NEVŞEHİR(MHA) Ak Partili Nevşehir heyeti Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında düzenlenen genişletilmiş il başkanları toplantısına katıldı.

Ak Parti İl Başkanı Kazım Sunar’ın yanı sıra, Merkez ilçe başkanı Salih Açıkgöz, Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver, Gençlik Kolları Başkanı Yasin Güneş ve Kadın Kolları Başkanı Ayşe Hamleci’nin yer aldığı heyete Ak Partili Nevşehir Milletvekilleri de eşlik etti.

Partisinin genel merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, haftasonu partisi tarafından düzenlenecek olan "Milli iradeye saygı" mitingi için Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi'ni de davet ederek, "gelin birlik olalım" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Partisinin genel merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.

Erdoğan konuşmasında, “Bu büyüme ile ekonomideki istikrarımızı teyit etmiş olduk. Gösterge faiz bu ay en düşük seviyesini gördü. Borsa rekor kırdı. Mayıs ayı ekonomimiz için parlak bir ay geçti. Ekonomiyi doğrudan ilgilendiren gelişmelere yaşadık. Çözüm süreci kararlılıkla ilerledi. Mayıs ayında ivme kazanarak somut bir hale geldi. Akil insanlar halkla buluştu. Terör örgütü mensupları ülkemizi terk ederken halkımız yaylarına çıkmaya başladılar. Kullanamadıkları yerlerde piknik yapmaya başladı. Tarihi anları yaşadığımız bir süreçte, Türkiye'nin zincirlerini kırdığı anda Reyhanlı saldırısı geldi geldi sonra da Taksim olayları. Reyhanlı olayları sonradan bir olay değildi. Saldırının bir numara failin yakalandı. CHP 'nin ağzından çözüme yönelik bir söz çıktı mı? Tahrik edercesine çok çirkin bir olay oynadı. Esad'ın durumu bellidir, mezhep savaşı başlamıştır. Türkiye'yi bu oyunun içine çekmeye çalışıyorlar. Biz ülkemizi Kılıçdaroğlu gibi adamlara rağmen bu oyuna sokmayacağız. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Bir başbakan teorik konuşmaz, elinde belgelerle, kanıtlarla konuşur. Olayları her boyututla analiz ederken bakanlarımın, şahsımın açıklamaları olmuştur. Yapılması gerekenleri yaparız, yapacağız da. Bizi sorumluluk veren bir millet var.

Bu görevi yerine getirirken dört yılda bir seçim yapılıyor. Bu ülke demokratik parlamenter bir sistemle yönetiliyor. Herkes milli iradeye saygı duymalı. Seçim süresini 5 yıldan 4 yıla indirdik. Bu Ak Parti'nin değişik düşüncelere saygısının düşüncesidir. Taksim'de Gezi parkı bahanesiyle büyük bir açık hava tiyatrosu kuruldu. Sahnede masum insanlar da var, samimi gençlerimiz de var. Yanlış algı olabilir. Ancak o sahnede ön tarafta samimi duygularla oraya gelmiş inanlar olduğunu biliyoruz. O sahnede fırsatçıların olduğunu da biliyor. Terör örgütleriyle iç içe olan kişilerdir. Taksim'de bu sahnenin perdesinin arkasında çok farklı bir tablo var. İki haftadır hem Türkiye'de hem dünyada aynı anda aynı zamanda Taksim'deki görüntüler gösteriliyor. Kim basıyor bu düğmeye. Düğmeye basış dışarıdan. Gezi Parkı bu işin kullanılan enstrümandır. Bu tiyatro sahnesinin arka planındaki nefret, şiddet gizlenmeye çalışılıyor. AKM'ye asılan paçavraları konuşsanıza. Ne tür paçavralar var biliyorsunuz konuşsanıza. Türk bayrağının ve Gazi Mustafa Kemal'in bayrağının yan yana gelemeyeceği paçavraları neden konuşmuyorsunuz, bunlar neden tartışmıyorsunuz?

Biz böyle bir medyaya karşı şerbetliyiz. Biz ömrümüzü böyle geçirdik. Şehirler vandallar tarafından yakılırken birileri tiyatro sahnesinin önünü gösteriyor. Kimin ne olduğunu iyi biliyoruz. Bunlar iyot gibi su yüzüne çıktılar. Bu medya kuruluşları muz cumhuriyetlerine gidip yalan operasyonlar yapabilir. Ama benim ülkemde sökmez.

Hangi siyasi partiden olursa olsun bizimle ilgili alınan karara vatansever bir evladın bu kararı kabul etmesi mümkün mü? Avrupa Parlamentosu'nda bu kararı kabul etmiyoruz ve reddediyoruz. Sen bu kararda samimiysen Yunanistan hakkında karar al, İngiltere'yle ilgili karar al. Almanya akıl veriyor, o kararı kendine sakla. 8 vatandaşım Almanya'da katledildi sen önce onların failleri bul öyle karşıma çık. Siz ne kadar itidal içinde davrandıysanız bir o kadar itidal içerisindeyiz. 17 gündür itidal içerisindeyiz. Bizim itibarımız güçlenir. Onlar itibarlarını kaybederler.

Wall Street olayları neden yazılıp çizilmiyor? Kalkıp Türkiye'ye itidal tavsiye ediyorlar. Polis yasal olmayan her harekete müdahale eder. Bu sadece Türkiye'de mi böyle? Her yerde böyle. Hukuksuz gösterileri dağıtmak için müdahale eder. Orada öyle biber gazı falan da kullanmazlar, alır götürürler. AB'de biber gazı kullanımı meşru haktır. Ama birileri her zaman yaptıkları gibi Türkiye'yi karalamaya çalışıyor. Türkiye güneştir. O güneş balçıkla sıvanmaz. Beyhude uğraşmasınlar. Aziz milletim perde arkasında olanları görüyor. Sabırla izliyor. Perdenin arkasında ağır bir şiddet var.

CHP' nin bir milletvekili edepsizce polise en ağır küfürleri ediyor. Gün sonunda yine polis suçlanıyor. Çevreden ağaçtan bahsedenler, Tencere tava sesleriyle ses kirliliği yapıyorsunuz.

Bütün o ağaçlar saksılar nasıl sökülüyor, onları göreceksiniz. Hani çevreciydiniz? Tabi bütün bu olanlarla birlikte zaman bazı şeyleri çok açık ortaya koyacak. Göreceksiniz ki hak aramak değil dert. Yeşille alakalı değil. Fakat ben rabbime hamd ediyorum. Niye? Kimse buradan kalkıp da zamdan bahsetmiyor, parti kurdurmuyorsunuz diye bahsetmiyor. Hani bazıları, Kılıçdaroğlu gibileri, bunlar zavallı yahu. Kalkıyor bizi Beşar'la karşılaştırıyor. Siz Suriye'de ikinci bir parti göremezsiniz Baas'tan başka. Bunlar CHP'yle özdeştir. Bunlar da tek partinin saltanatını sürdüler yıllar yılı. Şu anda benim ülkemde 76 siyasi parti var. Bunların 18'i seçime katılabildi. Özgürlük noktasında adımı atar. Ama 'biz her yerde gösteri yapabiliriz' derseniz işte böyle bir şey yok. Bu ülke demokratik laik sosyal bir hukuk devletidir. Geçen Bülent beye geldiklerinde, adeta bir manifesto. Neymiş? Her yerde biz gösteri yapabilmeliyiz. Hayır. Bu ülkede yürütme miting alanını nereyi belirlediyse onu orada yaparsın. Eğer hukuka saygın varsa buna uymak zorundasın. Biz 21,5 milyon oy aldık değil mi? Bize devlet nereyi gösteriyorsa biz orada miting yapıyoruz. Biz buna kuzu kuzu uyuyoruz da sen niye uymuyorsun? Senin özelliğin ne? Karıştırmak, özellikleri bu. Bu aynı zamanda azınlığın çoğunluğa tahakkümü anlamına gelir ki, biz buna müsaade etmeyiz. Camilere ayakkabıyla girmesinden, orada alkol kullanmasından, başörtülü kızlara saldırı yapılmasından kimse söz etmiyor. Sanatçılarımıza baskı uyguluyorlar, sen niye gelmiyorsun? Bu tür şeyler yaşanıyor. Sabah akşam polis şiddeti kullanılıyor. Sabah akşam işte başbakan çok sert. Başbakan böyle olmasaydı gerilimler olmasaydı. Ama bakın işte filanca filanca çok kibar, ama başbakanımız çok gerilimden yana. Şimdi burada da kendilerine göre kurnazlık yapıp, bizi birbirimize düşürme gibi bir gayretin içine düşüyorlar. İşte bu tuzağı bu örgüt bu teşkilat bozacak.

Akşam gelen sanatçılardan birine onu söyledim. Sen Kanuni rolünü oynuyorsun değil mi? Dedim Kanuni çok yumuşak. Yavuz daha yumuşak dedim. Hayır dedi. Biz makinadan çıkmış bir ürün değiliz, insanız. An gelir güler yüzlerimizle müşfik yapımızla çocuklara sarılırız, an gelir orada da celalleniriz. Ne karşısında? Haksızlık karşısında. Onu söyledim. Sevgililer sevgilisinin yanında hayat sürmüş. O insanlar hazreti Ebubekir'e bakıyorsunuz bir farklı, celalli. Hazreti Ali'ye bakıyorsunuz adeta bir cengaver. Çünkü makinadan çıkmış bir ürün değil bunlar. Kimse böyle bir tuzağa yeltenmesin. Bize bunları söyleyenler önce aynaya baksınlar. Medya yoluyla, sosyal medya yoluyla, provokasyon yoluyla toplum mühendisliği yapmaya çalışanlar kusura bakmasınlar onlar da avuçlarını yalarlar. Kimin ne hesabı varsa buyursun 8 ay sonra seçim var. Bu sabah televizyon kanalında Bülent ersoy'u dinledim. Seçimle giden seçimle gider dedi. Sandıkta hesabını sorun dedi. Bu tür şiddetlere yeltenmeyin dedi. Şimdi aklı selimin yolu bir. Gelenlerle oturup konuştuğumuz zaman bakıyorsunuz bu yönde bir şey söyleyemiyorlar. Vaka neyse bu. Ama ben imtiyazlıyım, seçkinim. Benim oyumla çobanın oyu bir mi? Seçim tanımam, referandum tanımam, plebisit tanımam, hukuk tanımam diyen varsa onlar da kusura bakmasın. Ana muhalefet şimdi başladılar. Hayır, halk oylaması olmaz. Kardeşim yargıya inanmazsın, halkın kararına inanmazsın. Yahu neye inanırsın? Herhalde sonunda bizim vereceğimiz karara inanacaklar. Başka çare yok.

Sokağa çıkarak, yakıp yıkarak, bize darağacını göstererek bize kimse siyaset yapmasın. Tekrar tekrar ifade ettik. Ah karşımızda güçlü bir muhalefet olsa. Mevcut yönetimiyle CHP ortaya tatmin edici bir muhalefet koyamadı. CHP sokak sokak direniş çağrısı yaparak, sokaktaki militanın arkasına saklanarak görevini ifa ettiğini zannediyor.

Bir milletvekili utanmaz mı yahu? Eyleme gidenlere para dağıtıyor. Dilenci mi onlar yahu? Sadaka mı dağıtıyorsun ne dağıtıyorsun? CHP bu yönetimden bu anlayıştan derhal kurtulmalı.

Bu olay Mart 2014 seçimlerinin bir kampanyasıdır. Hem Ankara'da hem İstanbul'da halkımızı bu mitinglere bekliyoruz. Sadece AK Partilileri değil kardeşliğe sevdalı her bir vatandaşımı, ama bu ülkeye aşkı sevdası olan herkesi buraya davet ediyoruz.

Büyük Birlik Partili, Saadet Partili kardeşlerimizi davet ediyoruz. Biz göstericilerin karşısına sayısal olarak çıkmanın derdinde değiliz. Tam tersine, 14 yıl önce biz sessiz yığınların sesiyiz, kimsesizlerin kimsesiyiz demiştik. Biz bu vandallıktan, hukuksuzluktan rahatsız olduğunu göstermen amacıyla meydanlara çıkıyoruz.

Taksim'de bir avuç vandalı gibi sunanlara, Türkiye orada değil işte burada demek için meydana çıkıyoruz.

Sakın genel başkanınızla ilgili uydurulan bu konularda tavrınızı net koymanız lazım. Bu ülkede merhum Menderes çok yumuşaktı, çok munisti. O şekilde konuşurken ipe götürdüler. Dert o değil, dert başka. Biz adaletin tesisi için yaratıldığımız gibi olacağız. İnsanımıza karşı davranışta biz her zaman bu ilişkiyi kurabilecek hamd olsun sosyolojik iletişime sahibiz. Bu bir günlük iş değil.

Bu ülke hepimizin, 76 milyonun ülkesidir. Kardeşlerim birlikte yaşayacağız, saygı ve hoş görü içinde bakacağız. Bizi birbirimize düşürmek, düşman etmek isteyenlere karşı tarihte olduğu gibi bugün de yarında tek yürek olacağız. Hiçbir kıyafetin yasaklanmadığı bir Türkiye ile buluşacağız. Herkesin kendisini ifade ettiği ama kimsenin kimseyi rahatsız etmediği bir Türkiye olacağız. Ekonomiyi büyütürken, demokrasinin standardını yükseltirken, hoşgörünün de büyümesine özen göstereceğiz. Nefreti dışlayacağız, öfkeyi dışlayacağız. Kardeşçe geleceğe bakacağız. Kimin ne itirazı varsa, dinledik dinleyeceğiz. Buradan gerek Taksim Gezi Parkı'na, "Artık meydan" demiyorum. Oradaki gerçekten derdi çevre olana samimi olanlara sesleniyorum. Orada duranların niye durduklarını da anlamış değilim. Akşam gelenlere de izah ettim. Ortada başlamış bir inşaat mı var? İhalesi yapılmış bir inşaat mı var? E niye burda gelip de o şekilde durmak. Akşam gerek Hüseyin Bey, gerek sanatçılar açıklama yaptı. Ben buradan tekrar açıklıyorum. Diyorum ki gençler artık burada duracağınız kadar durdunuz. Mesajlarınızı verdiniz. Eğer sizin mesajınız Taksim Gezi Parkı ise, bu mesaj alınmıştır, ve değerlendirmesi yapılmıştır. Şimdi cevabımı veriyorum. Anında cevabını veriyorum. Diyorum ki, şu anda bir yargı kararı var mı? Var. Dolayısıyla biz yargı kararını bekleyeceğiz. Takip edeceğiz. Mahkeme ne karar verir bilmiyorum. Nihai karar verildiği andan itibaren, bu karar olumsuzsa biz buna uyarız. Olumluysa o zaman halk oylamasına gideriz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapılacak. Bu bugün dünyanın her yerinde yapılıyor. Akşam gelenlerin içinde bazıları. Aşırı sendikacılardan bir tanesi, çıktı bizi de çok ciddi rahatsız etti. Bu sadece mimari mesele değildir, sosyolojik meseledir dedi. Siyasetçinin sosyolojiyi bilmeme gibi bir şey olabilir mi?” dedi.