OTOMOBİLİ  DERSANE  YAPMAK

Şairimiz Cahit Külebi rahmetli ''Yurdumuz '' şiirinde der ki :

'' Uzak ovalar

Çorak ovalar

Göklerinde uçan koca uçaklar

Nereye giderler, nerden gelirler ?

Türkiye bayrağımız gibi

Dalga dalgadır;

Türkiye bayrağımız gibi

Dalga dalgadır;

Sıvas kiliminden yolları

Gökte yıldız kadar köyleri vardır.

Uzak köyler

Harap köyler

Uzak köylerimizde doğan hemşeriler

Neler konuşurlar,

Neler düşünürler,

Ne yerler ? ''

Ortaokullarda sosyal bilgiler, liselerde coğrafya dersi verdim yıllarca.

Dersler, sınavlar sona erince, son toplantımızı yapıp, dostlarla vedalaşıp  yaz dinlencesine girerdik.

Haritayı önümüze açar, vatan coğrafyasının sonsuzluğunda , nereye gideceğimize karar verirdik.

'' Ege kıyıları güzel olur da, şimdi kalabalıktır. Yollarda onarım varmış; gazetelerde okudum.''

'' Karadeniz bu mevsim hoştur. Serin...''

'' Hattuşa'yı görmedik, Hititler'i anlatıyoruz da paytahtlarını görmemek olmaz.''

'' Akdeniz'e inelim. Torosları geçerken dura dura...Soğuk , şifalı sularını içe içe...Gidip Soli'de kamp kuralım. Erdemli Çamlığı kumlarına da gömülürüz. Romatizma ağrısı falan kalmaz.''

Sınırlı bütçemizle...Hesabını yaparız...Şu kadar para harcayabiliriz. Murat 124 şu kadar yolda şu kadar benzin harcar. Tamamdır.

Pasta, poğaça, börek, çörek, kek...Önceden hazırlanır. Piknik tüpü, çay, kahve, çaydanlık, demlik...Her zaman, her yerde kır lokantalarına ,kır çayevlerine muhtaç olmayacaksın. İçtiğin çayı kendin hazırlayacaksın. Mevsim gereği meyve , sebze bol . Ucuz da...Bütçemizi zorlamaz...

Günümüzde yollar çift şerit, otoban olsa da kalabalık. Yoğun motorlu taşıt trafiği bunaltıyor sürücüleri. 1970'lerin başında yollar dar olsa da otomobil sayısı az olduğundan rahatça ilerleme olanağı vardı.

Arabada serinletici aygıt yok. Bu bir eksiklik de değil. Ülkemizde üretilen otomobillerde bu aksam yok. Avrupa'dan gelen işçi arabalarında var. Onlara imreniyoruz. Kelebek camını açtığımızda arabanın içine dolan serinlik rahatlatıyor bizi. Bu keyifle yol alıyoruz ve serinletici aygıtın olmamasını önemsemiyoruz.

Niğde'den sonra Pozantı....

Toroslar sıra sıra...Doruklarında kar kümeleri ışıldıyor...

'' Bu dağlar öyle sıradan yükseltiler değil...Ruhu var. Karacoğlan, Dadaloğlu bu dağlara güzelleme yazmışlar, türkülerini çığırmışlar. Bu dağlar sığınaktır, barınaktır. Başına bir hal gelirse dağlara koşacaksın. Seni saklar, vermez ele...Korur, gözetir, besler...Birinci Dünya Savaşı sonrasında Suriye,Lübnan'dan sonra Hatay, Çukurova da Fransızlarca işgal edildi. Daha önce sürülen Ermeniler intikam alma hevesiyle, Fransız üniformasıyla, Britanya silahıyla Çukurova'ya geldiler. Türkler can havliyle kaçmağa başladı. Silahsızdı halkımız. Ordumuz terhis edilmişti. Asker artık halkı koruyamıyordu. Kaç Kaç denilerek Toroslara doğru bir yürüyüş başladı. İnsanımız can havliyle kendilerini Toros koyaklarına attılar. Fakat Fransız ordusu onları tanklarla izliyor, nerede olduklarını uçaklarla gözlüyorlardı. Ünlü bir Fransız kumandan, pek önemli bir askeri birlğii ile Toroslarda, Pozantı yakınlarında kuşatıldı. Hiç bir yerden yardım alamayan Fransızlar teslim oldular. Kumandan '' Şerefli Türk Ordusu'na teslim olmakla gururluyum,'' diyordu. Oysa karşılarında düzenli bir ordu yoktu. Onları teslim alan, dedelerinin çakmaklı tüfeklerini kullanan birkaç kara donlu yörük çocuğu, Türkmen kocasıydı.''

Aradan yıllar geçti...

Aynı yollardan  geçerken, baktım, oğullarım Umut ile Mutlu, gözleri ışıl ışıl ve yaş dolu çevrelerini gözlüyorlar, Gülek Boğazı'nın kayalarına, çam ormanlarına, Toros doruklarına bakıyorlar...

'' Baba! O kara donlu yörükleri bir daha anlat !''

'' Fransızların tankına, topuna, tüfeğine karşı , değnekleriyle nasıl savaştılar, bir daha söyle !''

Evet...Bir otomobil , dinlencelerde , yol alırken derslik olarak değerlendirilebilir... Coğrafya, tarih, görgü görenek, sağlık-hijyen, beslenme, yurt bilgisi...

Ne mutlu, biz ilkel koşullarda , kısıtlı bütçemizle yaptığımız yurt yolculuklarında çocuklarımızı otomobilde yurt sevgisiyle eğitmişizdir. Radyosu da olmayan binek otomuzda bu eksikliği de annelerinin şarkıları, türküleri gidermiştir...

Günümüzde, bakıyorum da, belki ömürlerinde ilk gördükleri ve büyük dünyada bir daha ziyaret olanağı bulamayacakları Göreme'ye gelmiş ailelerin çocukları ya bus bus bunalıyor, birbirleriyle döğüşüyorlar, ya da tabletlerindeki oyunları izliyorlar, akıllı cep telefonlarıyla vakit geçiriyorlar. Sürücü dışında herkes meşgul...O da yalnız önüne bakıyor doğal ki...Doğal olmayan aile bireylerinin bu yolculuğu unutulmaz kılmak için bir çabaya girmemeleri...

Yolculuklarda otomobil deyip geçmemeli...Eğer iyi değerlendirilirse, aile için o , 4 tekerli, gezer dersliktir ( ingilizcesini bulalım : mobile family classroom ) ...

            .......................... 3 Ağustos 2018. Ürgüp