Enderun Eğitim Vakfı tarafından Nevşehir Ticaret Borsası Konferans Salonunda gerçekleştirilen programa; Rektör Prof. Dr. Mazhar Bağlı, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ertan Özensel, Nevşehir İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Okan Yılmaz, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfikar Durmuş, Hacıbektaş MYO Müdürü Öğr. Gör. Ahmet Alparslan Eraslan, İHH Nevşehir Şube Başkanı Baki Öncel, kamu kurum ve kuruluş müdürleri ve davetliler katıldı.
Kuran-ı Kerim tilavetinin okunmasıyla başlayan programın selamlama konuşmasını İHH Nevşehir Şube Başkanı Baki Öncel yaptı. Öncel, “Çok önemli bir dönemden geçiyoruz.  Bu dönem bir milletin var olma mücadelesinde varlığını muhafaza etmeye çalıştığı son dönemlerden birisidir. Biz toplum olarak, devletsiz yaşamamışız ve devletimiz içerisinde de etnik unsurları bir arada barındırmasını bilmişiz. Özellikle devleti baba bilen bir toplum olmuşuz. Bunun için içten ve dıştan yapılan tüm saldırılara karşı ortak reaksiyon göstermeyi ve mücadeleyi yaparken de mümkün olduğu kadar gelecek nesillere devletsiz yaşanmayacağını, millet ve toprak bütünlüğünün önemini anlatmaya gayret göstermeliyiz. Bir milletin millet olabilmesi için o milletin bir takım kutsalları vardır. Bu kutsalların başında da vatan sevgisi gelmektedir. Vatanla beraber de bayrak, bağımsızlığımızı çok güzel şekilde anlatan milli marşımız, dini inançlarımız ve geleneklerimiz gelmektedir. Bu millet inşallah bunların hepsini muhafaza edecektir” diye konuştu.
Programda konuşan RektörProf. Dr. Mazhar Bağlı, “Birlik ve beraberlik meselesi bizler için iki açıdan çok önemli. Birincisi dünyadaki Müslümanların birliği açısından, ikincisi de bugünün dünyasında ciddi anlamda Türkiye’nin uzunca bir süredir sahip olduğu sosyolojiyi korumak adına, birliğimizi muhafaza etmesi açısından önem arz etmekte.  Bugünün Türkiye’sinin karşı karşıya kaldığı meselelere baktığımızda Müslüman dünyasında nifak tohumlarının yayılması, ötekileştirmenin fazlaca yer edinmesi meselesi aslında Türkiye’nin meselesi olmamasına rağmen kayıtsız kalmamaktadır. Bizim bulunduğumuz iklim, felsefe ve inanç birlikteliği emretmektedir. Biz bize emredildiği gibi birlikteliği tesis edemezsek, gerçekten çok büyük sorunlar çıkar. Bu konuda Batı toplumları Müslüman ülkeleri başta olmak üzere toplumları ayrıştırmak için bozguncu projelerini devam ettiriyorlar. Bizde zorunlu tabi sosyolojik dönüşüm birliktelik, güçlülüktür. Batı toplumunda ise zorunlu sosyolojik dönüşüm ayrışmadır. Bunun tipik bir örneği Rusya’dır. Rusya’da çok büyük bir deprem yaşanıyor ve yaralılar için değişik Sovyet Sosyalist Birliğindeki devletlerden kan topluyorlar. İnsanların çok büyük bir kısmı kendisine kan verileceği zaman kanın hangi menşeli olduğuna bakıyor. Eğer kan Azerbaycan, Ermeni, Türk ve benzeri menşeli kan ise istemiyor ve ‘Öleceksem öleyim’ diyor. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler birliği şu soruyu kendine soruyor: Biz bunca zamandır çeşitli propaganda araçlarıyla, çeşitli enstrümanlarla, çeşitli güç mekanizmalarıyla biz Sovyet kardeşliğini tesis etmek istedik ancak neden başaramadık?. Bu soruyu kendilerine sorup ve sorunun cevabını aramaya başladıktan sonra dağılmaya başlamışlardır diyebiliriz” dedi.  
Sözlerine devam eden Bağlı “Günümüz dünyasında Arakan’da, Filistin’de, Suriye’de ve Irak’ta yaşananlar hepimizin malumu. Buradaki Müslümanlar batı ideolojisinin bozgunculuk ve ayrıştırma projelerinin yaşandığı tipik örnekler arasında yer almakta. Buradaki insanlar çok ciddi şekilde canice katledilmektedir.  Türkiye bugün Afrin’e yönelik düzenlediği operasyonla ülkemizin birlik ve beraberliğine, ülkemizin güvenliğini tehdit eden terör unsurlarına ve sınırlarımızda oluşturulmak istenen terör koridoruna izin vermemek için mücadele veriyor. Türkiye orada ikinci bir Kandil oluşturulmamasına izin vermez iken, düne kadar burada yaşananlara sessiz kalanlar bugün Türkiye’nin tek başına buralarda çeteleşen terör örgütlerine karşı ortaya koyduğu başarılı mücadelelerden rahatsız olurlarken,  terörden temizlenen yerlerde yaşayanlar oldukça bundan memnunlar. Örneğin geçtiğimiz günlerde şahsım ve üniversitemiz ile Mehmetçiğimize destek için ziyaret ettiğimiz Cerablus’ta devletimizin ortaya koyduğu büyük başarıyı bizzat gördüm. Burada terörden temizlenmeden önce 10 bin civarında olan nüfus,  150 bine çıkmış ve devletimiz tarafından kendilerine sağlanan imkanlarla yaşamlarını idame ettiriyor. Buraların toprak bütünlüğünün korunmasını sağlayan Türkiye,  o toprakların yer altı ve yer üstü zenginliklerine de dokunmamaktadır. Tam tersine o bölgenin insanlarına tekrar teslim etmektedir.
Bugüne kadar milletimizin, bir hayali ve bir beklentisi vardı. Bu beklentinin ve hayalin gerçekleştirilmesine bugüne kadar hiçbir siyasi mekanizma çaba içerisinde olmamıştır. Ama bugün bu milletin bu hayalini ve beklentisini gerçekleştirmek isteyen bir siyasi iktidar var. Bu beklentiyi ve açığı kapatan Türkiye artık büyük bir devlet haline gelmiştir. Büyük devlet olmanın gereği olarak da Türkiye, kendisine zarar verecek olan yapılanmaları büyük oranda da bertaraf etmiştir ve etmeye de devam edecektir” ifadelerini kullandı.