NEVŞEHİR(MHA) Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı Eğitim-Bir-Sen Nevşehir Şube Başkanı Mustafa Özdemir, sendika olarak yeni yılda il genelindeki üye sayısının 2 bine çıkarmayı planladıklarını söyledi.

Eğitim-Bir-Sen olarak daha çok millet, daha az devlet anlayışını temsil ettiklerini, Bürokratik oligarşinin, toplum mühendisliğinin ve jakoben yaklaşımların yerine millet iradesinin hakim olması için çalıştıklarını kaydeden Eğitim-Bir-Sen Nevşehir Şube Başkanı Mustafa Özdemir,

“Doğru işler yapmak kadar doğru yerde durmayı önemsiyoruz. Bizi rakiplerimizden ayıran en büyük özellik işte bu duruşumuzdur. Onun için “kuruş değil, duruş sendikacılığı” diyoruz. Bugün Türkiye ileri demokrasi diye cümle kuruyorsa, geçmişin yanlışlarından arınıyorsa, millete rağmenciler kaybediyor, sessiz çoğunluk sesini yükseltiyor, darbe ve muhtıra girişimleri eskisi kadar başarılı olamıyorsa; bunda Eğitim-Bir-Sen’in, Memur-Sen’in omurgalı ve dik duruşunun çok ama çok önemli payı vardır. Demokrasiye karartma, millet iradesine kapatma girişimlerinde ortaya çıkan ve 100 binlerin katıldığı “Ortak Akıl” mitingleriyle sesini yükseltenler bizlerdik. Ulusal Birlik Hareketi adı altında 28 Şubat’ın 5’li çetesine özenenleri sobeleyen ve bunlar darbeci, bunlar postal yalayıcılardır diyenler bizlerdik. Vesayetten arınmanın en önemli eşiği olan Anayasa değişikliği referandumunda “Toplu Sözleşmeye de, Toplumsal Sözleşmeye de Evet” diyenler, yüzde 58’i oluşturan ve omuzlayanlar bizlerdik. Gezi’de kral çıplak diye bağıran, 17 Aralık küresel operasyonunda duruşunu bozmayan ve zamanla haklı çıkan yine biziz. Kobani olayları diye adlandırılan, hafızalara kirli görüntülerle kazınan, yağmalarla, vahşetle, şiddetle anılan, kardeşlik iklimini hazmedemeyenlerin bozmaya çalıştığı, çözüm sürecini sekteye uğratmaya çalışanlara “bu yol çıkmaz sokak” diyenler, sağduyuyu temsil edenler yine bizleriz. Çözüm sürecinde elimizi taşın altına koyduk ve koymaya devam ediyoruz. Bu ülke küresel tezgahların ameliyat masası değildir ve olmamalıdır. Büyük İsrail’in, Arz-ı Mevud’un hedeflerinden birisi Türkiye’nin doğusunun bölmektir. Bu tezgahı gören ve buna bütün gücüyle direnen bir teşkilatız. Yıllarca inkarcı asimilasyon politikalarına karşı durduk. Sistemin ötekileştirdiği insanlar olarak kardeşliğimize kurşun sıkanlara direndik. Direnmeye devam edeceğiz. Bunları çocuklarımıza olan borcumuzdan, ülkeye olan sevdamızdan, sevdamıza ömür verenlere saygımızdan dolayı yapıyoruz. İstiyoruz ki, eski Türkiye eskide kalsın, yeni Türkiye’nin resmi ortaya çıksın. Sadece ülkemizde değil, medeniyet paydaşı olduğumuz bütün ülkelerde yeni ve güçlü Türkiye’ye olan heyecanı derinden hissediyor, bu ülkenin en birikimli, en entelektüel kesimi olan eğitim çalışanları olarak üzerimize düşeni, tarihi sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz. Ülkemiz katsayı uygulamasını, 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatmasını, üniversite önlerindeki dramı, kamu gücüyle kamuda ve kamuoyuna yapılan zulümleri, Milli Güvenlik derslerine gelenler marifetiyle yapılan fişlemeleri, dışlamaları ve ötekileştirmeleri bir daha yaşamasın istiyoruz. Bu saydıklarımın teker teker ortadan kaldırılmasını sağlamış, seçmeli din eğitimi dersleri noktasında önemli adımların atılmasına vesile olmuş, kamuda kılık kıyafet dayatmasını toplumsal talebi örgütleyerek 12 milyon 300 bin imzayla siyasi iradeye sunmuş ve 7 aya yakın sivil itaatsizlik eylemiyle “kamusal alan” yalanını bitirmiş bir teşkilatız. Sadece üyelerimizden değil, halktan, hatta ve hatta bazen diğer sendikalara üye olanlardan bile teşekkür alıyorum. Bu gücü oluşturan ve bu duyguyu bizlere yaşatan üyelerimize, çalışma arkadaşlarıma ve bütün delegasyona bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum. Sadece ülkemizde özgürlüklerin artmasını değil, bunları yaparken aynı zamanda çalışanların biriken sorunlarının ortadan kaldırılması ve mali taleplerinin yerine getirilmesi noktasında ortaya koyduğumuz çözüm önerileri ve verdiğimiz mücadeleyle önemli kazanımlara da imza attık. 2001’de çıkan 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu sonrası 9 adet Toplu Görüşme gerçekleşti. Bu görüşmelerin 4’ünde solumuzdaki, 5’inde ise sağımızdaki sendika vardı. 9 yıllık toplu görüşmeler sonrası eğitim çalışanlarına özel alınan kazanım sayısı 0’dır.Toplu Sözleşme hakkını alan sendika olarak iki defa Yetkili Sendika kimliğimizle masaya oturduk. Birinde, öğretmenlerin ek ödemesi dolayısıyla yaşanan mutabakatsızlık üzerine iş bıraktık ve protesto ettik. Diğerinde ise ek ödeme dâhil birçok kalemde sağladığımız kazanımla tarih yazdık. Bir toplu sözleşmede eğitim çalışanlarına özel 18 kazanımla bir ilki gerçekleştirdik. Bunu afiş yaptık ve okullara astık, “İşte Sendika, İşte Fark” dedik. Toplu sözleşmede aldığımız kazanımların bazıları salonumuzda asılı. Hepiniz fark ettiniz. Onları tekrar sayarak vaktinizi almak istemiyorum. Bu kazanımlar tek başına yeterli demiyorum. Ama kesinlikle önemli diyorum. Ve biliyorum ki daha alacağımız çok yol var. Eğitimcilerin, eğitim çalışanlarının mali durumlarının güçlendirilmesi, sorunlarının çözülmesi için var gücümüzle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sorunlardan beslenmiyoruz. Çözümlerle güçleniyoruz. Sorunları alt alta sıralayarak insanları şarj etmek kolaydır. Doğru olan çözümleri sıralamaktır. Biz kolay olanı değil, doğru olanı yapıyoruz. “Kurum İdari Kurulu’yla 33 Kazanım”, “Hak Arama Mücadelemizle 55 Kazanım”, “Özlük ve Özgürlük Mücadelemizle 77 Kazanım” isimleri altında ne gibi kazanımlara imza attığımızı kitapçıklar halinde yayınladık ve bütün eğitim çalışanlarına ulaştırmaya devam ediyoruz. Ben bu konularla daha fazla zaman almak istemiyorum. Üyesinin, ülkesinin ve insanlık ailesinin sorunlarına duyarlı, hedefi ve çalışmalarıyla tutarlı bir sendika olarak nerede bir gözyaşı ve nerede feryat varsa oraya kulak kabartıyor, el uzatıyor, insan ve İslam olmanın gereğini yapıyoruz. Sosyal sorumluluğumuzu, yaptığımız çalışmalarla yerine getiriyoruz. Somali, Pakistan, Orta Afrika, Myanmar/Arakan, Saraybosna, Telafer, Filipinler, Filistin, Mısır, Suriye, Doğu Türkistan gibi savaş, kıyım ve doğal felaketlerle imtihan olunan ülkelerin acılarını birlikte hissettik ve bu saydıklarım başta olmak üzere sayamadığım daha birçok yere yardım kuruluşlarını toplayarak yardım seferberliğini birlikte başlattık. Bir kaç hafta önce ülkemize Suriye’den gelen kardeşlerimize yönelik 7 bin battaniye ile yiyecek ve içecek yardımını teslim ettik. İsrail saldırıları sonucu yerle bir olan Gazze’de Mehmet Akif İnan Mescid-i Aksa Okulu ve Memur-Sen Şifa Hastanesi yapımı için kampanyamız sürüyor. Ben bu vesileyle salonumuzdaki bütün arkadaşlarımızdan “Gazze’ye Vefa Ve Şifa Kapısı Açıyoruz” kampanyamıza destek için cep telefonlarından “Gazze” yazıp 2406’ya kısa mesajla 5 TL yardanda bulunmalarını istirham ediyorum. Tüm operatörler için geçerli olan kampanyamızda bir tuğlanız olsun istiyorum. “Gazze” yazıyor ve 2406’ya mesaj atıyoruz. Myanmar’da iç karışıklık ve zulüm nedeniyle Bangladeş’e göç etmek zorunda kalan Arakanlı Müslüman çocukların eğitim ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak için Bangladeş’te yaptırmayı planladığımız külliye ve yetimhanenin temelini attık. Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan adını verdiğimiz külliyede 300 yetim ve öksüz çocuğun barınma ve eğitim ihtiyacını karşılayacağız. Sadece ülke dışındaki olaylarda değil, ülkemizdeki felaket ve mağduriyetlerde de duyarlı davranan kuruluşların başında geliyoruz. Samsun’da yaşanan sel felaketi, Van depremi, Soma maden faciası gibi birçok konuda duyarlı davranan, yardımlarıyla acıları hafifletmeye çalışan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen ailesinden söz ediyorum. Musibet, felaket ve savaşların mağduru genellikle kadınlar ve çocuklar olmaktadır. Milli birlik ve kardeşlik için olmazsa olmaz olarak gördüğümüz çözüm sürecinin başarıya ulaşabilmesi amacıyla yürütülen tüm çalışmalara koşulsuz olarak destek verdik, vermeye de devam edeceğiz. Zira biz, çok kültürlü, eşit yurttaşlık ve katılımcı demokrasi anlayışı Yeni ve Güçlü Türkiye’nin, dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa uğramış bir mazlumun hakkını arayabilmesi ve onun yanında yer alabilmesi için çözüm sürecinin başarı ile sonuçlanmasını ön koşul olarak görmekteyiz. Bununla beraber çözüm sürecini provoke ederek engellemeye çalışanlar bilmelidirler ki, bizim desteğimiz özgürlüklerden taviz vermeyerek güvenlik zafiyetine neden olmayacak politika, strateji ve uygulamalara bağlı olacaktır. Özgür, eşit, katılımcı, vesayetlerin olmadığı, sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin dikkate alındığı, çoğulcu bir anlayışla beraber; muhalefetin hassasiyetlerinin de dikkate alındığı, yasama, yürütme ve yargı erklerinin etkin ve üretken hizmet üretebilmeleri için "Yeni Anayasa"nın hazırlanmasını gündemde tuttuk, tutmaya devam edeceğiz. Antidemokratik uygulamalardan beslenen, derin ve kirli odakların taşeronluğunu üstlenenlerin ortaya çıkardığı faili meçhullerle dolu "Eski Türkiye"nin eskide kalmasını istiyoruz."Cumhuriyet Mitingleri","Gezi Olayları",“Kobani” bahanesiyle ülkeyi kaosa sürüklemeye kalkışanlara fırsat verilmemesi, özellikle “Gezi” ve “Kobani” olaylarındaki vahşet ve vandallıkların bir daha yaşanmaması için herkese sorumluluk düştüğünü düşünüyoruz. Eylemelere öğrencileri ve çalışanlarını götüren, okulu politikleştirenlerin seslerinin bu günlerde daha çok çıktığına şahit oluyoruz. Eğer her birimiz üzerimize düşeni yapmazsak, üzerimize çökecek karabasanın altında kalırız. Erdemli bir neslin yetişmesi için çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Bundan sonra gençliğe yönelik çalışmalara ağırlık vereceğiz. Genç Memur-Sen’i daha da aktifleştirerek medeniyet değerlerimizi kuşanan bir gençliğin yetişmesi için var gücümüzle çalışacağız. Kadınlar Komisyonumuza huzurunuzda yaptıkları çalışmalar için teşekkür ediyorum. Eğitim çalışanlarının yarıdan fazlası, üyelerimizin ise 100 binden fazlası kadınlardan oluşmaktadır. Bu dönem kadınlar komisyonumuzun çalışmalarının daha da öne çıktığı bir dönem olacaktır. Ben buna yürekten inanıyorum. Çünkü kadın arkadaşlarımız sahaya inmişlerdir ve kararlılıkları her geçen gün daha da artmaktadır. Evet, biz düşünen ve üreten erdemli bir davanın mensuplarıyız. Soylu mücadelenin adresi Eğitim-Bir-Sen olarak, geldiğimiz nokta bizi, Allah korusun, kibre, şımarıklığa, gurura, tepeden bakmaya, rehavete sevk etmeyecektir. Aksine her dem kendimizi muhasebe içinde tutacağız. Unutulmamalıyız ki, 1 milyonu aşkın eğitim çalışanı var. Yapacağımız ve yapmamız gereken daha çok iş olduğunu söylemek istiyorum. Çalışanlarımızın hakkını, hukukunu korumaya, eğitim çalışanlarına özel kazanımlar üretmeye devam ettikçe, inşallah daha büyük başarılara da imza atacağız. Toplu sözleşme masasında yarım kalan ve üzerinde çalışılarak netleştirilmesi istenen bir konuyu daha sonuca bağlamış bulunuyoruz: Öğretim elemanlarının mali durumlarının iyileştirilmesi talebimiz. YÖK Başkanı ile birlikte kamuoyuna deklare ettiğimiz rapor, Kamu Personeli Danışma Kurulu’ndaki ısrarımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve Maliye Bakanı’yla, Başbakan’la yaptığımız görüşmeler neticesinde önemli bir adımı daha attırmış bulunmaktayız. Akademik personelin toplu sözleşme masasında kalan zammını da bir iki hafta içerisinde almış olacağız. Kamu çalışanlarının güçlü sesi, kazanımların adresi olan sendikamız, yeni dönemde daha da güçlenecek, 2015’te Türkiye genelinde 350 bin üye sayısına, ilimizde ise en az 2000 üyeye ulaşacaktır. Mesuliyetimiz ve yükümüz ağırdır. Aydınlık yarınlarımızı beraber inşa edeceğimiz dava arkadaşlarımız olan sizlerle her zorluğu birlikte aşacağımıza olan inancım tamdır” dedi.