Nevşehir’de hayırseverliği ile tanınan işadamı Ahmet Avlanmaz, aynı zamanda evinde 400 adet nadide el yazması hat sanatı tablolarının yer aldığı bir koleksiyona da sahip bulunuyor. Kendi deyimiyle bir hat sevdalısı olan Ahmet Avlanmaz’la, GESİAD dergisi için çok güzel, bilgilendirici bir sohbet yaptı.

İmam Hatip yıllarında eski eserlere ilgi başladı

Nevşehir’de İmam Hatip Lisesi’nde okuduğum zamanlar 7 yıl boyunca Nevşehir Merkez Vaizi olarak görev yapan Osman Yılmaz hocamın evine giderek özel derslerde alıyordum. Hocamın evinde 3- 4 bin cildi bulan eski yazma eserler vardı. Duvarlarında ise 8- 10 tane de eski yazı tablolar vardı. Bunların güzelliklerini bana anlattı ve çocuklukta şuur altıma eski yazma eserler ve hat eserleri işledi.

1980- 84 yılları arasında İstanbul’da Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğrenci olduğum yıllarda ise bu durum adeta sevdaya dönüştü. Yazmaya çalıştım fakat çok fazla zaman gerektirdiği için yapamadım. Ama hat bende tam anlamıyla “kara sevda”ya dönüşmüştü. O yıllardan itibaren hat koleksiyonu yapmaya karar verdim. İlk zamanlar antikacılardan, sahaflardan dolaşarak alıyordum. O yıllarda hat sanatına ilgi çok gelişmemişti ve uzmanları da azdı.

Günümüzde çok gözde oldu

Son 10 yılda ise hat sanatına ilgi olağanüstü derecede artınca, sektörleşme oldu. Hat sanatı üzerine uzman olan arkadaşlarla tanıştım. Bunlar içerisinde yer alan hattat Levent Karaduman ile tam bir profesyonel uzmanı olan Ömer Dinçer Kılıç ile birlikte hat müzayedelerini takip etmeye, seçkin eserleri almaya gayret ediyorum. Artık ülkemizin en önemli müzayede evleri kış ve yaz müzayedeleri yapıyor, buralarda hat sanatının seçkin eserlerini satıyor. Müzayedelere ilgi çok büyük boyutlara ulaştı.

Ben de,400 adet orijinal, çoğunluğu altın işleme, hepsi el emeği göz nuru olan kesinlikle matbu, fotokopi veya sahte olmayan eserler var. Koleksiyon benim için bir yaşam biçimi haline geldi. Müzayedeleri devamlı takip ediyor, imkanlar ölçüsünde yeni eserler almaya çalışıyorum. Şu anda bende bulunan nadide eserleri 400 metrekare alanda oluşturduğum özel bir bölümde koruyorum.

Türkiye’de çok ciddi manada eser koleksiyonu yapan 10 tane insan biliyorum. Bunlardan ben ve Konya’da holding sahibi olan Sami Tokgöz dışındakiler tamamen İstanbul’da oturuyor ve büyük işadamları ve sanayicilerden oluşuyor.

İlahiyat Fakültesi, 30 yıllık hayalimizdi

İlahiyat Fakültesi yaptırma 30 yılı aşkın bir süredir ailecek hayalini kurduğumuz bir konuydu. Ailemizde ilahiyat fakültesinin yaptırılma isteği 1970’li yıllarda konuşulmaya başlanmıştı. Dedem, babam hep İlahiyat Fakültesi yaptırmak istedi. Ben İstanbul’da okurken dedem “ buraya bir tane yaptırsak da burada okusa” derdi. Babamda aynı kanıdaydı ben de. Bu yıla kısmet oldu, Üniversitemize İlahiyat Fakültesini yaptırmak. Aile olarak 1992 yılında dönemin Valisi ile İlahiyat Fakültesi yaptırmak üzere protokol bile yaptık. Fakat o zamanlar Kayseri’ye bağlı olduğu ve de burada da İlahiyat Fakültesi olduğu için beklemek zorunda kaldık. 2007 yılında üniversite kurulunca tekrar gündeme aldık. Binamız son derece iyi bir projelendirme ile yapıldı. Bin kişi kapasiteli olarak yapıldı. Ama 500- 600 kişilik sınıflar oluşturuldu. İleride ihtiyaç olursa bölmelerle bin kişiye çıkacak kapasitesi var. 2 ay önce fakültemizde Cumhurbaşkanımızın onayı sonrasında resmen kurulmuş oldu. Ağustos ayında yapılacak rektörlük seçimleri sonrasında dekan ve öğretim üyelerinin atanması sonrasında hizmete başlayacak. 4 bin 500 metrekare kapalı alanı olan fakültemizin Nevşehir’imize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum
Haber:Gesiad Nevşehir Dergisi