4 Eylül 2015 Cuma günü Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan "Kardeşliği Körelten Afetler: Tecessüs, Su-i Zan..." isimli hutbe Türkiye geneli bütün camilerde okunacaktır.

 Aziz Müslümanlar!
Bir aile, en küçük hâliyle, eşler ve çocuklardan oluşmaktadır. Nine, dede, amca, dayı, hala ve teyze ile kuzenler de büyük aileyi gösterir. 

Değerli Müminler! 
Hz. Âdem ile Hz. Havva’dan başlayarak günümüze kadar insanlar hep aile kurarak çoğalmışlardır. Kıyamete kadar da bu sistem devam edecektir. Çünkü aile, toplumun temel taşıdır. Bu temel olmazsa toplumsal hayat çöker. Onun içindir ki, eşlerimiz ve çocuklarımızla hep birlikte saadet içerisinde bir hayat sürmenin yollarını aramamız gerekmektedir. 

Muhterem Kardeşlerim! 
Yüce Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerîm’de Müslümanların vasıflarını sıralarken, “Onlar, ‘Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.’ diyenlerdir.”[1] buyurmaktadır. Bu âyet-i kerîme sadece duayı değil aynı zamanda eylemi, hareketi de gerekli kılmaktadır. Yani eşler ve çocuklar ailede birbirlerinin gözlerini aydınlatacak, kalplerini, gönüllerini serinletip genişletecek bir karaktere sahip olmalıdırlar. 

Yüce Rabbimiz bir başka âyet-i kerîmede eşlerden birbirlerine huzur kaynağı olmalarını ve aralarında sevginin, merhametin hüküm sürmesini istemektedir. “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”[2] buyuran Rabbimiz, ailenin huzurunu, ailedeki sevgi ve merhamet yoğunluğunu kendi varlığına delil göstermektedir. 

Muhterem Cemaat! 
Öyleyse bir Müslüman, evinde huzurun, sevginin ve merhametin kaynağı olacaktır. Eşi de öyle olacak, çocukları da öyle olacaktır. Bu tek taraflı değildir. Ana, baba bir araya geldiğinde çocuklar huzur bulacak, çocuklar ana babalarıyla beraber olduklarında merhameti hissedeceklerdir. 

Ana, babayı kollayacak, baba da anayı. Biri diğerine üstünlük taslamayacak, çocuklarını da aynı ahlak üzere yetiştirecek, çocuklarına örnek olacaklardır. Çünkü, “Onlar sizin örtünüz, siz de onların örtülerisiniz.”[3] buyuran Yüce Rabbimiz, sevgide, merhamette, huzurda, korumada hem anayı, hem de babayı aynı derecede görevli kılmıştır. 

Muhterem Müslümanlar! 
Çocuklarımız sevgiyi bizden, yani anasından, babasından, teyzesinden, amcasından ya da komşu büyüğünden öğrenecektir. “Evladım, iyi bir insan ol!” demekle o çocuk iyi bir çocuk olmaz. Demek ki çocuklara karşı ailece olduğu kadar, bütün bir toplum olarak da örnek olma görevimiz vardır. 

Her şeyden önce, ailemizin, çocuklarımızın rızkını helal yollardan arayacağız, onların ahlakının İslam ahlakı olmasını temin edeceğiz. Onların dinî bilgi ve terbiye ile büyümesi, dinî inanç ve değerleri öğrenmesi, sosyal davranışları kazanması, bizim boynumuzun borcudur. Onların eksik ve hatalarını korkutucu, ürkütücü, emredici ve dinimizden soğutucu şekilde değil, özendirici bir yolla gidermeliyiz. 

Rabbim hepimizi bu bilinçle hareket eden kullarından eylesin. 

[1] Furkan suresi, 25:74
[2] Rûm suresi, 30:21
[3] Bakara suresi, 2:187