Kır Bağlarında otururduk. Evimizin penceresinden bakınca Nevşehir Kalesi görünürdü. Önce Kır Bağları kesildi, biçildi, parsellendi. Sonrasında ise Nevşehir kalesinin süsleyen o tarihi ilk yerleşim yerlerindeki binlerce evler yıkıldı. Beton yığınları hızla çoğaldı ve çopğalacak. Bunun adı şehirleşme imiş. Şimdilerde Nevşehir de sözde Şehirleşmenin acı bedelini ödüyoruz.

 

O yemyeşil çimenler arasında biten mor sümbüller ve papatyalar artık maalesef yok. "Eski toprak" dediğimiz o güzel insanlar da bir bir göç etti. Şimdi yükselen beton yığınları arasında başını taştan taşa vuruyor insan.

 

Nevşehir Kalesi, bulunduğu yerde direnişini sürdürüyor. Yıkımlar onca ata yadigarı evleri yok etsede Perdelense de eski güzellikler unutulmaz, unutulmaz...

 

*

 

Ölüm hiç değişmeyen gündem. Yeryüzü hesabını bozan ölüm... Hatırlamakta hayır var. Asıl yurda dönüş bir gün ama mutlaka. Fani olduğunu ne çabuk unutur insan. Dünyaya kazık çakmaya gelmedik. Dünya hakkı verilmesi gereken bir gölgelik. İki kanat gibi iki dünyalı olmalı insan. Öteleri hesaba katmadan yaşamak aldanışları çoğaltır. Tek dünyalı değil, iki dünyalı...Takip mesafesinde dünya. Yoksa kuşatıverecek bu dünyanın çetin halleri. Uyarır, sınırları gösterir, uyandırır ölüm !

 

*

 

Çocuk takvimi çekip aldı. Yaprakları bir bir koparmaya başladı. Şubat kuş olup uçtu. Mart ortasından yırtıldı. Nisan tir tir titriyor. Çocuğun elinde çırpınıyor takvim. Geçmiş zamanmış, şimdiki zamanmış, gelecek zamanmış... Zamanı aşan bir sesle "Anne" diye seslendi çocuk "Anne".

 

*

 

"Tarafsızım" diyen kişiye kıymet verme. Cemil Meriç ne güzel söylemiş: "Tarafsız olduğunu söyleyen kişi, şahsiyeti felce uğramış kişidir."

 

*

 

"Durmayalım" şiirinde bir ayete işaret ediliyor: "İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır." Öyleyse kavlî duanın devamında fiilî dua şart oluyor.

 

Mehmet Âkif'in şiirlerinde ele alınan konular, yaşanan sorunlar aradan yıllar geçmesine rağmen devam ediyor. Yoksulluk, kimsesizlik, İslam dünyasının dağınıklığı, insanlığın perişan halleri, yaşanan yenilgiler ve çözüm önerileri.

 

Evet, "hayatı, şiirinden büyük adam". Derdi şiir değil, insana ulaşmak. Hakikate dair işaretler sunmak. Doğudan yükselen bir ışık...

 

Mehmet Âkif -maalesef- birkaç şiiri ile anılıp üstü örtülen bir şahsiyet. Halbuki örnekliği üzerinde önemle durmak gerekiyor. Duruş sahibi, izzetli…

 

 

*

 

"Edebiyat dergileri, kelimeleri çalınmış yerlilerin, savunma yerleri ve sığınaklarıydı."  Mürsel Sönmez

 

 

*

 

Şehre vardık. Uzak toprak, nerede kuşlar? Bankalar karşıladı bizi. Yağmur birden durdu.

 

*

 

Eğitimin önemi, gerekliliği sadece okulda mı anlatılır? İnsanın olduğu yerde eğitim-öğretim konuları elbette dile getirilecektir.

 

Derdimiz insana ulaşmak ise vasıtaların, mekânların çeşitliliği şart oluyor. Camiideki şair Mehmet Âkif, yaptığı konuşmalar ile kurtuluşu anlatmıştı. Burada önemle olan muhataplara ulaşmak ve konunun önemini bildirmek. Onlar rahatsız olacakmış, olsun. Onlar iğdiş edilmiş beyinleri ile hayra vesile olacak her güzel hareketten rahatsız olurlar. Yıllardır aba altında sopa göstermek suretiyle derin milleti yok saymaya çalıştılar. Işığı taşıma, yayma cehdinde olan insanımıza hep engeller çıkardılar. Zavallı köhnemiş zihniyet...

 

Millet ile buluşmayan fikir sönecektir. Muhataplar nerede ise -uygun şartlar sağlandığı sürece- elbet anlatılacak.

 

 

*

 

"İslâm ve realite. İşte bu iki kelime, Âkif'in bütün şiirini özetler" Sezai Karakoç (Mehmed Âkif, s.36, 6.baskı, Diriliş Yayınları)

 

*

 

Akmedrese çatısı altında hoş bir sada...YAZSANBİR etkinlikleri kapsamında bugün Safahat Okumalarının ikincisi gerçekleşti. Mehmet Âkif'in dile getirdiği sorunlar, sıkıntılar bugün de devam ediyor. Sanki günümüzü anlatıyor. Çağına kulak veren, duyarlı bir yürek. Şiirci değil, öykücü değil; derdi olan inanmış bir şahsiyet Mehmet Âkif. Bugün masabaşı şiir yazanlar, neden okunmadıklarını bir düşünsünler. Hayattan, insandan, hakikatten kopuk bir edebiyat-sanat ortamı var. Hayatın içinde şair, cephede şair ve Safahat'ta insan sesleri... Fatih Cami, Hasta, Küfe, Mahalle Kahvesi... Hayat esere yansıyor. Toplumun halleri, insanın halleri bir gerçeklik içinde anlatılıyor.

 

*

 

Dünyanın özeti: "İşte geldik gidiyoruz..."

 

 

Alıntı: Murat Soyak