Yayınlanma Tarihi: 09.02.2014 02:30
ARİF BALKAN

Nevşehir’in tarihi Kale Mahallesi ve çevresi yüz yıllık konaklarıyla Mardin’i, Safranbolu’yu kıskandıracak cinsten bir dokuya sahipti. 2012 yılında hayata geçirilen kentsel dönüşüm faaliyetleriyle beraber mahallenin çehresinin gecekondu yapılardan arındırılması hedeflenerek çalışmalara başlandı. İstimlak çalışmalarını yıkımlar izledi. Mahalle sakinleri, şehrin dışına yapılan toplu konutlara yerleştirildi.

STK temsilcileri tepkili
Ne olduysa bu süreçten sonra başladı. Bir türlü bitirilemeyen proje, mahallenin altında tarih öncesine uzanan bir yeraltı şehrinin gün yüzüne çıkmasıyla daha da karmaşık bir hale geldi. Yıkımlarla moloz yığınına dönen alana ilişkin proje askıya alındı. Mahallelerin muhtelif yerlerinde bulunan kültür varlığı olarak tescilli 60 kadar tarihi konaksa önce kaderine terk edildi, ardından da değerli parçaları için ‘taş simsarları’nca yağmalandı.
“Yıkılması yasaktır” tabelalarına rağmen restore işlemleri ve butik otel yapımında kullanılan tarihi taşları için yağmalanan konaklardaki talanı durdurabilmek için harekete geçen sivil toplum kuruluşları, önceki gün Nevşehir Valisi Mehmet Ceylan’la görüştü. 60 tescilli konaktan kalan 4 konak için validen yardım isteyen sivil toplum kuruluşu temsilcileri talana tepkili. Kolları sıvayan Emniyet ise konakların çevresine MOBESE kameraları yerleştirmeye hazırlanıyor.

‘Taşları götürüp satıyorlar’
Valiyle görüşen heyetteki isimlerden Kapadokya Rehberler Derneği Başkanı Aslan Özcan, yağmalanan kentteki durumu, “Düşman uçakları bombalasa bu kadar moloz yığınına çeviremezdi” sözleriyle nitelendirdi. Evleri ve tarihi dokuyu taş simsarlarından korumak için tüm mücadeleyi gösterdiklerini belirten Özcan, “Gözlerimizin önünde yağmalandı. Bahse konu evlerin yıkılması yasak ve suç olan tescilli tarihi evler. Bu eski evlerin taşları oldukça değerli. Bölgede restorasyon çalışmaları oldukça fazla. Simsarlar buradan aldıkları taşları götürüp satıyorlar. Volkanik kayaların fiziki yapısı şekil vermeye de oldukça müsait olduğu için tercih ediliyor” dedi.

 

‘Misafire hakaret gibi bir manzara’
Türkiye’de hiçbir ocakta bu kalitede taş üretilmediğini belirten Aslan Özcan, “Kimse sahip çıkmadı. Türkiye’nin birçok yerinde eski evler restore ediliyor ve kültüre mal ediliyor. Biz Nevşehir’e gelen yerli yabancı misafirlere nereyi gezdireceğiz? TOKİ konutlarını mı gezdireceğiz? Sivil mimarinin çok değerli eserleriydi. Osmanlı döneminden kalma evlerdi. Turistler otel falan istemiyorlar, taş, kaya evlerde konaklamak, şehrin dokusunu öğrenmek istiyorlar. Tescilli evleri yağmalamak tarihe düşmanlıktan başka bir şey değil. Konakların yıkıldığını gördük. Ağlamamak için zor tuttuk kendimizi. Turist kafilelerinin yolunu değiştiriyoruz, misafire hakaret gibi bir manzara” dedi.

 

‘Mardin gibi olabilirdi’
Kapadokya Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği Mustafa Karakaya ise alınmayan önlemler yüzünden yaşanılanların bir tesadüf olmadığını söyledi. Karakaya, “Bile bile böyle bir projeye girişildi. Daha sonra proje durduruldu. Şu anda orası bir harabe şekline dönüştü. Her gün evler taş simsarlarının hedefinde. 60 evden yalnızca 4 tanesi ayakta kalabildi. Eğer önlem alınmazsa o evler de yok olup gidecek. Konuyla ilgili yetkili mercilerle görüştük. Valinin talimatıyla emniyet güçleri kalan 4 ev için gereken önlemleri alacaklarını bize bildirdi. Göz göre göre tarih yağmalandı. Birbirinden eşsiz tavan süslemeleri, kapı kolları, sütunlar yağmalandı. Koruma altına alınsaydı Mardin gibi, Safranbolu gibi önemli turistik merkezlerden biriydi“ dedi.

Kaynak: http://m.milliyet.com.tr/News/Article?ID=1834034