Milli Tarım Projesi kapsamında "Cumhurbaşkanımız ile Milli Tarım Buluşması" adlı programda, Türkiye genelindeki çiftçiler Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da bir araya geldi.

Türkiye’nin tüm illerinden olduğu gibi Nevşehir'den de çok sayıda kadın ve erkek çiftçi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi. Kentteki organizasyon Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünün öncüğünde Nevşehir Ziraat Odasının katkıları ile gerçekleşti. Nevşehir Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Altınışık Külliyede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın programına katılan çiftçilerin Nevşehirlileri gururlandırdığını kaydetti.

Altınışık, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın programına katılmak isteyen çok sayıda çiftçiye ulaşılarak kentimizi temsil etmeleri sağlandı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasında Milli Tarım politikaları ile ülke ve dünya gündemine ilişkin mesajlarına kulak veren çiftçilerimiz bizleri gururlandırdılar. Bu anlamda bizleri temsil eden tüm çiftçilerimize ve organizasyonun gerçekleşmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz” diye konuştu.

Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen "Cumhurbaşkanımız ile Milli Tarım Buluşması" programına; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanımız Binali YILDIRIM, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Faruk ÇELİK, Türkiye genelinden çiftçiler ile İlimizden; Müdür Yardımcımız Gürol ÇETİN, teknik personellerimiz ile 43 çiftçimiz katıldı.

"Milli Tarım Projesine hep birlikte sahip çıkmalıyız"
Cumhurbaşkanımız; Türkiye'de tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi konusundaki projelerin önemine dikkati çekmek olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce Başbakan Binali Yıldırım'ın vatandaşlarla paylaştığı Milli Tarım Projesi'nin her türlü takdiri ve desteği hak ettiğinin altını çizdi.
"Havza Bazlı Üretimi Destekleme ve Hayvancılıkta Yerli Üretimi Destekleme adıyla iki başlık altında hayata geçirilmekte olan bu projeye hep birlikte sahip çıkmalıyız. Anadolu, dünyanın en kadim tarım ve hayvancılık coğrafyası olmasına rağmen maalesef bugün her iki konuda da olmamız gereken yerin epeyce uzağındayız. Topraklarımız var ama doğru planlama yaparak, yeterli teknik destek sağlayarak hakkıyla değerlendiremiyoruz. Meralarımız var ama et fiyatları almış başını gidiyor, ihtiyacımızı karşılayabilmek için ithalat yapmak zorunda kalıyoruz. Bu kabul edilebilir bir manzara değildir. Özellikle topraklarımız noktasında, şu azotlu gübreyle topraklarımızı mahvettik ve topraklarımız suyla buluştuğu zaman ne yazık ki çamur olup, akıp gidiyor. Doğallıktan uzak, tüm hastalıkların temelinde de ne yatıyor? O gübreleme yatıyor."
Bu reformla birlikte Türkiye'nin doğal gübreye dönmek durumunda olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Doğal gübreye dönerken de yapmamız gereken işlerin başında bana göre hani bu 'çöp atıkları' diyoruz ya bunları biz kompost gübreye çevirmek suretiyle gübrelemede rahatlıkla kullanabiliriz ve bunları kullanmak suretiyle de bu kimyevi azotun tehdidinden bütün bu tarımsal gıdalarımızı kurtarabiliriz, bunun üzerinde çalışmamızda büyük fayda var diye düşünüyorum. Şu anda sadece 30 büyükşehir belediyesi bu konularla ilgili adımını atsa, kompost gübre üretimini şu anda hızlandırsa buradan çok büyük nimet elde ederiz ve bunları biz kendimiz üretiriz." diye konuştu. 
"Milli Tarım Projesi ile sorunlarımızın çözümünde önemli bir adım atmış olacağız"
Enflasyon hedeflerimize ulaşamamamızın en önemli sebebi gıda fiyatlarıdır. Enflasyon rakamları açıklandığı zaman, domates, biber bunlar söylendiği zaman gerçekten ağırıma gidiyor. Biz bu noktada domatesten, biberden dolayı enflasyonda olumsuz etkilenmememiz gerekir. Bunu rahatlıkla aşmamız gerekir. Bu topraklar, bu kadar verimli, bereketli olacak ve biz hala enflasyonda domates, biber, bunların fiyatından dolayı enflasyonda sıkıntı yaşayacağız. Olmaz. Bunu aşacağız."
"Envaiçeşit peynir üreteceğiz ve dünyaya pazarlayacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sebzede çeşitlerin de çok artması gerektiğini bildirdi. "19 tane sebze çeşidi nedir?" sorusunu yönelten Erdoğan, bunu artıracaklarını belirtti.
Bu topraklardan daha çok sebze üretileceğine işaret eden Erdoğan, "Bunları artırmamız lazım. Meyve çeşitlerimizi artırmamız lazım. Ne ararsan bulunur, derde devadan gayrı değil ha, derde deva. İnşallah bu olacak." dedi.
"Adamlara gidiyorsun bakıyorsun masaya peynirlerin envaiçeşidini getiriyorlar. Bizde niye olmuyor? Bacılarım bizde de olur mu? İstediğimiz peyniri yapar mıyız?" diye soran Erdoğan, "Yaparız. Bunların çeşidini artıracağız. Envaiçeşit peynir üreteceğiz ve ondan sonra da dünyaya pazarlayacağız." ifadesini kullandı.
Osmanlı'yı yıllarca güçlü bir şekilde ayakta tutan unsurlardan birinin de halkın bol ve hesaplı gıdaya erişimini sağlayacak iaşecilik sistemi olduğunu, Osmanlı'nın bunu başardığını vurgulayan Erdoğan, "Bizim de günümüz şartlarına uygun bir anlayışla vatandaşımızın gıda konusunda eksiklik yaşamasının önüne geçecek, fiyatları dengede tutacak bir sistemi kurmamız gerekiyor." diye konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım'ın konuşmasında teşvikleri açıkladığına değinen Erdoğan, "Şimdi böyle teşvikler olduğuna göre bundan sonra ne kalıyor? Çalışmak." dedi.
"Milli Tarım Projesi" toplantısında konuşan Başbakanımız Binali Yıldırım, "Tarım sektörünün iki önemli girdisi var. Biri mazot, biri gübre. Bunlar önemli gider kalemleri. Destekler içerisinde bunlara ağırlık vereceğiz. Bu iki kalemin yükünü hafifletmek, maliyeti azaltmak için özellikle gübreye ve yakıta yoğunlaşacağız. Orada da şöyle bir karar aldık, 2017'den itibaren gübrede zaten KDV'yi kaldırdık, tarım kredi kooperatiflerinin girişimiyle ayrıca ucuzlama yapıldı, gübrede bir mesafe aldık. Mazot için de diyoruz ki deponun yarısı sizden, yarısı bizden. Hayırlı uğurlu olsun." diye konuştu.
"2023'e kadar 7 milyon hektar yeni tarım arazisi toplulaştırılacak"
Yıldırım, sulamayla ilgili problemin olduğunu dile getirerek, tarımda verimliliği artırmak, toprakları daha etkin kullanmak için toplulaştırmayı hızlandırmaları gerektiğini söyledi. Bu konudaki mevzuatın ağır işlediğini, istenilen hızda yol alınamadığını anlatan Başbakan Yıldırım, miras nedeniyle büyük büyük tarlaların, bölüne bölüne bir evleğe düştüğünü dile getirdi. Yıldırım, bu nedenle toprakların kullanılamaz hale geldiğine işaret ederek, miras yoluyla bölünmeye yönelik kanuni bir düzenleme yaptıklarını, bunu daha kolay uygulanır hale getirerek 2023 yılına kadar 7 milyon hektar yeni tarım arazisinin toplulaştırmasını gerçekleştireceklerini bildirdi.
Bakanlar Kurulu olarak aldıkları bir kararla, sulama işinin sorumluluğunu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına verdiklerini belirten Yıldırım, "Barajların yapımı, suyun tarlaya kadar getirilmesi Orman ve Su İşleri Bakanlığımızın ama tarlalarda kapalı sulama, her türlü sulama işinin sorumluluğunu, yapımını, koordinasyonunu Tarım Bakanlığımız yürütecek. Böylece bu alanda da yaşanan koordinasyon sorunu, önceliklerin giderilmesi meselesi hallolmuş olacak." ifadesini kullandı.
"Artık hayvancılıkta kendi kendimize yeten ülke haline geleceğiz"
"Hayvancılığımız her ne kadar istediğimiz hızda gelişmiyor ise de yine önemli bir mesafe kaydettik." diyen Yıldırım, şunları kaydetti:
"2006'dan bugüne kadar Avrupa'nın en büyük tarımsal hasılasına sahip ülke Türkiye. Dünyanın üçüncü büyük tohum gen bankasını da ülkemizde kurduk. Hayvancılıkta açığımızı et ithal ederek sürdürülebilir hale getiremeyiz. Mutlaka ve mutlaka damızlık hayvancılığı teşvik edeceğiz. Bir süre belki daha ithalat yapacağız ama o süre geçtikten sonra artık hayvancılıkta kendi kendimize yeten ülke haline gelmeyi hedefliyoruz, planlarımızı, projelerimizi buna göre yaptık. Tarım alanlarımızın korunmasına yönelik 184 ovamızı özel koruma altına alıyoruz. Buralara fabrika, bina yapılmayacak. Yani bina, fabrika yapılacaksa tarım arazisi dışında mutlaka yapılması lazım. Ne yazık ki şehirleşmede görüyoruz, o güzelim tarım arazilerinde yüksek yüksek beton binalar yükseliyor ve ülkemizin bereketli toprakları beton yığınına dönüşüyor. Bunun da önüne geçeceğiz bu koruma kararıyla birlikte."
Başbakan Yıldırım, bunu daha da artırmanın mümkün olduğuna işaret ederek, Milli Tarım Projesi'nin amacının toprakları daha iyi değerlendirmek olduğunu vurguladı. Yıldırım, şöyle konuştu:
"Her ürünü, her yerde ektiğimiz zaman, bu sefer herkes kaybediyor. Arz fazlası oluyor, ürün para etmiyor. Patates... Mesela patatesi Niğde'de, Aksaray'da, Ödemiş'te her yerde ekiyoruz, rekoltesi çok olunca bu sefer fiyatlar düşüyor. Onun için bu havzalara göre tarım, 941 havzaya göre ekimlerin yapılması, ürünlerin belirlenmesi, aslında tarım sektöründe köklü bir değişikliğe işaret ediyor. Biz buna kısaca diyoruz ki kafana göre değil, havzana göre ek. Böylece bir bölgede pamuk ekildiyse, öbür bölgede başka bir ürün ekilecek, buğday, pirinç ekilecek ve Türkiye'nin her köşesinde dengeli bir tarım politikası yerleşmiş olacak. Bu önemli bir şey. Bütün illerimizi, ilçelerimizi kapsayan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız bir çalışma yaptı. Bugün çiftçinin elinde bir rehber var, nerelere hangi ürünleri ekersek, orada destek, teşvik alacağız, bunların hepsi belirlendi. Dolayısıyla mağduriyetler de böylece önlenmiş olacak, kaynak israfına da son verilmiş olacak. Yani çiftçi yaptığı işten mutlu olmuyorsa, onca alın teri, el emeği boşa gidiyorsa o zaman bir yerde bir yanlış var demektir."
Başbakan Yıldırım, Milli Tarım Projesi'nin bir de hayvancılık tarafının olduğuna işaret ederek, Türkiye'nin hayvansal varlığının 12 milyondan, 23,5 milyon tona yükseldiğini aktardı.
"Milli Tarım Projesi" toplantısında konuşan Çelik, "Türkiye'nin 941 havzaya ayrıldığını kaydeden Çelik, bundan sonra havza bazlı üretim desteğinin uygulanacağını söyledi. Böylece üretimi planlamayı, kaynakları verimli kullanmayı ve çiftçinin hakkını almasını sağlamayı amaçladıklarının altını çizen Çelik, "Türkiye toprakları 79 milyonun. Tapusu bizde olabilir ama toprakların tapusu, üretmek için bizdedir. Eğer üretmiyorsa orada kişisel mülkiyetten ziyade, 79 milyonun hakkı önemlidir. Onun için 1 karış boş arazi bırakmayacağız, ekeceğiz." ifadelerini kullandı.
"Ürün İhtisas Borsası'nın kurulması ile ilgili çalışmalar son aşamada"
Bakan Çelik, ürünlerin lisanslı depolarda üreticisini memnun ederek değerlendirilmesinin önemine işaret ederek, 1,5 yıl içinde 3,5 milyon tonluk lisanslı depoya sahip olunacağını, üreticilerin ürünlerini diledikleri zaman bu depolara verebileceğini söyledi.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile yürüttükleri çalışma çerçevesinde Ürün İhtisas Borsası'nın kurulması ile ilgili çalışmaların son aşamaya geldiğini belirten Çelik, arazi toplulaştırmasına konu 7 milyon hektarlık arazi kaldığını, bunların 2023 yılına kadar toplulaştırılmasının sağlanacağını vurguladı.
Çelik, sertifikalı tohum kullanımını yaygınlaştıracaklarını dile getirerek, başta meyve, sebze ve yem bitkilerinde tohum açığı olduğunu, buna yönelik Ar-Ge araştırmalarına 10 kat daha fazla destek vereceklerini kaydetti. Çelik, böylece tohumculuk anlamında dünyada ilk 5 ülke arasına girme hedefine hızlı bir şekilde koştuklarını ifade etti.
"941 havzanın gübre kullanma kılavuzunu çıkaracağız"
Tarımda gübre ve ilaç kullanımına ilişkin açıklamalarda bulunan Çelik, "Bitkinin ihtiyaç duyduğu formatta organik, mikrobiyal gübre veya kimyasallar konusunda son aşamaya geldik. Yalnız kimyasal kullanmanın toprağa verdiği olumsuzluğu hepiniz biliyorsunuz. Bitkinin topraktan gerekli elementleri alabilmesi için mutlak suretle organik ve mikrobiyal bazı unsurların gübrede olma zorunluluğu bulunuyor. 941 havzanın gübre kullanma kılavuzunu çıkaracağız. Hangi havzada hangi gübre kullanılacak bunu bizzat çiftçilerimize ileteceğiz. Yaygın bir eğitim faaliyeti ile bilinçli tarım noktasındaki eksikliğimizi gidermiş olacağız." diye konuştu.
Çelik, mazotun yüzde 50'sinin devlet tarafından karşılanmasına da 2017'de başlanacağına dikkati çekerek, işletme bazlı sorumluluk anlayışını getireceklerini, her işletmeden veteriner hekim veya ziraat mühendisinin herhangi birinin sorumlu olacağını bildirdi.
"Sütte regülasyon devam edecek"
Kırmızı et tüketiminde 150-200 bin ton açığın bulunduğunu ifade eden Çelik, bu nedenle 500 bin büyükbaş ithal etmek zorunda kalındığını belirtti. Çelik, her yıl 400 bin buzağı ölümü olduğunu, bunu engellemek için yaygın bir şekilde buzağı ve hayvancılık desteklerini artırdıklarını söyledi.
Çelik, hayvancılık yapmak isteyenlere uzun süreli mera tahsisi yapılacağına dikkati çekerek, 2017 sonu itibarıyla sistem oturduğunda hayvan ithalinde büyük oranda düşüş olacağını, belli oranda yerli hayvan alımı zorunluluğu getirileceğini kaydetti.
Çelik, sütte Et ve Süt Kurumunun (ESK) regülasyonunun devam edeceğini dile getirdi. Kanatlı etinde etçil ana tavukta yüzde 100 dışa bağımlı olunduğuna dikkati çeken Çelik, "İnşallah 2017'de ilk yerli anaç tavuğumuzu piyasaya süreceğiz." dedi. ​