Nevşehir’de Bir Kürklü Prenses
 
Bu orta Anadolu beldesine öylesine az geliyor ki güzel kadın.
Şöyle eline yüzüne bakılan bir hatun kişi geldi mi, tüm gençler onu konuşuyorlar. Gündemlerinde artık başka bir konu yok.
Çocukluktan gençliğe geçiş dönemi bu...
Başlarında  kavak yelleri esmekte…
Lisede kız erkek karışık öğrenim görüyorlar.
Fakat,  diger okulların kızları daha çok ilgi çekiyor;
onlara daha çekici geliyor.
Dersler bitince, eve gitmek yerine, Öğretmen Okulu’nun,
Kız Sanat Enstitüsü’nün kızlarını seyretmeğe gidiyor delikanlılar.
Kız ardına düşüp, ıslık çalarak yürümek…En güzel vakit böyle geçiyor.
Kar yağdığı zaman, kartopu yapıp ilgilendikleri kızlara nişan alıp, atmak…
Ya ders çalışmak ! O da neymiş öyle?
 
Bir değişik sima, bir farklı yüz.
Kadın burada çölde su, badiyede çağlayan…
Derli toplu, bakımlı, havası yerinde bir hatun gençlerin yüreğini hoplatıyor.
 
Kayseri’den gelmiş, buradaki lisede öğrenci İsmail Yağmur…
Lacivert takım giysili…
Bilmeyen, onu öğrenci değil, müsteşar, bakan müşaviri,
genel müdür sanabilir.
 Arkadaşlarıyla avara kasnak gezerken,
bir gün böyle bir kadın gördü İsmail Yağmur.
Boy bos…Alımlı, çalımlı…Boyalı saçları kabarık…
Nevşehir’in ünlü soğuğunda, kadın kürküne sarınmıştı.
Herkes üşürken, titrerken   o kostak kostak yürüyordu.
Yüksek topuk ayakkabısının ahenkli tıkırtıları herkesin dikkatini çekiyordu.
Gerçi,doğru dürüst, düzgün yürünecek bir kaldırım yoksa da,
                      Güzel yürümesini biliyordu kadın, mankenler gibi…
Gençler hemen yakıştırdılar.
                       Bir mühendisin dul baldızıymış.
Havası yerinde hatunun.
Fakat, yüzü delik deşik. Bakmağa korkarsın.
Uzaktan görenler merakla yanına varıyorlar; 
bir düş kırıklığına uğrayıp,  hemen uzaklaşıyorlar.
 
Kürklü hatun Valilik’e giriyordu.
İsmail koştu, kapıyı açtı kadına.
Arkadaşları İsmail’e göz kırptılar: “ Seni yağcı seniiii ! “ dediler.
İsmail arkadaşlarını kınadı bakışlarıyla.
Siz ne görgüsüz adamlarsınız be. Ben Nevşehirli değilim, Gayseriliyim.
Biraz adab-ı muaşeret belleyin benden oolum !.”
Kadın , açılan kapıdan geçerken İsmail’e gülümsedi.
Çirkin yüzü güzelleşti. Teşekkür etti.
İsmail yanıtını anında verdi.
“ Bişey deyil hamfendi.
Ben, sadece gözel avratlara gapı açacak gadar görgüsüz deyilim.”
--------------------