bilirsiniz. Bahar geldiğinde Nar vadisinde adeta bayram yaparlar. Kız çocuklarına papatyadan taç yapılır. Arıların sevdiği bitkilerdendir. Şifacılıkta kullanılır. Papatyanın daha başka çeşitlerini incelemek için Acıgöl kırsalını gezmeniz gerekir. Papatya öyle bir bitkidir ki, demlemesiyle ister saçınızı yıkayın ister çay olarak için rahatlatıcı, saçları gürleştirici ve saçları sarartıcıdır.

BOZ OT: (Marribium vulgare) Bölgemizde yetişen yemek, çay ve şifacılıkta kullanılan bir bitkidir. Bu bitkinin Endemik olan türü Marribium parviflorum Fısch.Et. Mey. Subs. Oligodon (Boiss) seybolt türüne kayıtlarda rastlanmıştır. (Nevşehir tubives taxa in vilayets).

Bozot. Nar Vadisi.

ÇAN ÇİÇEĞİ (Canpanula) Buğdaygiller familyasındandır. (Canpanulaceae) türkiye’de 100, dünyada 300 kadar türü bulunmaktadır. Bu bitkinin bazı türleri süs çiçeği olarak kullanılmaktadır. Yöremizde endemik olarak bulunan Campanula sicricta L. Var. Alidagensis damboldt. Türü Temmuz-ağustos aylarında çiçeklenir. Campanula cinsleri güneşi sevdiği için; Killi, kumlu, gübreli topraklardan hoşlanır.

çan çiçeği. Acıgöl kırsalı

ÇENGELLİ KORU OTU: (Minuartia Hamata) Dikenli, tek yıllık bir bitkidir. Endemik olan türü; Minuartia Corymbulosa’ dır. Çok yıllıktır. İran turan elementi ve dağılışı İç Anadolu’dur.

Çengelli koru otu- Minuartia hamata- 350 evler mahallesi

ÇÖVEN OTU: (Gypsophila) karanfilgiller familyasndandır. 30-100 cmlere kadar boylanır. Beyaz pembe çiçekleri vardır ve meralarda rastlanır. Yün kumaşların temizliğinde, halva yapımında ve şifacılıkta kullanılmaktadır. Ayrıca bu bitkinin kökünden macunda yapılmaktadır. Türkiye’de 50 kadar türü bulunmakta ve Orta Anadolu’da endemik olan türleri; Gypsophila Arrostil, G.Eriocalyx, G. Perfolita, G. Sphaerocephala bulunmaktadır. Değerlendirilmesi gereken bitkiler arasında olduğuna inanmaktayım.

Çöven-Gypsophila Sp. Uylu Dağı-Nevşehir.

DAĞ ÇAYI/YAZ KARABAŞI: (Sideritis Montana) Ballıbabagiller familyasındandır. (Labiatae). Çok yıllık, kuvvetli kokulu ve çalı görünümünde otsu bir bitkidir. Nisan ayından haziran ayına kadar çiçeklenen tarlalar, çorak yerler ve kayalıklarda görülürler. Yaprakları, kök sapları ve çiçekleri çay olarak içilmektedir. Aynı zamanda şifacılıkta da kullanılmaktadır.

Aynı zamanda Stachys (Labiatae) türleri de dağ çayı olarak kayıtlardadır. Yöremizde endemik olan; Stachys cretica L. Subs. Anatolica ve yine endemik olan Stachys annua L.Subs.ciliciatürleri bulunmlaktadır. Bu bitkilerde çay olarak kullanıldığı gibi çaya koku vermesi için kullanılmaktadır.

Dede deyneği- Asphodeline sp. Küçük Dağ ve Acıgöl kırsalı.

DEDE DEYNEĞİ/ÇİRİŞ OTU; (Asphodolina Anatolica.) Zambakgiller familyasındandır. (Lilliaceae) çok yıllık yumrulu beyaz çiçekli otsu bir bitkidir. Çiçeklenme mayıs ayından ağustos ayına kadar sürmektedir. Arıların ve diğer böceklerin uğrak yeri gibidir. Bir deyişle faunaya katkı sağlamaktadır. Elementi Akdeniz’dir. Bitki geçiş bölgelerine örnek teşkil eden bir bitkidir. Eskiden bu bitkinin kök tozu (Kirli sarı renkte) Ayakkabı, kumaş ve kitap ciltlerini boyamada kullanılmaktaydı. Yöremizde bu bitki, Asphodolina Anatolica olarak endemik listesindedir.

Deve dikeni- Carduus nutans- Nar vadi sırtları ve Hızarcı mevkii/Küçükdağ-Nevşehir.

EŞEK DİKENİ; (onopordum.) Papatyagiller familyasındandır (Compositae). Bu bitki yöremizde deve dikeni ya da eşek dikeni olarak bilinmektedir. Bir deyişle Carduusve Onopordum türlerini her zaman aynı olarak değerlendirmişlerdir. Oldukça dikenli, dik duruşlu, 50-150 cm boylana bilen, temmuz-Ağustos aylarında pembe mor, güzel kokulu çiçekler açan bir bitkidir. Kırç kayalıklardan tutun da, ağır otlanmış meralar, yol kenarları, mahalle araları gibi bulunduğu her yerde yetişme kabiliyetleri vardır. Bitkinin gelişme aşamasında gövdesi soyularak yenir. Tohumları şifacılıkta kullanılır. Çiçek kömeci aynı enginar gibi temizlenip yemeği yapılmaktadır. Akdeniz elementine ait olan bu bitkinin çeşitli türleri bulunmaktadır. Onopordum Anatolicum Endemik bir bitkidir.

Gece kokan-Silene Sp.-350 evler Mah. Bahçede yetiştirilmiştir.

GECE KOKAN/ ?

50-60 cm boylana bilen, mızrağımsı yaprakları bulunan, bir yıllık otsu bitkidir. Yaz başında beyaz, pembe çiçekler açar. Açan bu çiçekler gündüz güneşinde solar. Akşam gün çekilirken yeniden açar ve etrafa kesif bir şekilde karanfil kokuları yayar. Bu koku metrelerce uzaktan hissedile bilir. Bitki son baharda solan çiçeklerin altında tohumlarını verir.

Bitki araştırmalarım sırasında bulduğum bir bitkidir. Bence endemiktir, ya da dışarlardan getirilmiştir. Gülşehir yolunda, Çat Kavşağından, Nar Kasabası harmanlar mahalle arasındaki tarlalarda ve arsalarda karşılaşmak mümkündür. Bu yüzden değerlendirilmesi lazım gelen bitkilerdendir diye düşünüyorum.

GEVEN/KEVEN: (Astragalus) : Baklagiller familyasındandır. Yetiştiği yerlere göre farklılıklar gösterir. Bin kadar türü bulunduğu söylenmektedir. Bitki, otsu ve çalı görünümündedir. Yöremizde de çeşitli türleri bulunmaktadır. Astragalus Karamasicus Endemik türü bulunmaktadır. Öteki çeşitlere göre yeni bulunmuş astragalus cinsidir.

Tarihte ve kültürde yaygın bir şekilde kullanım amacı mevcuttur. Bu bitkinin gövdesinden elde edilen kitre bir zamk türüdür ve Ebru sanatında da kullanılmaktadır. Bitkinin kökleri derinlere kadar indiği için erozyonla mücadelede de kullanılabilir. Kökleri hayvanlarda süt artırmak için kullanılmaktadır. Geleneksel şifacılıkta bilinen kıymetli bir bitkidir.

GIVIŞGAN OTU (Silene otites); Karanfilgiller familyasındandır. ( Caryophyllaceae).Silene Muradice türü endemiktir. Yamaç ve tarlalarda görülür. Bitkinin Türkiye dağılımı Doğu ve iç Anadolu’dur. Silene türleri şifacılıkta kullanılmaktadır. Ayrıca bazı türlerinin gövdesi yapışkan olduğu için civardaki sinek ve böcekleri yakalamaktadır. Endemik olmayan diğer türle ise; Silene Chlorifolla, silene Compakta’dır.

DOĞU KASİDE ÇİÇEĞİ/ SALYANGOZ OTU: (Scutelleria orintalis L. Subs. Peçtinata. Ballıbabagiller familyasındandır.(LABİATAE) çeşitlilik gösterirler. Bu bitkiler 17 alt tür ile ülkemizde temsil edilmektedir. Çok yıllık odunsu ve otsu bitkilerdir. 5-45 cm boylana bilen, sarı bazen kırmızı lekeli çiçekler açan ve meralarda, güneşli tepeler bu bitkinin habitatıdır. Türkiye dağılımı Orta Anadolu olan endemik türü bulunmaktadır. Scutelleria Orientalis’tir.

KUDUZ OTU/EZENTERE (Yör.): Allysum Pateri. Yöremizde çok nadir karşılaşılan endemik bitkilerdendir. Bu bitkiyle Aşıklı dağında karşılaşmıştım. Bitkicilik te bir dağ dar alandır. Bu endemik tür, şifacılıkta ve büyücülükte kullanılmıştır. Hani her bitkinin bir hikayesi vardır. Emin olun bu bitkinin hikâyesi aynı yüzüklerin efendisi gibi fantastiktir. Endemik olmayan türleri de bulunmaktadır. Allysum desertorum, A. Murale, A. Linaeus, A. Candensatum, A. Oxycarpum u saya biliriz.

NEVRUZ OTU: (Linaria) Sıracaotugiller familyasındandır. (Scrophuleriaceae) . türkiye’de 20 kadar türü bulunur. Akdeniz, iç batı ve Orta Anadolu bölgelerinde kendiliğinden yetişir. Yöremizde; Lineria Genistifolia (L) mıller su. Bsp. Polyclada (fenzi) davis endemik bir türdür. Ayrıca; Linaria İconia yine aynı türden endemik bitkidir. Şifacılıkta kullanılır.

Bitkilerin anlatımını oldukça kısa tutmaya çalıştık. Oysa bunların hikayeleri, güçleri, güzellikleri ayrı ayrıdır. Nasip olursa bunlardan da bahsetmek isteriz.

Endemik bitkilere kısa bir göz atmaya çalıştık. Elbette ki yöremiz endemik bitkileri daha çoktur. Endemik bitkiler arasında çok nadir bulunanlar, türü tehlikede olanlar ve daha çeşitlendirmelere tabi tutulmuş ve üniversiteler bu konuda çabalar sarf etmektedir. Makalelerimde devamlı bitki bahçelerinin öneminden bahsetmiştim. Bitkileri korumak, tohum bankaları kurarak, nesillerini garantiye almaya çalışmak, insanlarımıza ve öğrencelerimize farkındalık meydana getirmek, turizm sektörüne katarak, vadilerde, tepelerde, habitat bölgelerinde tanıtıcı bitki merkezleri kurulmalıdır.

Bitki türleri kayıp ettiğimizde bir daha geri getiremeyeceğimiz değerlerdir. Ülkemizin miras değeri olduğu kadar insanlığın da ortak mirasıdır. Makalem bitki âleminin denizinde bir buhar tanesi bile değildir. Farkındalık, insanların kitlelerin ve ulusların ortak çalışmasıyla ancak layık olduğu seviyelere çıkacaktır. Saygı, sevgi ve umutla…..

Kaynaklar:

  1. Türkçe bitki adları sözlüğü Prof.Dr.Turhan BAYTOP. T.D.Yayınları 1997.
  2. Türkiye’de bitkilerle tedavi. Prof. Dr.Turhan BAYTOP. İ. U. Eczacılık Fak.
  3. Vefalı dostlarım, şifalı otlarım. Ramis DARA Alfa Yay. 2006.
  4. Nevşehir Kültür ve tarih araştırma dergileri.
  5. Gasuntheiit aus der Apotheke Gottes. “Tanrının eczanesinden sağlık” Maria Traben.
  6. Doğanın şifalı eli Dr. M. Ender SARAÇ. Doğan kitap 2005.
  7. The flora of Ccappadocia. Özge Önderoğlu Akkuyu. Printing hous Konya-2011
  8. Ürgüp, Göreme and Ihlara Plants and Landscape. Prof. Dr. Nevin TANKER, Prof.Dr. Mehmet KOYUNCU, Doç.Dr. Semra KURUCU, Nurol matbaacılık Ankara 1989.
  9. Çayır ve mera bitkileri klavuzu. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı 2005.
  10. İlaç bitkiler: Tarihi gelişimi ve kullanımları. Doç. Dr. Yusuf Zeynelov.
  11. Türkçe sözlük. Türk dil kurumu. 1988 Ankara
  12. 1. Uluslar arası tarih ve kültür sempozyum bildirileri özetleri.
  13. Kişiler: Halil Taşcı 1935 Nar Kas. Doğumlu Çiftci, İsmail Demirel Balıkesir 1965 doğumlu öğretmen, İhsan Doğanay 1960 kütahya doğumlu öretmen, Süleyman Özyılmaz Nevşehir Aktar, Ali şayakdiken 1960 nevşehir doğumlu Aktar, Mehmet Öğütlü kavak Kas. 1961 Doğumlu çiftçi/sanatkar.
  14. www.Nevsehirinendemikbitkileri.blogspot.com/....
  15. www.Agaçlar.net/form/genişyapraklıağaçlar
  16. http//ulusalmeratagem.com.tr.
  17. www.depokitap.com.