Düşle gerçeğin iç içe geçtiği Kapadokya’nın kalbinin attığı yer olan Nevşehir, Türkiye’nin önde gelen turizm cennetlerinden biridir. Eski dönemlerde “Nyssa”, “Soandos Nisa” ve “Muşkera” adları ile anılan kent, Osmanlı döneminde Farsçadaki yeni anlamına gelen “nev” kelimesinden türetilerek bugünkü adını almıştır. Bu da Nevşehir’in yeniliklere açık bir kent olacağının işaretlerini yüzyıllar öncesinden vermiştir. Doğa ve insan elinin eşsiz ortaklığının görüldüğü Kapadokya bölgesinin merkezi olması ile ön plana çıkan Nevşehir, doğal güzellikleri ve yer altı şehirleri sayesinde her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret edilmektedir. 

Kent, Orta Çağ ve Yeni Çağ'da, Seandos; Nissa ve Muşkara adıyla anılıyordu. Anadolu, Büyük Selçuklu Devleti'nin elindeyken eski adı Nissa'nın yerinde Muşkara adında bir köy vardı. Muşkara sağlam yapılı anlamındadır. 18 evlik küçük bir köy olan Muşkara, Ürgüp'e bağlıydı.

Tarihçi Charles Texier'e göre; 12. yüzyıl sonlarına doğru, yani Selçuklular zamanında, Nissa şehri halkı yavaş yavaş şehirden ayrılarak, başka bir yere göç etmişlerdir. Çevre ile ilgili bilgi veren tarihçiler, bu yeni göç yerinin Muşkara olduğunu yazarlar.

Osmanlılar döneminde ise Muşkara yerine Nevşehir kullanılmaya başlandı. IV. Mehmet'in oğlu Şehzade III. Ahmet'in sır katibi, Muşkaralı İbrahim, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa olarak sadrazamlığa getirildiğinde doğduğu kent olan Muşkara'da büyük bayındırlık hareketine girişti. İmaretler, camiler, medreseler, hamam ve çeşmeler yaptırdı. Muşkara adını değiştirerek, kente Yenişehir anlamına gelen Nevşehir adını verdi.