İşte geçtiğimiz gün tüm kalbimizle gönlümüz Soma da gözümüz Televizyonda pür dikkat izlerken birden FİB Haber Merkezi telefonumuz acı acı çaldı.Telefonu açtığımda karşımda Göreme Turizm geliştirme kooperatif başkanı Sayın Mustafa Durmaz vardı....

Kapadokya sevdalısı bir isim Mustafa Durmaz....Kendisini bölgede tanımayan sevmeyeniniz yoktur galiba.Çünkü yüreği büyük tam bir memleket aşığı gönül dostu bir isim.Soy ismi gibi hiç "Durmaz", yorulmaz gücünün son damlasına kadar memleket hayrına düşünür didinir durur...

Kısık bir sesle Fikret Bey kardeşim, Soma Faciasında yüzlerce şehidimiz varken sana nasılsın demiyeceğim... 77 Milyonun şu durumda nasıl olabileceğini kendimden biliyorum.

Sürekli Düşünüp duruyorum akşam yatağa girdiğimde gözüme uyku girmiyor uyuyamıyorum.Soma şehiti ailelerimiz ve evlatları için acaba neler yapabiliriz, bir kampanya başlatsak,Manisa nın Valisi bizim eski Nevşehir Valimiz Abdurrahman Savaş beyi arasak... Ya nolur bir şeyler yapalım bu acıyı paylaşacak şehit ailelerimizin yaralarına merhem olabilecek bir şeyler yapsak....

İşte şimdi bence tam zamanı,Osmanlı torunları haydi iş başına...Dünden bugüne ecdadlarımızın birer evlatları olarak Mazlumların Dünyadaki en büyük destekçileri bizler değilmiyiz.Daha dün Japonya daki depremde zarar gören psikolojileri bozulan Depremzede Aileleri Kapadokya da misafir etmedik mi? Daha dün Nevşehir den 161.Yardım Tır'ımızı Suriye deki mazlum müslüman kardeşlerimize dualarla göndermedik mi ? İşte tam zamanı artık yas değil iş zamanı.Artık Dualarımızla desteklerimizle SOMA'daki kardeşlerimize destek verme zamanı....
-Mustafa Durmaz abimizinde dediği gibi artık bir şeyler yapma zamanı...

Tüm Kapadokya da ki hemşehrilerimizi Soma için desteğe davet ediyoruz... Bakın Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Soma'daki çocukların travma tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını, çocukların psikososyal takviyesi için 70 uzman rehber görevlendirdiklerini bildirdi...

İşte Bu Şehit madencilerimizin Aileleri yada çocuklarını Kapadokya da misafir edelim mesela...Bilmiyorum ama herkes düşünsün inanıyoruz ki mutlaka herbirimizin yapacağı bir şey var bu konuda....Güzel gelişmeleri sizlerle paylaşmak için sabırsızlanıyor.Soma ya Kapadokya dan uzanacak bir elin sesini nefesini bekliyoruz...


Bu haberi yaparken aslında kendisinden de izin almadık.Memleket için hayrına olacak Kapadokya Göreme konusu olduğunda nefes nefese kalan kalbi küt küt çarpan hassasiyet sahibi bir Değerimiz Mustafa Durmaz büyüğümüz ağabeyimiz reklam kokan hareketleride hiç sevmediğini de bile bile yaptık ... Reklam olsun diye değil onu zaten tanıyanlar iyi bilirler nasıl büyük bir yüreğinin olduğunu, amacımız bu hassasiyetleri taşıyan insanları barındıran yüce Anadolumuz canımız ülkemizde memleketimizdede böyle güzel örneklerin hala var oluşudur. Umudumuz ümidimizdir Durmazlar...Allah razı olsun...!


Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir
"Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir." Hadis
İslam dini insanların dünya ve ahirette huzur ve mutluluğunu sağlayan bir dindir. Toplumun huzur ve saadeti toplumda birlik, beraberlik, paylaşma ve yardımlaşma ile gerçekleşir. Bu nedenle İslam paylaşma ve yardımlaşmaya oldukça önem verir. Paylaşma ve yardımlaşma ile fakir ve muhtaç olan insanlar ile zenginler arasında manevi bir bağ kurulur. Zenginler zekat ve sadakalarla fakirlerin yardımına koşarken aynı zamanda kalplerinde onlara karşı şefkat ve merhamet duyguları da gelişir. Fakir ve yoksul insanlar da aldıkları bu zekatlarla hem ihtiyaçlarını karşılarken aynı zamanda zenginlere karşı hürmet ve saygıları artar. Bu aynı zamanda fakirlerin zenginlere karşı duyduğu haset ve kıskançlık duygusunu da ortadan kaldırır.

İslam Dini paylaşma ve yardımlaşmaya akrabalardan ve yakından başlamayı öğütler. Kur’an-ı Kerim’de  Allah’u Teâla “…Anaya, babaya, akrabâya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve mâliki bulunduğunuz kimselere ihsân ile muâmele edin, iyi davranın…” (en-Nisâ, 36) buyurmaktadır.  İnsanların en fazla muhatap olduğu kişiler komşularıdır. Peygamber efendimiz (sav)’de  komşu haklarına son derece önem verir.  Bir hadisinde şöyle buyurur. “Cebrâîl bana, dâimâ komşu hakkını tavsiye ederdi. Öyle ki ben, komşuları birbirine mîrasçı kılacak zannetmiştim!” (Buhârî, Edeb, 28 buyurmuştur.

Yine Ebu Zer (ra) dan rivayet edilen bir başka hadiste peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: «Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy. Sonra da komşularını gözden geçir ve gerekli gördüklerine güzel bir şekilde ikrâm et!»” (Müslim, Birr, 143) buyurmuştur. Bu hadis ile Peygamber Efendimiz (sav) herkesin şartları ölçüsünde komşuna yardım etmesini tavsiye eder. Bu nedenle şartlarım zor imkanım az gibi mazeretler komşuya yardım etmeme ve ona seyirci kalma hususunda geçerli bir mazeret değildir. Her kes komşusunu takip etmeli kendi imkanları ölçüsünde yardımda bulunmalıdır. komşunun hak ve hukukun çokluğundan dolayıdır ki Peygamber Efendimiz (sav) bu hakkı yerine getirmeyen ve korumayan kişilerin imani ve vicdani sorumluluğunu yerine getirmediklerini bu hadisle dile getirmiştir. “Komşusu açken tok yatan kimse bizden değildir.” (Hâkim, II, 15; Heysemî, VIII, 167)