Türk Eğitim-Sen Nevşehir Şubesi Yönetim Kurulu Adına Şube Başkanı Tayfur Urgenç, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma  Gençlik ve Spor bayramı ile ilgili açıklama yaptı.

Urgenç; açıklamasında “Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra M. Kemal'le röportaj yapmaya gelen batılı gazeteci M. Kemal'e doğum gününü sorduğunda M Kemal'in verdiği cevap; ‘Neden 19 Mayıs 1881 olmasındır. Türkiye devletinin doğum günü olan 19 Mayıs tarihini kendi doğum günü olarak ifade etmiştir. Bugün Atatürk'ün doğumunun 137.yılı, Bağımsızlık Savaşımızın başlangıcının 99.yılıdır.

19 Mayıs Ata'nın isteği üzerine 1937’de Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanmaya, 1981 yılında da çıkarılan kanunla da Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor bayramı olarak bir Gençlik şölenine dönüşmüştür. Bugün balkonlardan pencerelerden sarkan Türk bayraklarıyla adeta bir gelincik tarlasına dönen güzel ülkemde oluşan bu manzara bir zorunluluktan değil gönül pınarlarından süzülen sevginin yansımasıdır. Bugün Hâkimiyeti Milliye'den, İradeyi milliyeye giden yolun başlangıcıdır.

600 yıllık Muhteşem Osmanlı Devleti İç ve Dış baskılara dayanamamış ve emperyalizmin hasta adamı haline gelmiş, Sömürgeci devletler Şark Meselelerini çözmek için Mondros mütarekesinden sonra Anadolu'yu bin yıllık Türk Yurdunu, kederi kederimize, kaderi kaderimize, sevinci sevincimize benzeyen güzel yurdumu, ölümsüz vatanımızı işgale başlamışlardı. Gazeteci yazar H. Cevizoğlu'nun şu ifadelerini o günleri hatırlatması açısından tekrarlamakta yarar var;

 "Ve Manzara Dün 1919-1920 yılları, Hükümet aciz haysiyetsiz ve korkaktı! Devlet içten ve dıştan çökertilmeye çalışılıyordu. Yabancı memurlar ve ajanlar yurdun her yanında faaliyetteydi! Bir Lider aranıyordu! Demiryolları bizim değildi! Kömür, şehir ışıkları ve suları, rıhtımlar, limanlar bizim değildi! Bu memleketin size ait olduğunu söylüyorsunuz. Neyiniz var bu topraklarda? Deseler, öz canımızı ve camilerimizi gösterebilirdik! Değil bankamız, bankalarda çalışan Türk Memuru bile yoktu! İtalyan, Balkan, 1.Dünya Harbi ve Kurtuluş savaşı sırasında iç ve dış tahriklerle irili ufaklı 60 kadar isyan olmuştu! Padişah, halife, vezirler ve paşalar millete ihanet etmişlerdi nice edebiyatçılar, şairler halka sövmüşlerdi."

 Bu durum ve vaziyet karşısında yapılacak tek bir şey vardı, Anadolu'ya geçip Kurtuluş savaşını başlatmak, 9. Ordu Müfettişi olarak 16 Mayısta İstanbul'dan ayrılırken İstanbul Boğazından çıkmadan Üsküdar’da O tarihin seyrini değiştirecek Bandırma Vapuru İngilizler tarafından durduruldu, arama yapıldı, silah ve cephane bulamadılar, Vapurdakilerin hedefini de algılayamadılar.

Bu hedefi Mustafa Kemal İstanbul'a bakarak yaverine şöyle dile getirmektedir. Biz Anadolu'ya Kurtuluş için gerekli olan ideal ve imanı götürüyoruz. 3 günlük yolculuktan sonra 19 Mayıs 1919'da Samsun'da.

O günü Nutuk'ta şöyle ifade ediyor.

1919 yılı Mayısının 19. günü Samsun'a çıktım. Durum ve genel görünüm: Osmanlı devletinin dahil bulunduğu grup savaşta yenilmiş, Osmanlı ordusu zedelenmiş, şartları ağır bir antlaşma imzalamış, millet yorgun ve yoksul. Ordunun elinden silah ve cephanesi alınmış, Yunanlılar İzmir'e çıkmış, ülkedeki düşmanlar devleti çökertmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Bu manzara karşısında esas olan nedir? Türk milletinin onurlu ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.

Ya bağımsızlık Ya ölüm! Parolasıyla başlayan mücadelede Erzurum'da ’Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür parçalanamaz.’ Sivas'ta; ‘Milli meclis toplanmalıdır.’ Diyor Kuvay-ı Milliye Ruhunu oluşturuyordu. Afyon'da karlar üzerinde dinlenirken, Sakarya'da; ‘Hattı müdafaa yoktur. Sathı müdafaa vardır o satıh tüm vatandır’ diyerek Türk Harp sanatını dünyaya öğretirken, 26 Ağustos'ta Atını Şaha kaldırmış Ordular İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!’ derken görüyoruz, Artık Özgürlük-bağımsızlık Türküleri söylüyor Türk Gençliği, İzmir kıyılarında, İstanbul'da. Askeri zaferleri; siyasi ve ekonomik zaferlerle taçlandırıyor, Halkını modernleştiriyor bir dizi inkılâplarla.

Öte yandan 19 Mayıs törenlerine 2012 yılında sınırlama getirilmesi, stadyumlarda, hipodromlarda tören yapılmasının önüne engeller konulması Türk Eğitim-Sen’in hiçbir zaman kabul etmediği bir husustur. Gençlerimiz yine eskisi gibi, görkemli törenlerle, adına yakışır, günün anlam ve önemini anlatan şekilde 19 Mayıs’ı kutlamak istemektedir. Milli bayramlarımıza hak ettiği saygıyı göstermek ve tarih bilincini yüreklere, beyinlere nakşetmek milli bir sorumluluktur.

Tıpkı Atatürk’ün Gençliğe Hitabesindeki gibi, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifesinin Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmak olduğunu bilen Türk gençliği, muhtaç olduğu kudretin, damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunu da haykırmaktadır. Türk milleti rahat olsun; biz eğitimciler fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, Cumhuriyetimize ve devletimize bağlı nesiller yetiştirmeye devam edeceğiz.

Atatürk Gençliğe hedefini belirtiyor.

Çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak. Bunun nasıl olacağını miras olarak bırakıyor, Amerikalı gazetecinin Türkiye'nin ne zaman Amerikanlaşacağını yâda batılılaşacağını sorduğunda verdiği cevapla Atatürk gençliğe diyor ki;‘Türkiye hiçbir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne de batılılaşacaktır. Türkiye sadece kendi öz kültürüne dönecektir. Ve biz bugün Atamızdan aldığımız Ruhla Türk Gençliği olarak haykırıyoruz: “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE., dedi.

Tayfur Urgenç

Türk Eğitim Sen Nevşehir Şube Başkanı”