Bölgede bulunan kayadan oyma kilise ve yeraltı kentlerinin yanında Avanos, Göreme, Ürgüp, Uçhisar gibi merkezlerde yer alan vadilerdeki ilginç peribacaları oluşumları da bölgenin tarihi birikimi açısından görülmeye değer görüntüler oluşturuyor.

Kapadokya bölgesinin jeolojik oluşumu Erciyes, Hasan, Melendiz ve Göllüdağı ile daha birçok küçük volkanik dağların, patlamaları ile başlamış. Bölgeye yayılan lavlar, göller, akarsular üzerinde 100-150 metreyi bulan değişik sertlikte tüf tabakasından oluşan yüksek bir plato meydana getirmişler. Zamanla erozyonun etkisiyle inanılmaz derecede aşınması sonucu bugünkü vadiler ortaya çıkmış, peri bacası adı verilen üzerinde daha sert ve geniş bir kaya tabakasının bulunduğu konik ve mantar şekilleri oluşmuş. Dünyanın birkaç bölgesinde de görülen Peri Bacaları, hiçbir yerde Kapadokya’da olduğu kadar yoğun bir şekilde bulunmamakta.
Vadi yamaçlarından inen sel sularının ve rüzgârın, tüflerden oluşan yapıyı aşındırmasıyla ‘Peribacası’ adı verilen ilginç oluşumlar ortaya çıkmıştır. Sel sularının dik yamaçlarda kendine yol bulması, sert kayaların çatlamasına ve kopmasına neden olmuş, alt kısımlarda bulunan ve daha kolay aşınan malzemelerin derin bir şekilde oyulması ile yamaç gerilemiş, böylece üst kısımlarda yer alan şapka ile aşınmadan korunan konik biçimli gövdeler ortaya çıkmış. Daha çok Nevşehir-Avanos-Ürgüp civarında bulunan şapkalı peribacaları konik gövdeli olup, tepe kısımlarında bir kaya bloğu bulunmakta. Şapkayı oluşturan kaya türü, gövdeyi oluşturan kaya topluluğuna oranla daha dayanıklı.

Şapkadaki kayanın direncine bağlı olarak, peribacaları uzun veya kısa ömürlü olmakta. Kapadokya Bölgesi’nde erozyonun oluşturduğu peribacası tipleri; şapkalı, konili, mantar biçimli, sütunlu ve sivri kayalar. Peribacaları en yoğun şekilde Avanos, Ürgüp, Uçhisar üçgeni arasında kalan vadilerde, Ürgüp Şahinefendi arasındaki bölgede Nevşehir Çat kasabası civarında, Kayseri Soğanlı vadisinde ve Aksaray Selime köyü civarında bulunmakta.
Peribacalarının dışında vadi yamaçlarında yağmur sularının oluşturduğu ilginç kıvrımlar bölgeye ayrı bir özellik katmakta. Bazı yamaçlarda görülen renk armonisi lav tabakalarının ısı farkından dolayı. Bu oluşumlar Uçhisar, Çavuşin, Güllüdere, Göreme, Meskendir, Ortahisar Kızılçukur ve Pancarlı vadilerinde gözlenir. Tabiatın bu cömertliğinden yararlanan insanoğlu ise, oyulmaya çok elverişli olan bu kalın kaya kütlesini oyarak, günün şartlarına göre evler, manastırlar, kiliseler ve yeraltı sığınakları yapmışlar. Kapadokya’nın jeolojik yapısının verdiği bu avantajla manastır ve kilise sayısı binlerle ifade edilen sayıya ulaşmış.