AK Parti Nevşehir Milletvekili Ebubekir Gizligider TBMM'de Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği Arasında İzinsiz İkamet Eden Kişilerin Geri Kabulüne İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerine konuştu.

AK Parti Nevşehir Milletvekili Ebubekir Gizligider TBMM'de yaptığı konuşmada şunları kaydetti;

Sayın Başkan,Yüce Meclisin Değerli Üyeleri,
Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği Arasında İzinsiz İkamet Eden Kişilerin Geri Kabulüne İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerine söz almış bulunuyorum. 
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. 

Değerli Milletvekilleri, 

Küreselleşmenin getirdiği iletişim ve seyahat kolaylığı uluslararası göç hareketlerinin giderek karmaşık bir niteliğe bürünmesine yol açmaktadır. Nitekim yoksulluk ve istikrarsızlıktan kaynaklanan düzensiz göçün yarattığı sorunlar ülkelerin tek başlarına çözemeyecekleri kadar geniş kapsamlıdır. Habermas göçü 'dünya iç politikasının' temel meselelerinden birisi olarak tanımlamaktadır. Bu nedenle bu olgunun önlenmesi uluslararası toplumun sorumluluk ve dayanışma içinde birlikte hareket etmesini ve bölgesel ittifakları gerekli kılmaktadır. 
Türkiye, bulunduğu coğrafya nedeniyle maruz kaldığı düzensiz göç akınıyla kararlılıkla mücadele etmektedir. Ülkemize yasadışı yollardan giren veya yasal yollardan girdikten sonra yasadışı konuma düşen yabancıların ülkelerine veya kat ettikleri ülkelere geri gönderilmeleri kamu düzeni açısından önem taşımaktadır. Bu itibarla, yasadışı göçmenlerin hukuki zeminde, hızlı ve insan onuruna yaraşır şekilde geri gönderilmelerini düzenleyen geri kabul anlaşmalarının kaynak veya geçiş ülkeleriyle imzalanmasına yönelik çalışmalarımız sürdürülmektedir. 
Aynı anlayışla, Avrupa Birliği’yle sürdürülen Geri Kabul Anlaşması müzakereleri, Şengen alanına seyahat edecek vatandaşlarımıza vize muafiyeti tanınmasıyla neticelenecek sürecin başlatılması hedefi doğrultusunda 2011 Ocak ayında sonuçlandırılmıştır. Bu suretle, yasadışı göçle mücadeledeki kararlılığımızın göstergesi olarak ülkemiz üzerine düşeni yerine getirmiştir.  
Bunu takiben, AB Konseyi 21 Haziran 2012 tarihinde aldığı kararla Geri Kabul Anlaşmasının imzalanmasıyla paralel olarak, Komisyonu Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanması doğrultusunda müzakereleri başlatmak için yetkilendirmiştir. AB Konseyi’nin aldığı yetkilendirme kararının ardından, Geri Kabul Anlaşması aynı tarihte karşılıklı olarak Brüksel'de paraflanmış, böylece vize muafiyeti sürecinde önemli bir adım atılmıştır.  Sürecin bundan sonraki aşamasında vatandaşlarımıza vize muafiyeti sağlanması için izlenmesi gereken Yol Haritası’nın AB tarafından ülkemize resmen tevdi edilmesini beklemekteydik. Söz konusu Yol Haritası tarafımızca uygun bulunduğu takdirde Geri Kabul Anlaşmasının imzalanması öngörülüyordu. 

Değerli Milletvekilleri, 

Gelinen noktada, vize muafiyetine ilişkin diyalog sürecine dair kabul edilebilir bir yol haritasının tarafımıza verilmesi ile AB ile aramızda Geri Kabul Anlaşması imzalanması uygun görülmüştür. 16 Aralık’ta Ankara’da imzalanan Türkiye ve AB arasında “Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni” ve “Geri Kabul Anlaşması” ile resmi süreç başlamıştır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, imzalanan bu anlaşmalar ile Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki işbirliği, ileriye doğru çok önemli bir ilerleme kat etmiştir. Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkileri arttıracak ve yurttaşlara yararlar sağlayacak iki girişim birbirine paralel olarak başlamıştır. 
Geri Kabul Anlaşması, AB ülkelerine Türkiye üzerinden yasadışı yollardan giren göçmenleri ilgilendiren bir anlaşmadır. Anlaşmanın hükümleri uyarınca, Türkiye üzerinden AB ülkelerine geçmiş yasa dışı göçmenlerin, yani üçüncü ülke vatandaşlarının geri kabulüne, anlaşmanın yürürlüğe girişinden ancak 3 yıl sonra başlanacaktır. Geri kabul konusundaki Türkiye'nin ulusal kapasitesinin artırılmasına yönelik adımların atılacağı 3 yıllık süre zarfında Türkiye, mevcut ikili anlaşmalar dışında, sadece kendi vatandaşlarını geri kabul etme yükümlülüğü altındadır. Zaten bu durum, Geri Kabul Anlaşması imzalanmasa dahi Türkiye için bugün de geçerli olan anayasal bir yükümlülüktür.
Üç yıllık süre zarfında Türkiye- AB arasında özellikle geri kabul konusunda altyapının güçlendirilmesi ve ortak bir çerçevede geri kabul külfetinin paylaşılması da olmak üzere güçlü bir işbirliği öngörülmektedir. Vize muafiyetinin sağlanması için Türkiye'nin üçüncü ülkelere yönelik vize politikasının AB ile uyumlu hale getirilmesi de ancak Türkiye için, AB’ye tam üye olduktan sonra gündeme gelecektir.
Şunu da belirtmek gerekir ki, Geri Kabul Anlaşmasıyla ek bir yükümlülük de gelmemektedir. Çünkü eriştiği kalkınma seviyesiyle giderek bir cazibe merkezi haline gelen ülkemizin göç ve iltica alanında ihtiyaç duyduğu çağdaş, insan haklarına saygılı ve AB müktesebatıyla uyumlu mevzuatın geliştirilmesi amacıyla geçtiğimiz yıl çıkarılan "Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu" ile konuyla ilgili zaten öngörülen yol haritası önemli oranda karşılanmaktadır.

Değerli Arkadaşlar, 

Geri Kabul Anlaşması ile en çok tartışılan konuların başında, anlaşmanın imzalanmasıyla Türkiye’nin Avrupa ülkelerinin göçmen deposu haline geleceği eleştirisi gelmektedir. Türkiye, ancak Türk topraklarını kullanarak AB'ye geçtiği belgelenen kaçak göçmenleri geri kabul edecektir. Yasa dışı yollarla bir AB ülkesine giden göçmenin Türkiye'ye iadesi için bu kişinin son olarak Türkiye üzerinden AB topraklarına giriş yaptığının anlaşmada belirtilen somut belgeler yoluyla kanıtlanması ve bu durumun Türkiye tarafından kabul edilmesi gerekmektedir. Yunanistan ile 2001 yılından beri yürütülen ikili Geri Kabul Protokolü de bu şekilde uygulanmaktadır. Bunun yanında Anlaşmayla 3 yıllık bir geçiş süreci öngörülmektedir. Bu geçiş süreci boyunca da Türkiye, AB'den alacağı mali yardımla, sınırlarını güçlendirecektir. 
Öte yandan kaynak ülkelerle de yasadışı göçmenlerin insan onuruna yakışır şekilde ülkelerine gönderilmelerini sağlayacak Geri Kabul Anlaşmaları yapılmasına büyük önem vermekteyiz. Bugüne kadar, Bosna-Hersek (2012), Kırgızistan (2003), Moldova (2012), Nijerya (2011), Pakistan (2010), Romanya (2004), Rusya Federasyonu (2011), Suriye (2001), Ukrayna (2005), Yemen (2011), Yunanistan (2001) ile geri kabul düzenlemeleri imzalamıştır. Yine kaynak ülkelerle ülkemiz arasında geri kabul anlaşmaları imzalanmaya da devam edecektir. Türkiye üzerinden AB'ye geçen düzensiz göçmenlere ilişkin son iki yılın rakamlarına bakıldığında ise 2011 yılında 57 bin 25, 2012'de 35 bin 224 göçmenin sınırlarımızdan Avrupa ülkelerine geçmiş olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla, yasa dışı göçmenlerin 28 Avrupa Birliği ülkesi tarafından Türkiye'ye otomatik olarak iade edileceği ve milyonlarca göçmenin Türkiye'ye akın edeceği iddiaları temelsizdir. Ayrıca, Türkiye'nin "Mültecilerin Hukuki Statüsüne ilişkin 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesine koyduğu coğrafi çekince de korunmaktadır. Bu çekince ancak Türkiye AB'ye tam üye olduktan sonra kaldırılabilecektir. 
Geri Kabul Anlaşmasıyla ile mali açıdan neyi üstlendiğimize de bakarsak; Anlaşma, çerçevesinde iade edilecek kaçakların iade masrafları gönderen ülke tarafından karşılanacaktır. Ayrıca göçmenler Türkiye'ye girdikleri andan itibaren, geri gönderme merkezlerine alınacaklar. Bu merkezlerde idari gözetim altında tutuldukları süre boyunca barınma ve ülkelerine geri dönüşlerine ilişkin masraflar ise Türkiye tarafından karşılanacaktır.
Ayrıca Türkiye'nin üzerine düşen mali yükün bir bölümü de Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) vasıtasıyla gerçekleştirilecek projelerle AB tarafından karşılanabilecektir.

Sayın Milletvekilleri,

Türkiye olarak, vize serbestisi konusunda üzerimize düşen sorumluluğu tam olarak yerine getirmiş bir ülkeyiz. 
Hatırlarsak, AB tarafı sürecin başında bize vize muafiyeti sağlanması için 3 şart sunmuştu. Bunlar biometrik pasaporta geçiş, entegre sınır yönetiminin sağlanması ve AB ile Geri Kabul Anlaşması imzalanmasıdır. Bu çerçevede ülkemiz biometrik pasaporta geçişi 6 ay içinde tamamlamış, entegre sınır yönetimi konusunda gerekli adımları atmış ve son olarak 16 Aralık 2013 tarihinde AB ile Geri Kabul Anlaşmasını imzalamıştır. 
Geri Kabul Anlaşması’nın imzalanmasıyla birlikte başlayan vize diyaloğu sürecinin sonunda, Türk vatandaşları için vize muafiyeti kararı, AB Komisyonunun teklifi üzerine, Avrupa Parlamentosu'nda ve Konsey’de alınacaktır. Sonrasında on yıllardır beklenen sonuca ulaşılmış olacak ve vatandaşlarımıza vizesiz tüm Avrupa ülkelerine seyahat hakkı gelecektir. Ayrıca ülkemizin, vizelerin 'makul bir süre' içinde serbestleşmemesi halinde geri kabul anlaşmasını tek taraflı olarak askıya alma hakkı bulunmaktadır. 

Sayın Başkan, Yüce Meclisin Değerli Üyeleri, 

Türk halkının Avrupa'nın ayrılmaz asli bir unsuru oluşunun asırları aşan mazisi vardır. İşte bu Anlaşmanın başarıya ulaşmasıyla birlikte bu bağ daha da güçlenecektir. Sayın Başbakanımız başta olmak üzere, Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’na, ve emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. 
İnsanımızın seyahat özgürlüğü önünde önemli bir engeli kaldıracak ve ekonomimizin alanını açmasına vesile olacağını umduğumuz “Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni” ve “Geri Kabul Anlaşması”nın memleketimiz için hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyor,
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.