İlkadım: Sevgide sıralama nasıl olmalıdır? Allah muhabbetinde sınır söz konusu mudur?

    Mehmet TEMİZ:    Sevgide sıralamayı Cenab-ı Hak Maide suresinin 55. ve 56. Ayeti kerimelerinde beyan buyurmuş: “Sizin en ziyade sevmeniz gereken dostunuz ancak Allah’tır, Rasûl’üdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü’minlerdir. Kim Allah’ı, O’nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir.”

     Demek ki sevgi sıralamasında, her şeyi bize veren, sevgiyi de bize kazandıran, gönlümüzde sevgiyi yeşerten ve geliştiren Cenab-ı Hak ilk sıradadır. Her şeyin sahibi olan ve her şeyi bize ikram eden o zât-ı ecellü âlâyı tabiki en çok sevmemiz gerekmektedir. Allah ve Rasûl’ünün sevgisinden sonra mü’minleri de sevmemiz lazım. Mü’minlere sevgi de Allah’a olan bağlılıkları ile orantılıdır. Onlar Allah’a ne kadar kulluk yapıyorlarsa bu derece sevilmelidir. Nitekim 55. ayeti kerimenin devamında sevgiye layık olan müminlerin Cenabı Hakkın emirlerine boyun eğen, namazlarını dosdoğru kılıp zekâtlarını veren mü’minler olduğu bildiriliyor.

 

 

     56. Ayeti kerimede de Allah’ı ve Rasûl’ünü en ziyade sevenlerin Allah’ın lütfu keremiyle muhakkak galip olacaklarını bildiriyor. Bütün davalarında her türlü kazanca, her türlü nimete kavuşacak olanlar bunlardır. Mü’minleri sevmenin alameti ise onlarla daima hem hal olmak, onların halleri ile hâllenmektir. Yani mü’minin bir sevinci varsa paylaşması, bir sıkıntısı varsa birlikte yaşaması o mü’mini sevdiğinin alametidir. Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselam “Allah için sevmek, Allah için buğzetmek imandandır.” buyuruyor.

       Cenabı Hak Ali İmran suresinde sevginin kaynağının Rasûlü Zişan Efendi’mize tebaiyyet olduğunu, onun mübarek sünnetlerine tabi olmakla ancak bu sevgiye, Allah’ın rızasına ve bağışına nail olunacağını bildiriyor. “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.”( Ali İmran, 31)

      Öyleyse sevginin en önemli vesilesi Efendimiz aleyhisselatu vesselama tebaiyyettir. Ona tabi olan muhakkak ki sever, sevilir ve bağışlanır. Yine Cenabı Hak Ali İmran suresinin 118. Ayeti kerimesinde “Ey iman edenler, kendi mümin kardeşlerinizden başkasını, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin...” buyurmaktadır. Yine Cenabı Hak Tevbe suresinin 23. Ayeti kerimesinde “Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir.” buyuruyor.

İlkadım: İnsan yaratılanı niçin sevmeli? Sevince kazancı nedir?     

Mehmet TEMİZ:   Bir kul Allah ve Rasûl’ünü sevince Cenabı Hak o kulunu hem bağışlıyor hem de o kulunun gönlüne kendi sıfatlarını koyuyor. Kalbinde Cenabı Hakk’ın merhamet sıfatı tecelli eden bir mümin bütün mahlûkatı sever ve mahlûkata Hak nazarı ile bakar. Hak Teâlâ hazretleri bütün kullarının yaptıklarını görüyor ve biliyor: Kimi itaat ediyor, kimi isyan ediyor. O rahmetiyle isyan edenlere bile hemen ceza vermiyor, rızıklarını kesmiyor, eğer tövbe ederlerse günahlarını bağışlıyor. Ama tövbe etmese bile Cenabı Hak onu rızıklandırıyor. İşte bir mü’min de Allah ve Rasûl’ünün sevgisi vesilesiyle ilahi sıfatlarla muttasıf olunca Cenabı Hak o kulunun kalbine kendisinin sıfatlarını koyuyor. O kul, ilahi rahmetle mahlûkata bakıyor ve affedici oluyor. Suç işleyeni hemen cezalandırmıyor, dışlamıyor. Tam tersine onunla ilgileniyor, hidayeti için dua ediyor.

      İlkadım: Sevgi ile merhamet ya da Allah’ın rahmet sıfatı arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir?

    Mehmet TEMİZ:    Sevgisizliğin, buğzun ve düşmanlığın yaygın olduğu bu zamanda mümin tam tersine insanları merhametiyle, affıyla, sevgisiyle kucaklamalıdır. Musa Topbaş Efendi’nin güzel bir tabiri vardı: Allah sevgisinden, Resulullah Aleyhisselatu vesselam Efendimizin mübarek sünnetlerinden uzak olan bir Müslüman ne kadar âlim olursa olsun merhameti olmadığı için hemen ceza kılıcını eline alır. Birisi bir suç mu işledi, hemen “Sen şu ayete aykırı davrandın, sen şu sünnete aykırı davrandın” diye ceza kılıcıyla ona vurur, onu cezalandırır. Ama Allah ve Rasûl’ünü seven Allah’ın sevgili kulları, öyle değildir. Onlar Hakkın sıfatı ile muttasıftır. O merhamete, sahiptirler. Onlar bir hata görünce setreder, hatayı işleyenin hidayeti için duacı olur. Ona mehil verir, hemen cezalandırmaz. Zaten Cenabı Hak da kullarını hemen cezalandıracak olsa yeryüzünde bir tek mahlûk kalmazdı. Nitekim Cenabı Hak Fatır suresinin 45. Ayeti kerimesinde “Eğer Allah, insanları kazandıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Lakin onları belli bir süreye kadar tehir ettirir...” buyuruyor.

      Cenabı Hak bu kainatı severek yarattı, yoktan var etti. Ama ne için? İmtihan için. Cenabı Hak o kadar merhametlidir ki bir kul ömrü boyunca günah işlese, bir defa gönülden tövbe etse, Cenabı Hak onun bütün günahlarını bağışlıyor. Efendimiz aleyhisselatu vesselam: “Ettâibu minezzenbi kemen lâ zembelehu” Yani “Günahına tevbe eden o günahı işlememiş gibi olur.” buyuruyor.

      Merhametin zirvesi Efendimiz aleyhisselatu vesselamdır. Çünkü o bütün kâinata rahmet olarak gönderildi. Bizim için rahmet olduğu gibi inanmayanlar için bile rahmettir. İnanmayanlara olan rahmeti, Cenabı Hakk’ın onlara mehil vermesidir. Cenabı Hakk’ın inanmayanlara azabını tehir etmesi bu rahmetin neticesidir. Günahkâr bir kimseyi tevbe ettiği takdirde bağışlaması yine o rahmetin eseridir.

      Allah ve Resulünden sonra sevgimiz müminleredir. Onların da vasıflarını Cenabı Hak bildiriyor. O müminler Allah’a boyun eğen, teslim olan, hakkıyla Cenabı Hakkın emir ve yasaklarına uyanlardır. O müminlerin özellikle iki sıfatı vurgulanıyor. 1. Tam Cenabı Hakka teslim olan, boyun eğen. 2. Namazı dosdoğru kılan ve zekâtlarını doğru olarak hesaplayıp eksiksiz veren. İşte bu vasıftaki müminler sevgili müminlerdir.

     İlkadım: Allah muhabbetinde belirli bir sınır söz konusu mu?

     Mehmet TEMİZ:    Allah ve Resulünün sevgisinde sınır yoktur. Kişi ne kadar Allah’a yakın olsa o kadar sevgisi ziyadeleşir. Burada sevginin ölçüsü marifettir. Marifetullaha nail olan Allah’ın veli kulları Cenabı Hakka öyle büyük bir sevgi ile bağlıdırlar ki o anda Cenabı Hak onlardan neyi istese verirler. Cenabı Hak Tevbe suresinde bu veli kullar için “Allah, o müminlerden canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın aldı.” Buyuruyor. Yani o kadar büyük bir sevgi var ki hiç esirgemeden derhal canlarını vermeye hazırdırlar. Nitekim Ashab-ı Kiram da onu gördük. Efendimiz Aleyhisselatu vesselam herhangi bir gazve için çağırıda bulunsa o anda hepsi tereddütsüz iştirak ediyor...

                İlkadım: Verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkür ederiz.

 

Savcı Abi (Mehmet Temiz) Kimdir?

Anne tarafından soyu Hz. Abbas’a (r.a), baba tarafından şeceresi  Hz. Hüseyin efendimize dayanır. 1938 Mardin Kızıltepe’de doğdu. Hafız olan annesinden aldığı dersler ile 6 yaşında hafızlığını tamamladı. İlk okulu Kızıltepe’de okudu. Ortaokulu Diyarbakır Dicle Köy Enstitüsü’nde okuyup 1958’de mezun oldu. 1960’da dışardan Mardin lisesini bitirdi. 1963 yılında üniversite hayatına başladı. Ankara Gazi Eğitim’i okuyup aynı yıllarda İstanbul Hukuk Fakultesi’ni de dışarıdan bitirdi. 1970 yılında Cumhuriyet Savcısı olarak göreve başladı. Savcılık öncesi İstanbul Plevne ve Pertevniyal liselerinde öğretmenlik yaptı.

            Urfa Hilvan, Kırşehir Çiçekdağı, Yozgat Yerköy, Antalya Elmalı, Tokat Zile, Kandıra, Artvin, İzmit ve Adapazarı Merkezde, Çorum Sungurlu, Samsun Çarşamba gibi il ve ilçelerde Savcı olarak göreve devam etti. 1970 yılında Artvin’de savcılıktan alınıp, re’sen noterliğe atanan Mehmet Temiz, daha sonra savcılık görevine tekrar  avdet etti. 2000 yılına kadar savcılıkta devam eden Mehmet Temiz, 2000 yılında re’sen hakim olarak tayin edildi.

2000 yılında hakimlik mesleğine geçip emekli oldu. Emekli olunca Çorum’dan Karabük Saframbolu’ya ve kısa bir süre sonra 2000 yılı Nisan ayında Nevşehir’e taşındı. Gittiği her yerde sevgi yumağı oluşturan Mehmet Temiz (Savcı Abi), halen Nevşehir’de ikamet etmektedir.

Kaynak:İlk Adım Dergisi