AK Parti Nevşehir milletvekili Mustafa Açıkgöz, yaptığı açıklamada; "Türkiye'de hükümet olmak kolay, iktidar olmak zordur. Cumhurbaşkanımız neden hedefte?
Son günlerde bir takım karanlık odakların arkasında olduğu çevrelerce ulusal ve uluslararası düzeyde milletin lideri, ümmetin umudu dünya lideri Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik bazı iç ve dış mihraklarca sürdürülen kampanya, kişilik suikastına dönüşmüş durumdadır.

Türkiye 2002 yılından itibaren Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde tarihinde az görülen bir kalkınma hamlesi gerçekleştirmiş; demokrasimiz, temel hak ve özgürlükler çok ileri seviyelere taşınmıştır. Tüm bu gerçekler ortadayken, Milletimizin desteği arkasındayken Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan neden bu denli ağır ve sistematik bir nefret söyleminin hedefi olmaktadır?

Bu sorunun cevabı uzun yıllar Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapan Süleyman Demirel'in Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın Doğan'ın 2013 yılında Hürriyet Gazetesinde yayınlanan "Liberallerin İhaneti" yazısında belirttiği "Ben yüzde 52 oy aldım, hükümet oldum ama iktidar olamadım" itirafında ve İsmet İnönü'nün Adnan Menderes'e söylediği rivayet edilen "hükümet sensin ama iktidar benim" sözlerinde gizlidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu denli eleştiri sınırı aşılarak hedef alınmasının altında, Milli İradeye sahip çıkması, Milletten aldığı iktidar olma yetkisini Millet adına ve lehine kullanması, Milli iradeyi yerleşik vesayet odaklarıyla paylaşmaması ve Milletin iktidarını tesis etmesi yatmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımız "Dünya beşten büyüktür" dediği için; mazlumların yanında saf tuttuğu, zalimlere dik durduğu için hedeftedir" dedi.

"Ülkemizde vesayet odaklarının Milli irade gaspına son veren kişi olduğu için Sayın Cumhurbaşkanımız hedeftedir" diyen Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz, "Ülkemizde hükümetler vesayet odaklarınca tabir yerindeyse bir "getir götür kurumu" olarak görülmüştür. Türkiye'ye uzun yıllar hâkim olan bu yapılar Sayın Cumhurbaşkanımızın Milletin İktidarını tesis etmesine kadar darbeler dâhil çeşitli yöntemleri kullanarak bir şekilde iktidara ortak olmayı alışkanlık haline getirmişler ve başarmışlardır.

Eylül ayı biraz da bu yapılarca darbelerin meyvelerinin hasat edildiği aydır. 12 Eylül 1980 darbesiyle demokrasimize vurulan hançer yarası hala iyileşmemiştir. Türkiye hâlihazır bu Darbe Anayasası ile yönetilmekte; darbe uygulamaları ve hukuku şemsiyesinde palazlanan terör örgütleri birinci sorunumuz olmaya devam etmektedir. İnşallah önüne 2023 ve 2071 Hedeflerini koyan Yeni Türkiye'mizin Yeni Anayasasını yapmakta yine AK Parti iktidarına nasip olacaktır.

Menderes'e Nevşehir'in Vefa Borcu Var...!

Nevşehirli Hemşehrimiz Sadrazam Damat İbrahim Paşamızın memleketi için en büyük hayalini yerine getirerek Nevşehir'imizi il yapan Demokrasi Şehidimiz Başbakanımız Adnan Menderes'in idamı da kara bir Eylül gününde gerçekleşmiştir. Adnan Menderes ve kabine arkadaşları Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan 27 Mayıs 1960 darbesi akabinde oluşturulan düzmece Yassıada Mahkemesinde 15 Eylül 1961 yılında idama mahkûm edilmiştir.

16 Eylül'de Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, 17 Eylül'de Adnan Menderes infaz edilerek Türk demokrasinin tarihinde ve Milletimizin vicdanında kapanmayan bir yara açılmıştır. Özellikle ülkemize hizmetleri ve Nevşehir'e il ünvanı kazandırmasıyla da Demokrasi Şehidimiz ve Dönemin Başbakanı Adnan Menderes başta olmak üzere Hepsini rahmet ve hayırla yâd ediyorum. Hülasa Türkiye'de herkes hükümet olabilir, lakin iktidar olmak zordur. İktidar olmanın, Milli iradeyi hâkim kılmanın, Millete hizmet etmenin bir bedeli vardır. Sayın Cumhurbaşkanımızdan bedel istendiği bugünlerde daha da kenetlenmek ve yanında dik durmak zorundayız. Milli iradeye sahip çıkmak zorundayız." şeklinde konuştu.