NEVŞEHİR(MHA) Nevşehir’in en aktif kadın sivil toplum kuruluşlarının başında gelen Kapadokya kadın dayanışma derneği başkanı Hayriye Demirbilek, ülkemizde kadına şiddet konusunda en önemli algının kadının her anlamda güçsüz bırakılması olduğunu söyledi.

Kadına şiddet konusunda eğitimin çok önemli bir rol oynamadığını ifade eden Kapadokya Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Demirbilek, Erkek egemen bir toplumda kadının kendisini ifade edemediğini ve bu nedenle de şiddete uğradığını dile getirdi.

Demirbilek, “Türkiye’de kadın dayanışması 2000’li yıllardan itibaren yükselmeye başladı. Bu konudaki girişimler her geçen yıl daha da ileriye gidiyor ve kadınlarımız artık kadın olduklarının bilincine ulaşıyor. Türkiye genelinde güzel çalışmalar var. Hatta uluslar arası düzeyde de çalışmalar yapılıyor artık ülkemizde. Kadına şiddet konusunda ülkemizde önemli gelişmeler yaşandı. 2014 Ağustos ayında çıkarılan kadına şiddet konusundaki kanun ile birlikte kadının şiddete karşı korunması, şiddete uğrayan kadınların kanun çerçevesinde koruma altına alınması konularında iyileştirme sağlandı. Ülkemizde kadının etkin bir şekilde korunması için kanunların değişmesi gerekiyor. Kadına şiddet konusunda bazı eksiklikler var ama önümüzdeki yıllarda bu konudaki çalışmaların en daha seviyelere ulaşacağını umuyorum. Kadına yönelik şiddette en büyük nedenlerden biri kadının güçsüzlüğü. Bu konuda da kadının erken yaşta evlendirilmesi yatıyor. Erken yaşta evlendirilen kadın okuyamıyor. Okuyamadığı için istihdam imkanlarından yeterince yararlanamıyor. Ekonomik özgürlüğünü kazanamıyor. Öte yandan ata erkil, erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz. Erkeğin hükmünün geçtiği toplumda kadın hep ikinci planda kalıyor. Anasından babasından kocasından gördüklerini çocuklarına ve torunlarına öğreten toplum yapısında ben zannetmiyorum ki hiçbir oğluna anne git de gelini döv demez diye düşünüyorum.  Kadına göre şiddetin ülkemizde eğitimle ilgili çok ilgisinin olmadığını düşünüyorum. Gelenek, görenek ve aile yapımızdan kaynaklanıyor. Okumak, Üniversite bitirmek belli oranda insanımıza kariyer sağlayabiliyor ancak dünya görüşünü farklılaştırmak anlamına gelmiyor. Ne oluyor, İstanbul’a, İzmir’e ya da Türkiye’nin dört bir yanına eğitim için gidiyor gençlerimiz. Ama ailesinden gördüğü gelenek ve görenekleri değiştirebiliyor mu?. Büyük oranda hayır. Durum böyle olunca eğitimin çokta aile içi şiddet konusunda rol aldığını zannetmiyorum. Okuyan kadınlarımızda şiddete uğruyor ama dillendiremiyor. Kadınsanız zaten her şeyi hak ediyorsunuz diye bakılıyor toplum içerisinde. Bunun okumuşu, okumamışı diye bir şey yok. Kadın da çalışıyor ama gelip evin işlerini, kocasının yemeğini ve hizmetini, çocuklarının hizmetini yapmak durumunda kalıyor” açıklamalarında bulundu.