Kapadokya'nın tanıtımı için Malezya'ya fuara giden Ürgüp Belediye Başkanı Fahri Yıldız, Kuala Lumpur (Malezya) Büyükelçisi Merve Kavakçı’yı ziyaret etti.

Başkan Yıldız ile birlikte Ürgüp'ten fuara giden Profesyonel Turist rehberi Muzaffer Büyükbaş fuarın ilk günü sonrası Kuala Lumpur (Malezya) Büyükelçisi Merve Kavakçı’yı ziyaret etti. Yıldız, Ürgüp'ten götürdüğü Türk Bayrağı, ebru sanatı ile yapılmış başörtüyü Kuala Lumpur (Malezya) Büyükelçisi Merve Kavakçı’yı hediye etti. Büyükelçi Merve Kavakçı’ya Ürgüplülerin selamlarını iletti.

Büyükelçi Merve Kavakçı ise; ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Ürgüp Anadolu'nun bağrı, Ürgüp'teki hemşehilerimize kucak dolusu selam gönderiyorum. Bizler burada Türkiye ile Malezya arasında ticaretin artması için elimizden geleni yapıyoruz.  Fuarın ikinci gününde hem Türkiye hem de Kapadokya standını ziyaret edeceğim" dedi.

Ziyarette İlk başörtülü Milletvekili Merve Kavakçı'nın babası Hukukçu ve ilahiyatçı, ilahiyat profesörü, yazar Yusuf Ziya Kavakçı'da bulundu. 


MERVE KAVAKÇI KİMDİR?

Başörtüsü sorunu denilince Türkiye’de akla gelen ikonik isim, inandıkları uğruna savaşmayı seçen kadın, Merve Kavakçı.

Ailesinden aldığı meşaleyi soluk almadan oradan oraya sürükleyerek götürdü. Belli ki öğrendiğin şeyler uğruna savaş, bazen insana aileden kalan bir miras gibiydi. Merve de anne ve babasının savaşını bir nevi devam ettirdi.

Çocukken bunca şey yaşayacağını ya da ikonik bir şekilde bir nesneyle bağdaşacak bir adının olacağını elbette bilmiyordu. Ama bir dönemin, kadının kafasının içindekiler değil de dışında ne taşıdığıyla ilgilenişi, işte bu hayat hikayesini doğurdu…

Merve, 19 Ağustos 1968’de Ankara’da, Alman Dili ve Edebiyatı Uzmanı Gülseren Gülhan ve Gürcü asıllı İslam Hukuku Profesörü Yusuf Ziya Kavakçı’nın kızı olarak doğdu. Anne babası ona Merve Safa Kavakçı adını vermişti.

1970’li yıllarda babası Yusuf Bey, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dekanı olarak görev yapıyordu. Erzurum’da yaşıyorlardı ve Merve’nin de çocukluğu burada geçecekti.

Annesi Gülseren Hanım da yine eşiyle aynı üniversitede çalışıyordu. 1974’ten sonra üniversitelerde ilk türban eylemleri başladığında Merve’nin anne ve babası ön saflarda yer aldı. İşte bu zamanlarda Gülseren Hanım, türbanıyla tepkileri üzerine çekince istifa etti. Merve de tüm bu sorunların gölgesinde ve her şeyin içinde bir çocukluk geçiriyordu.