Birilerine göre ellerinde 3 dosya kaldı.Sanmam.. Çoktur çok!

Bu tür kasetler ve dosyalar her zaman ve her yerde vardır..

Bu kaset işi lanetli bir iştir.. Bu işler kendiliğinden olmaz.. Ona kadını gönderen ya da onu kadına götüren bir kumpas kurulur.. Adamı tuzağa düşürürsünüz. Bazan bu işe bir kılıf da uyduruluyor, “gizli nikah” filan da kıyılır icabında, gizli nikah nasıl oluyorsa!

Sonra bu ilişkiyi kayda alırsınız, ardından şantaja başlarsınız..

Kaset ve dosya bu anlamda, oltaya takılan yem gibidir..

Bu tuzağa düşenler, tamam anladık, haindir de… Bu tezgahı kuranlar, bu kasetler üzerinden şantaj yapanlar esas alçaktır!

Bir ahlaksızlığı ve yolsuzluğu yakalayacak, 14-15 ay bekleyeceksin.. Bu işi yapanlar, o ahlaksızlığı yapanlardan daha ahlaksız insanlardır.. Bir yanlışı yakalayıp, onun üzerinden başka yanlışlar planlamak ahlaki bir davranış değildir.. Hele bunu meslek edinmişseniz, o zaman bir “pezevenk”, sıradan bir fahişeden daha alçaktır.. Bu işler de o işlerin pezevenkliğidir. Eğer bunu siyaset için yapıyorsanız siyasi pezevenk olursunuz!

Yolsuzluk yok demiyorum, yolsuzluk ve ahlaksızlık üzerinden oy devşirmeciliğini, bu işi tehdit ve şantaj vesilesi yapanları itham ediyorum!

Bugüne kadar neredeydiniz?

Hele bir de Numan Kurtulmuş olayında olduğu gibi tamamen uydurma kasetlerle yapılan siyasi tetikçilik var. O esfeli safilin seviyesi artık!

Bu kaset ve dosya koleksiyoncularının elinden kendi adamları da dahil birçok kişinin kasedi ve dosyası vardır. Bunlar kardeşlerini bile fişlerler.. Çünki bu bir hastalık, herkesten ve her şeyden kuşkulanırlar.. Şuuraltları kendilerini rahat bırakmaz. Hizmet ettikleri efendilerini bile fişlerler gerektiğinde..

Kimi media tetikçileri vardır.. Piyasada bir işadamının açığını yakalar ve el altından bir adamla elde ettikleri belge ve görüntüleri kendisine ulaştırıp, ya reklam isterler, ya da açıktan para.. İstediklerini alırlarsa ne ala, alamazlarsa namus, şeref, vatan, millet diye adamın üzerine yürürler.. Namus şovu yapar bu entelektüel fahişeler!

Bu tezgaha gelen ya da bu işe bir şekilde bulaşanlar, kendilerinden hesap sorulmaması için rakipleri, etkin ve önemli isimlerle ilgili kaset ve dosya koleksiyonculuğuna başlarlar, ki icabında dehşet dengesi oluştursunlar..

Manken kızlar başlarından geçenleri anlatsalar, kendilerine teklif edilen işleri.. Reklamcılar, katalog çekimi yapanlar vesaire, vesaire.. Herkesi tuzağa düşürmek için bir yol vardır..

Her politikacının, yüksek bürokratın, belli bir ölçeğin üstündeki işadamının kapısını tekrar tekrar çalarlar. Basın çalar, mafia çalar, derin yapılar, istihbarat örgütleri, herkes çalar.. Yeter ki, sizde eğilim görsünler. Görmeseler de denerler! Onun için piyasada herkesimden yüksek miktarda kaset ve dosya arşivi vardır.. Bu işin şeyhi, işadamı, siyasetçisi, bürokratı yok! Herkes bu kirli oyunun tehdidi altındadır..

Bakıyorum da, halk bu süreçte bu kirli oyunun farkına vardı.. Kaset ve dosyalara inanmıyor, en azından bu işin bir hak ve hukuk arayışının ürünü olmadığını biliyor.. Bu işlerin kimin kasasından çıktığını biliyor ve onların kurban seçilen kişiden daha namuslu olmadığını biliyor..

Cemaat bu konuda da çuvalladı.. Çantalarındaki kasetler ve dosyalar ellerinde patlayacak..

Bu sürecin bir diğer faydası da şu “Temiz toplum” için toplumda bir bilinç oluştu.. Seçimden sonra bu bilinç siyasi bir talebe dönüşecek.. Kimse eskisi kadar kolay yolsuzluk istese de yapamayacak!

Kaset ve dosya şantajcılığı ilk kez böylesine geri tepen bir silaha dönüştü. Bu tür tetikçilik artık eskisi kadar iş yapmıyor!

Bu kaset bombardımanı 15 Mart’tan sonra başlayacakmış.. Zaten martın dördü oldu.. Son hafta zaten seçim haftası.. Öyle bir zamanda dosyaları, kasetleri piyasaya sürecekler ki, kimse ne olup-bittiğini anlamadan, işin aslı araştırılmadan, “çamur at izi kalsın” hesabı, hedeflerindeki herkesi suçlayacaklar.. O karambol içinde insanların zihinlerini bulandıracaklar, bu bulanık ortamda oy avcılığına çıkacaklar..

Seçimlere çok az bir zaman kaldı ve paralel yapının ne yapabileceği belli. Toplum oynanan oyunun farkında..

Bu arada muhalefet buharlaştı.. İktidara karşı “topyekun bir saldırı” başlattılar.

Derin devlet ve paralel devlet bugün birlikte hareket ediyor.. Muhalefet iktidara karşı kendi arasında açık bir koalisyon oluşturdu. Ama öyle anlaşılıyor ki, bu amorf ittifak kendi kendini notralize edecek.. Öte yandan iktidar partisi kendi içinde olağanüstü bir dayanışma ve hareketlilik yaşıyor..

Cemaat neyi elde etmek istiyorsa hızla ondan uzaklaşıyor.. AK Parti ise bu kavgadan kazançlı çıkacak gibi gözüküyor.. Onun için de cemaat, iktidar partisinin oy kaybı senaryoları yerine, sanki, seçimi tartışmalı hale getirmek için kolunu sıvayacak gibi, ama onu da yüzlerine gözlerine bulaştırırlarsa şaşmamak gerek. Bu kibir, bu gurur, bu güç sarhoşluğu, akıllarından büyük öfkeleri ile başka ne yapabilirlerdi ki! AK Parti, 17 Aralık öncesine göre bugün daha güçlü..

Selâm ve dua ile..

Abdurrahman Dilipak köşe yazısı