“OSMANIZ DEDİYSEK MAZHAR OSMAN DA DEĞİLİZ HERHALDE!”
Bu sözleri Osman Bölükbaşı söylemiş. Bölükbaşı’nın Kırşehirli olduğunu bilmeyen yoktur sanırım. Kırşehir ile Bölükbaşı bütünleşmiş gibidir. Renkli kişiliği, hazır cevaplılığı ve sivri muhalefeti ile Türkiye siyasetinde iz bırakmış bir siyasetçi. Tabi ki, yukarıda verilen sözler gibi yüzlerce nükteleri var. Mesela, bunlardan bir tanesi de şöyle: “TRT’nin partizanlığına karşı çıktım, adımızı Tırt Osman’a çıkardılar. Hırt’ı çok olan memlekette varsın bir de tırt olsun.”

Bölükbaşı, iyi hatip olacağı belirtilerini, Fransa’da matematik öğrenimi yaparken veriyordu. Arkadaşlarıyla sohbet sırasında, “Türkiye’nin en büyük hatibi kim sorusuna “Bölükbaşı” cevabını verecekler” dermiş. En son Haydarpaşa Lisesi’nde matematik öğretmenliği de yapmış. Fakat mesleğine bir türlü ısınamamış. Çünkü gönlü hep siyasette olmuş. O’nu iyi tanıyan birinin Demokrat Parti’ye “Ağzı iyi laf yapan bir genç, size çok lazım olur” tavsiyesi üzerine Celal Bayar ile tanışma fırsatı bulur. 1946’da siyasete girişi de bu vesileyle olur. Bayar, Bölükbaşı'nın yeteneğini çabuk fark edecek ki, “Sen Bölükbaşı değilsin, alay başısın alay başı” dermiş.

Siyasete girme gerekçesini de hep şöyle açıklarmış: “Ben Anadolu’nun boz toprağının uşağıyım. Sarayım çalı dibidir. Siyasette davam, hayattan nasibini almamış, benzi sarı ve boynu büküklerin davasıdır.” Fakat siyasette asıl dikkat çekişi Demokrat Parti kongresinde yaptığı bir konuşmada olur. Konuşmasında, İsmet İnönü dönemini Abdülhamit dönemine benzetince kıyamette orada kopmuş. Bu benzetmeyle iktidardaki CHP’nin şimşeklerini üzerine çekerken; Demokrat Parti içinde yıldızı parlamaya başlar.

Günler geçtikçe Demokrat Parti, Bölükbaşı’dan çok memnundu memnun olmasına da; Bölükbaşı, Demokrat Parti’den hiç memnun değildi. Bir yıl sonra DP’nin CHP ile kayıkçı kavgası yaptığından şikayet ederek ayrılır. Bu şikayetini de, “Böyle ısmarlama kurulan muhalefetin iktidarı da ısmarlama olur. Eski vesikalara ne lüzum var, şimdi sarmaş dolaşlar. Hocası Halk Partisi, talebesi Demokrat Parti. Şu var ki talebesi hocasını bile geçti.” şeklinde aktarır. Sonrasında siyasete Millet Partisi ve Cumhuriyetçi Millet Partisi ile devam eder. Sert muhalefetini 1950 öncesinde hem DP’ye hem CHP’ye yönelik; 1950 sonrasında ağırlıklı olarak DP’ye yönelik yapar.

Bölükbaşı mitinglerde en çok izleyici toplayan liderdi. Hatta, Düzce mitinginde kesintisiz 8 saat konuştuğu söylenir. Mükemmel hatipti hatip olmasına da, tuhaf bir durum yaşanıyordu. Şöyle ki; 1950 seçimlerinde Kırşehir’den milletvekili seçiliyor. 1954’de ise Kırşehir’in dört milletvekilini kendi partisi alıyordu. Fakat, başka hiçbir ilden milletvekili çıkaramıyordu. Hangi ile gitse Bölükbaşı denince mitingler tıklım tıklım doluyor. Fakat sandıktan Bölükbaşı’nın beklediğinin tersine sonuç çıkıyordu. Sanki O’nu yalnızca Kırşehir seçmeni anlıyor, Kırşehir hak veriyordu. Bu tuhaflığın farkındadır ki, bu çelişkiyi; “bizim kümeste tavuk çokta, hep başkasının folluğuna yumurtluyor.” nüktesiyle açıklayacaktır.

Zaten, hem Bölükbaşı’nın sivri muhalefeti üstüne, bir de Kırşehir’in özel durumu binince; iktidardaki Demokrat Parti’yi çileden çıkarmaya yetecekti. 1954’te düzenlenen “Kırşehir Kanunu” ile Kırşehir iktidarın hışmına uğruyor; il olmaktan çıkarılıp ilçeye dönüştürülüyordu. Bu durum, Bölükbaşı’nı Kırşehir ile özdeşleştirip daha unutulmaz yaparken; Demokrat Parti için de unutulmaz hata olarak tarihe geçecekti. Bu hatadan 1957’de dönülmüştü ama iş işten geçmişti bir kere. Tabi ki, Bölükbaşına oy verildiği için, denmiyordu. Fakat, karşılıklı polemikler her şeyi ortaya seriyordu. Bölükbaşı, “bu bir siyasi karardır, cezalandırıyorsunuz, bana oy verdiler de onun için ilçe yapıyorsunuz” diye iktidara yükleniyor. Menderes ise “velev ki siyasidir. Size oy vermeleri de enteresandır, Türkiye’nin başka hiçbir tarafında oy almadınız, buradan aldığınıza göre bu vilayette, bu Kırşehir’de bir anormallik var galiba?” diye cevap veriyordu. Karşılıklı konuşmalar Türkiye’de bu defa “bir vilayet nasıl anormal olur?” tartışmasını getiriyordu.

Bölükbaşı, Türk siyasi tarihinde bir iz bırakmıştı bırakmasına da; siyasetten umduğunu da bulamıyordu. Siyasette en aktif olduğu yıllar 1946-1960 arası kabul edilir. 1960 sonrası da siyasetin içindeydi. Fakat, Bölükbaşı'nı Bölükbaşı yapan da 46-60 arasıydı. Zaten, 1973’te “Erciyes kadar derdim var.” diyerek aktif siyasetten çekilir. Bana göre, Türk siyasi tarihinin en cafcaflı dönemi 1946-1960 arasıdır. Fakat bu dönem içinden Osman Bölükbaşı’nı çıkarırsanız; dönem, önemli özelliğini de kaybediyor.