NEVŞEHİR(MHA) Ülkemiz genelinde diyanet işleri başkanlığı ve il müftülüklerince belirlenen Cuma vaazında bu hafta camileri tıklım tıklım dolduran Müslümanlara Allah’ın kullarına sunduğu tevbe etme fırsatı anlatıldı.

İlimiz genelindeki camilerde de okunan Cuma hutbesinde; “İnsan gaflete düşebilen, unutan, yanılabilen, hata yapabilen bir varlıktır. Her an, pek çok konuda eksik düşünebilir, yanlış bir karar verebilir, hatalı bir tavır sergileyebilir. Bu nedenle de Allah'ın sonsuz şefkati ve merhameti insanlar için çok büyük bir lütuf, çok büyük bir nimettir. Allah, sonsuz rahmeti ile insanlara, her zaman hatalarından dolayı bağışlanma ve tövbe etme imkanı tanımıştır. Samimi olarak günahlarının affedilmesini isteyen her insan Allah'ın kendisini bağışlamasını umabilir. Nitekim; Yüce Rabbimiz Hicr Suresi'nde "Ey Muhammed, kullarıma benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu haber ver" buyurmaktadır. Nisa Suresi'nde ise; Allah'ın affediciliği şöyle bildirilir: “Kim kötülük işler veya nefsine zulmedip sonra Allah'tan bağışlanma dilerse Allah'ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak bulur”. Peygamber Efendimiz (sav): “Günahından tevbe eden hiç günah işlememiş gibidir.” buyurmaktadır. Bu nedenle insanın bilerek veya bilmeyerek, gaflete kapılarak, nefsine uyarak işlediği hatalardan dolayı ümitsizliğe düşmesi İslam inancına uymaz. Dolayısıyla hata edip düşmek suç ve kusur değil; düşüp kalmak, ümitsizlik içerisinde çaresizliğe yenilmek hatadır. Hata yapan mümine düşen, hatasından ibret almak, pişman olup doğruya yönelmek, vakit geçirmeden Allah'a sığınmak ve bir daha o hatayı tekrarlamamak üzere gayret göstermektir. Elbette mümin hata yapmamaya ve günah işlememeye, Allah'ın sınırlarını korumaya çok özen gösterir, fakat buna rağmen hataları, günahları olabilir. Hatalarından sonra tövbe edip Allah'tan bağışlanma dilemek ise mü’min en büyük özelliğidir. Enam Suresi'nde şöyle buyrulur: “Ayetlerimize inananlar sana gelince: 'Size selam olsun' de. Rabbiniz, sizden kim bilmeyerek fenalık işler de arkasından tövbe eder ve nefsini düzeltirse, ona rahmet etmeyi kendi üzerine almıştır. O, bağışlar ve merhamet eder.” İnsanları maneviyattan ve Yüce Yaratıcıya yönelmekten alıkoyan sebeplerden bir tanesi de, işledikleri günahların getirdiği suçluluk duygusu nedeniyle kendilerini "asla düzelmez, iflah olmaz" kimseler olarak görmeye başlamalarıdır. Allah'ın Rahman ve Rahim ismini, tövbeleri kabul eden, sonsuz bağışlayıcı olduğunu unutan bu insanları şeytan sürekli kışkırtır ve günah işleyen bir insana "sen zaten günahkârsın, artık düzelmen mümkün değil, bunu böyle kabul et" mesajı verir. Daha sonra da kişiyi "nasıl olsa bir kez günah işledin, tekrar işlesen de hiçbir kaybın olmaz" gibi kandırmacalar la çok büyük bir batağın içine çeker. İnsanın günahı ikiyse, bunu hemen dörde, sekize, on altıya çıkarmaya çalışır. İnsanın günahı nedeniyle Allah'a karşı duyduğu mahcubiyet hissini kullanır ve bunu o insanı Allah'tan tamamen uzaklaştırmak için suiistimal eder. Ancak unutmayalım ki; şeytanın her hilesi gibi bu da zayıftır. Çünkü bir insanın günah işlemesi, o kişinin artık doğru yolu bulamayacağı anlamına gelmez. Büyük günahları işlemiş de olsa, sonuçta her zaman için tüm bunlardan pişman olup Allah'a yönelme imkanı vardır. Bize düşen; hiç hata etmeyen değil; aynı hataları tekrarlamayan, akl-ı selim sahibi müminler, olmaktır. Şunu da unutmayalım ki; Yüce Rabbimiz, günahlarından dolayı samimi bir şekilde tövbe eden, yani bağışlanma dileyip artık o günahı işlememeye azmeden herkesi bağışlayacağını Yüce Kitabında haber vermiştir. Kur’an-ı Kerim’deki bu ayeti okuyarak hutbemi bitiriyorum: “Kim işlediği zulüm ve haksızlıktan döner ve kendini düzeltirse, şüphesiz Allah onun bu yönelişini kabul eder. Muhakkak Allah, bağışlayandır, esirgeyendir” ifadelerine yer verildi.